Senaryosunu, başrol karakterlerinden Molly Patel’i canlandıran Mindy Kaling'in kendi kişisel deneyimlerinin aydınlattığı ışık eşliğinde yazdığı “Late Night”, yönetmen koltuğunda Nisha Ganatra’nın oturduğu bir drama…
Prömiyeri, 25 Ocak 2019’da Sundance Film Festivalinde yapılan ve 7 Haziran 2019 tarihinde de Kanada, İngiltere ve Amerika’da eş zamanlı olarak vizyona giren filmin, 6.5/10 (29.678 oy) ve 3.9/5 (2.500 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 6.8/10 (291 yorum) ve 70/100 (46 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, her ne kadar oylamaya katılan (özellikle izleyici) sayıları yeterince yüksek olmasa da, orta karar bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Ama biz yine de 2 Academy, 2 Golden Globe, 1 Primetime Emmy ve 3 BAFTA ödüllü Emma Thompson’ın performansı ile göz kamaştırdığı bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun içinde, 4 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve brüt 22,3 milyon dolarlık bir hasılat rakamına ulaşmış olan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; eğer hem eğlendiren hem de düşündüren ama bunu yaparken entelektüel anlatım dilinden de yararlanan bir film arıyorsanız, “Late Night”ın tam da size göre bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Ancak izleme faslına geçmeden önce önemli bir uyarı notu olarak, her şeyden önce bu filmde, televizyon ve sosyal medya dünyasındaki “vasatlıklar” ve “bu vasatlıkların takipçisi olan insanlar” ile hınzırca dalga geçilen zekice kurgulanmış sahnelerin bulunduğunu belirtmemiz de gerekiyor…
Nasıl mı?
Örneğin, Katherine Newbury’nin (Emma Thompson), program yaptığı TV kanalınca, (artık ortalama seviyedeki izleyiciye hitap etmekten iyice uzaklaştığı ve dolayısıyla da) reytingleri bayağı bir düştüğü gerekçesiyle kendisine rakip olarak lanse edilen Daniel Tennant’ın (Ike Barinholtz) “kaba ve kadın düşmanı” olarak tanımladığı düşük seviyeli esprilerini ve youtuber Mimi Mismatch’ı (Annaleigh Ashford) canlı yayında “tiye aldığı” sahneler ile…
Ki, daha sonra TV’deki programını durduk yere Daniel Tennant’a kaptırmak istemeyen “Dame” (Britanya İmparatorluğu'nun En Mükemmel Nişanı) nişanına da sahip olan aynı Katherine Newbury’nin de kendi prensiplerinden vazgeçip, "mevcut TV izleyicisi bundan anlıyor ve seviyor" diyerek esprilerinde seviye indirimine gittiğini de göreceğiz…
Elbette sözünü ettiğimiz bütün bu olayların ayrıntılarını öğrenebilmek için filmin tamamını bizzat izlemeniz gerekecek…
Zira tarzımız gereği biz yine spoiler vermeyeceğiz…
Fakat üstüne basa basa bir kez daha tekrarlayalım istiyoruz:
Eleştiri oklarının yöneltildiği insanlar, sadece düşük seviyede programlar yapan televizyoncular ile gerçekte hiçbir değer taşımasalar da ilginç olduğu iddia edilen videoları paylaşan youtuberlar değil bu filmde…
Onları takip ederek reytinglerini yükseltmeye çalışanlar da paylarına düşeni almışlar bütün bu eleştirilerden…
Yani netice itibarıyla, iş dünyasındaki ırk ve cinsiyet ayrımının yanı sıra medyanın, vasatlığın kutsandığı içler acısı vaziyetine dair oldukça net bir durum tespiti de yapılmış bu filmde…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; iyi hikâyelerin, iyi oyuncularla buluştukları filmleri izlemeyi tarz edinmiş sinemasever dostlara, “Bu filmi de kesinlikle ıskalamayın ve izleyin” diye seslenerek kullanmak istiyoruz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,