Hesabım
    Beden ve Ruh
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Beden ve Ruh

    İki hassas ruhun yakınlaşması üzerine ödül gibi bir film

    Yazar: Serdar Kökçeoğlu

    Beden ve Ruh, Berlin Film Festivali’nde büyük ödül Altın Ayı’nın sahibi olmuş. Bazı filmler ödül gibidir ama büyük ödüllere ulaşması gene de şaşırtıcı olur. Çünkü bu filmlerin sadece bazıları için ödül olduğunu düşünürsünüz, filmin hikayesine, duygusuna ikna olmayanların da olacağını hissedersiniz.

    Beden ve Ruh, rahat bir zamanda bol film izleme fırsatı bularak geçirdiğim İstanbul Film Festivali’nin ardından, bende derinlere inip kalan filmlerden biri oldu. Bu sene festivalde ‘’Kafanı Kaldır’’ çağrısının dışında, bir araya gelen filmlerle oluşan bir gizli tema daha vardı: Etin politikaları… Veya insanoğlunun hayvanlarla olan sarsıntılı ilişkisi… Beden ve Ruh da, düşsel geyikleri ve mezbaha manzaralarıyla bu ortak temaya katılıyor.

    Simon Magus filmiyle geçmiş yılların festivallerinden hatırladığımız yönetmen Ildiko Enyedi, bedenleri (etleri mi demek lazım) içine sıkışmış, rüyalarla sınırlı renkli bir gece hayatı olan iki hassas ruhun aşkını anlatıyor. İkili diğer etlerin arasında, bir mezbahada iş arkadaşı oluyorlar en başta. Sonra iş yerinde gerçekleşen bir hırsızlığın ardından, bir doktora onca soru arasında rüyalarını da açıyorlar. Ve anlıyorlar ki, rüyaları bir ve tek. İki geyik olup birlikte geziyorlar rüyalarda.

    Senaryodaki bu ‘’rüyalarda buluşuruz’’ konusu her izleyicide çalışmayabilir, buna dudak bükenlerin olduğunu tahmin etmek güç değil. Ama senaryoya da imza atan Enyedi’nin bu zor konunun altından başarıyla kalktığını düşünüyorum. Beni ikna etti doğrusu ve karakterlerin tuhaf duruma verdikleri tepkilerin gerçekçi olmasının da bunda payı var. Sonrasında iki hassas ruhun hafifçe birbirine yaklaşmasını izlemeye başlıyoruz. Bu gelişme birlikte geçirilen ilk gece gibi tatlı sonuçlar doğururken, bazı trajik durumlara da yol açıyor.

    Beden ve Ruh, rüyalar ve incelikler üzerine bir film. Ama asla hayatın sert (kanlı mı desek?) gerçeklerine de sırtını dönmüyor. Aşk özünde haz ve trajedi çünkü. Film, beden ve ruh, gündüz ve gece gibi zıtlıklardan alıyor gücünü. Bugün taze orijinal bir aşk filmi yapmak kolay değil, Enyedi karakterlerini sıkıcı bir iş yeri ortamında değil, rüyalarda yakınlaştırıyor. Bir imkan yaratıyor onlara, birlikte olmanın bilinen ve bilinmeyen bütün zorluklarını da işe dahil ederek.

    Bu sene festival hayvanlarla olan ilişkimizi gözden geçirmemizi, etoburluğu, avcılığı ve diğer başka şeyleri sorgulamamızı sağlayan filmler koydu önümüze. Safari’nin ölen hayvanlarını izlemek zor oldu, ki müthiş bir belgesel. Raw haliyle etoburluğu sert ve ‘’çiğ’’ bir şekilde masaya yatırıyordu. Daha çok örnek verilebilir. Ama Beden ve Ruh’un gündüz kaosundan uzak gece geyiklerinin güzelliğini unutmak da mümkün olmayacak. İyi yazılmış, içinde has edebiyat eserlerinde rastladığımız türde tuhaf ve çekici bir hikaye barındıran, kalp gözüyle yaratıcı bir şekilde çekilmiş bir film. Görünüz efendim. 

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top