Senaryosu, 1900 yılında yaşanmış esrarengiz bir olaydan uyarlanarak Joe Bone ve Celyn Jones ikilisi tarafından yazılan “The Vanishing / Keepers”, yönetmen koltuğunda oturan Kristoffer Nyholm’un ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmi…
Prömiyeri, 11 Ekim 2018’de Sitges Film Festivalinde (İspanya) yapılan ve 4 Ocak 2019’da vizyona giren filmin, 5.8/10 (14.837 oy) ve 3.2/5 (500 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 6.4/10 (39 yorum) ve 64/100 (10 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, katılımcı sayılarının yetersiz olması nedeniyle film hakkında çok da bir şey söylemiyor…
O nedenle bizde, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle filmi bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ve sonrasında da puanlamaya çalışacağız…
Çekimlerine Nisan 2017 ortalarında İskoçya’nın Galloway bölgesinde başlanan filmin başrollerini, Gerard Butler ve Peter Mullan gibi iki usta oyuncu, Netflix’in “Sex Education” (2011 - 2021) isimli dizisiyle gündemde olan Connor Swindells isimli bir çaylak ile paylaşmışlar…
Peki, nasıl oynamışlar?
Hani, “Bundan iyisi Şam’da kayısı” diye bir söz vardır ya…
İşte öyle oynamışlar…
Zaten bunun aksini iddia etmek de bayağı bir insafsızlık olurdu…
O nedenle de, bu üçlünün (özellikle de Gerard Butler’ın) filmde canlandırdıkları karakterlerin gelgitli psikolojik ruh hallerini yeterince iyi yansıttıklarını da belirtmeden oyuncularla ilgili bu faslı kapatmak istemedik…
İşin teknik kısmına gelince…
Bu filmin, ilk sinema filmini çeken yönetmen Kristoffer Nyholm için de iyi bir başlangıç olduğunu peşinen söylememiz gerekiyor…
Elbette bunda, Ole Christian Madsen, Lars von Trier ve Susanne Bier gibi Danimarkalı film yönetmenlerinin de birlikte çalıştıkları görüntü yönetmeni Jørgen Johansson ile editör Morten Højbjerg’in de ciddi katkılarının olduğu çok açık…
Öyle ki, kamera başında ve kurgu masasında her zamanki ustalıklarını konuşturan bu ikili, 101 dakikalık filmin ne tek bir saniyesinin ne de tek bir karesinin boş geçmesine izin vermemişler…
Bu şekilde de, neredeyse filmi durdurmadan kalkıp bir bardak su (dikkat ederseniz çay / kahve demedik) dahi alma imkânınız olamıyor…
Eğer böyle yaparsanız, emin olun bir sonraki sahneyi anlayamayacak / anlamlandıramayacak ve tekrar başa sarıp öyle izlemek zorunda kalacaksınız...
Sonuç olarak, baştan sona büyük bir ilgi ve beğeniyle izlediğimiz bu psikolojik gerilim filmi için puanımız 3 önerimiz ise, yapılan olumsuz eleştirilere kulak asmadan bir şans vererek izlemeniz şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,