Hesabım
    Transit
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Transit

    Hangi yıl olursa olsun, biz hep aynıyız.

    Yazar: Burçin Aygün

    Alman sinemasının en önemli isimlerinden biri haline Christian Petzold, büyük beğeni toplayan Yüzündeki Sır (Phoenix) adlı filminden sonra, çok kıymetli bir edebiyat eserini beyazperdeye kazandırmaya karar verdi. Nazi zulmünden kaçarak Fransa’ya gelen ünlü yazar Anna Seghers’in şahsi tecrübeleriden yola çıkarak yazdığı Transit’ten bahsediyoruz. 1944 tarihli eser, yazarın Meksika’ya doğru uzanan kurtuluş mücadelesinde bire bir yaşadığı olayları, serbest bir şekilde anlatan, kendini değil ama başka kahramanları sergileyen ünlü bir romandı. Kendine ait bir sinema dili yaratmayı başaran, bazılarının günümüz auteur yönetmenleri arasında yer aldığına inandığı Petzold ise benzeri bir yola başvurmuş. Üstelik bu kez sinema ve edebiyatın tamamen farklı disiplinler olduğunu hatırlatıp, serbest bir uyarlama çekerek gerçekleştirmiş.

    Nazilerin uyguladığı soykırım ve 2. Dünya Savaşı’nın alevleri içinden çıkıp gelen hikaye, günümüze yakın bir dönemde, daha bağımsız karakterler etrafında şekilleniyor. Petzold, vermek istediği mesajı yüze çarparcasına sabit bir zaman dilimi, belirli bir tarih sunmaktan kaçınıyor, sadece faşistlerin Fransa’yı işgal ettiği, Marsilya adlı liman kentinin ise kurtuluş için son durak olarak görüldüğü bir bilinmeyene yerleştiriyor karakterleri. Savaş ve Nazi grupları yerli yerinde ancak ne “hangi savaş” olduğunu biliyoruz, ne de işgalci faşistlerin “kim” olduklarını. Zamandan azade, hem geçmişte hem günümüzde ve belki de gelecekte geçen Kafkaesk bir masal.

    Yazar George Weidel, faşistlerden kaçarken Fransa’da bir otele sığınmış ancak kendisini götürecek olan gemiyi beklemeden intihar etmiştir. Bu arada Georg (Franz Rogowski) adlı genç bir adam, Weidel’in yazdıklarını alarak yetkililere ulaştırmak ister. Böylece biraz para kazanabileceğini düşünür. Ancak beklediğinden çok daha iyi bir ödülle karşı karşıya gelir. Yetkili isimler onu yazarın ta kendisi zanneder, ayrılışı için gerekli belgelerden bahsederler. Gemi biletlerini bile karşısında hazır bulan Georg ise bu fırsatı tepmek istemez, yaklaşık 3 haftalık vize bekleyiş süreci başlar. Mecburen kendisini intihar eden yazar olarak tanıtan anti-kahramanımız, artık dönmesinin imkansız olduğunu bilmediği kocasını bekleyen Marie (Paula Beer) ile tanışır. Hikayemiz, aslında birbirinden çok farklı bakış açılarına sahip, değişik sosyal statüdeki karakterlerin aslında “aynı gemide” olduğunu gösterir şekilde, bu kimseleri aynı mekanlarda buluşturarak, ayrı ayrı katmanlarda ilerler.

    Yönetmen Christian Petzold, aslında günümüzde geçer gibi görünen, ancak bir yandan da onlarca yıl öncesinin ruhunu taşımakta olan “zamansız” zamanların gerçek ve korkutucu bir portresini çıkartıyor izleyiciye. Kaçaklar barınamasın diye “yakında gidecek bir mülteci olduğunu” kanıtlayacak kişilere “kalması” için verilen odalar, hayatın tam olarak akmadığı bir kent, bilinmezliğe gidecek kadın ve erkeklerinse bu noktada geçirmesi gereken günler. Yakınlaşan, uzaklaşan, bir zamanlar birbirine çarpmış yaşanmışlıkları olan, yine farkında olmadan ortak bir geleceği ümit edenler.

    Senaryosu da Petzold tarafından yazılan Transit’in güçlü olduğu yanlardan bir diğeri ise oyuncuları. Franz Rogowski, Georg adlı “bilinmez” için adeta biçilmiş bir kaftan. İlgiyi üstünde tutan, yargıyı çabucak tamamlayamadığınız akıllı bir tiplemeyi kusursuza yakın biçimde canlandırmış. Sürecin ikinci kısmında ortaya çıkan Marie’nin bedenindeki Paula Beer de altta kalmayacak güçte bir performans sergiliyor. Ancak hepsinin ötesinde filmin gizli bir yıldızı var. Georg’un arkadaşı, küçük oyuncu Lilien Batman.

    Herkesin hayatının bir diğerinin içinden geçtiği, birbirini etkilediği, hangi yıl olduğu fark etmeksizin hep aynı bencilliği, korku ve acıyı taşıdığımızı anlatan, son yıllardaki göçmen trajedilerine dair kıymetli mesajlarla dolu bir film Transit. Farklı anlatım tekniği, belirsiz noktaları ve uyarlandığı esere biçimsel olarak fazla yakın durmayışıyla bazı seyircileri memnun etmeyebilecek; toplamında adı kolayca unutulmayacak bir yapım. 

    burcinaygun@gmail.com

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top