En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Turgay Buğdacigil
Takipçi
2.098 değerlendirmeler
Takip Et!
3,5
3 Mayıs 2021 tarihinde eklendi
Hikaye ve senaryosunu da Mike Jones ile beraber yazan Pete Docter'ın yönetmen, Kemp Powers'ın da yardımcı yönetmen koltuğunda oturdukları "Soul", Pixar Stüdyolarında üretilen "ailecek" izlenebilecek bir animasyon olarak çıkıyor karşımıza...
Şu ana kadar iki kategoride Golden Globe kazanmış olan bu filmin yönetmeni Pete Docter'ın, yine birer animasyon olan "Up" (2009) ve "Inside Out" (2015) ile ikişer Academy ve BAFTA ödülüne el koyduğunu da belirterek başlayalım yorumumuza...
New York kentindeki bir orta okul da müzik öğretmenliği yapan Joe Gardner'ın (Jamie Foxx) dersindeki öğrencilerden tromboncu Connie (Cora Champommier) kendini kaybederek birden caz solosuna geçince sınıfta gülüşmeler başlar...
Ancak çocukluğunda babası tarafından bir caz kulübüne götürülmüş olan Joe'ya göre bu kötü bir şey değildir...
Ve tam da öğrencilerini şaşırtacak tarzda piyanosunu çalarken, dersi bölen okulun müdürü Bayan Arroyo (Jeannie Tirado) kendisine tam zamanlı öğretmen olarak atanmaya hak kazandığı müjdesini verir...
Yani bundan böyle düzenli bir işe sahip olacaktır...
Aklı fikri caz müzisyenliğinde olan Joe'yu annesinin terzihanesindeyken Dorothea Williams'ın (Angela Bassett) topluluğunda davul çalacak olan eski öğrencisi Lamont "Curley" Baker (Questlove) telefonla arayarak onu da piyano denemesine davet eder...
Dorothea'yı büyüleyen Joe işi kapar...
Annesine rağmen artık öğretmenlik değil sadece caz yapacaktır...
Sevinçten gözleri hiçbir şeyi görmeyen Joe, kapağı açık olan bir kanalizasyona düşer...
Gittiği yerde öğrendiğimize göre ayrıldığı bedeni dünyada kalan Joe'nun ruhu, ölü ruhların mekanı olan ve içinde cennet ile cehennemi barındıran öbür dünyaya sürüler halinde geçilen yere uçmuştur...
Hem de tam müzisyenlik hayalinin gerçekleştiği gün...
Neyse...
Zaten yanlışlıkla oradan da Jerry'lerin (Alice Braga, Richard Ayoade, Wes Studi, Fortune Feimster ve Zenobia Shroff) seminer danışmanlığı yaptıkları henüz doğmamış insanların ruhların bulunduğu önceki dünyaya geçerek onlarla beraber geldiği kendi dünyasına atlamayı denese de başarılı olamaz ve her seferinde gerisin geriye döner...
Zira izin belgesi gerekmektedir...
Her ne kadar "öbür dünyadan" peşine düşerek onu aramak için "önceki dünyaya" da bir uğrayan sayman Terry'e (Rachel House), "akıl hocalığı" görevini kabul eden Joe teslim edilmez ve Dr. Börgensson ruh adı altında gerçek dünyaya dönmek istemeyen ruh ikizi 22 (Tina Fey) ile eşleştirilir...
İşi, 22'yi dünyada yaşamaya ikna etmektir...
Ama başarısız olduğu için öbür dünyaya gönderilmekle tehdit edilince de 22'nin dostu Moonwind / Ay rüzgarı (Graham Norton) ve arkadaşlarının yardımı ile kendi dünyasına doğru yola çıkacaktır...
Ancak acele ederek telaşlandığı için komadaki yatağında kucağındaki bayan terapi kedisi (Laura Mooney) ile yatmakta olan bedeninin bulunduğu hastane odasına doğru atlarken 22'yi de yanında düşürür...
Böylelikle de her iki ruh, Joe ile kedinin üzerine "yumuşak bir iniş" yaparlar...
Fakat sonuçları oldukça "sert ve komik" olur...
Dakika 36...
Bundan sonrasında izleyiciyi, Trent Reznor, Atticus Ross ve Jon Batiste'nin film için yazdıkları orijinal bestenin yanı sıra caz severlerin kulakların pasını silen diğer müzikler eşliğinde, hayata dair mesajların da verildiği ilgi çekici bir macera bekliyor...
Ölümden sonra ruhumuza ne olur? Öteki dünya var mı? Sonrası varsa, önceki dünya var mı? Nereden geldik, nereye gidiyoruz? Önceki ve sonraki diyarlar varsa bu dünyadaki hayatın amacı ne? Bizim amacımız nedir? Ölen sadece bedense ruhumuza ne oluyor? Her planlanmış bir kurguysa özgür irademiz var mı?
Tüm zor soruların bir kısmını, belki de tamamını aklımıza getirebilecek türden bir film: Soul (Ruh) Annesinin baskısı altında olan orta yaşlı müzik öğretmeni Joe hayatındaki hedefine bir türlü ulaşamamıştı. spoiler: Annesi onun sigortalı, güvenli bir öğretmen olarak işe girmesini önerirken, kendisi caz grubunda piyano çalmayı arzuluyordu. Defalarca hayal kırıklığına uğramış Joe, tam da istediği bir fırsatı yakalamıştı ki, birden bire bir çukura düştü. Neredeydi? Ölmüş müydü? Böyle bir zamanlama hiç de adil gözükmüyordu ona. Ne yapıp edip dünyaya yaşama geri dönmeliydi!
Bir şekilde doğum öncesi diyebileceği bir yere vardığında her bebeğin belli özelliklerle dünyaya gittiğini fark etti. Özelliklerin bir çoğu onlara veriliyordu ancak son bir özellik boştu; o belli olmadan doğum biletini alamıyordu. Joe’ya göre bu son özellik hayat amacıydı. Oradaki görevliler, belki de melekler yaşam pırıltısı diyorlardı. Joe kendi yaşam amacının bir grupta piyano çalmak olduğuna emindi.
Hiç umulmadık bir sürpriz ve maceraların sonunda Joe, hayal ettiği geceye kavuşur. Sonrasında ise önemli bir şey fark eder: Hayat amacına ulaşmıştır ancak hiç de hayal ettiği gibi değildir. Hedefe ulaşmak ile hedefi hayal etmek farklıdır. Hedefe ulaşmaya programlı zihnimiz ona ulaşınca bir dopamin salgılar, bu kişiye kendini iyi hissettirir ancak etkisi çabucak bitiverir. Joe bunun farkına varmasaydı belki de yeni hedefler koyarak arzu denilen kısır döngünün içinde bulacaktı kendini. Oysa hayatında fark ettiği diğer önemli bir mesela hayatın anını yaşamaktan küçük detayları fark etmekten uzak oluşudur. Yıllardır gittiği berberini bile gerçekten tanımadığı anlar. Artık anlamıştır:
Hayatın amacı varsa; zaman devrededir... Amaç, hedef ileridedir; gelecekte. Gelecek kavramı ile kendini meşgul eden tek canlı insandır. Hayatın kendisi amaçtır, bir hediyedir ve sonu vardır. Gelecek geldiğinde de sadece şu andır ve çok kısa bir süre sonra geçmiş olur. Şu an olmayan bir zaman dilimi yoktur. Anlar yaşamı oluşturur. Hayat kendisi yaşanmaya değerdir... Birazı miras, birazı özgür irade, her şeye rağmen yaşamaya değerdir...
Şuana kadar izlediğim en iyi animasyonlardan diyebilirim. Filmin hiçbir eksiği yok sadece biraz yavaş tempolu hissettirebilir. Belirtmem gerekirse animasyon kalitesi olağanüstüydü. Konusu, mizahı herşeyi muhteşem izleyin kahvenizi de alın sıcacık bir film :)
Gerçekten çok keyifli bir film. Tam bir hayat dersi. Çocuklar ve yetişkinler için, hayatımızın değerini tekrar hatırlamak için çok güzel bir ders gibi film..
Size hayatınız sorgulatan bir film küçük büyük herkesin mutlaka izlemesi gerek filmden sonra 2 saat boyunca filmin bana anlatmak istediklerini düşündüm hayata bakış açım değişti.
Kuruluşuna bayıldığım bir film. İzlerken eğlenebileceğiniz bir film. Açıkçası ben severek izledim. Bazı eksikler vardı ama göze batmadı. Ve animasyonu kaliteside baya iyiydi.
Geleceğe ve geçmişe bu kadar takılı kalmışken şuanı yaşamamız gerektiğini , etrafımızın düşüncelerine göre hareket ederken kendi isteklerimizden kendimizden uzaklaştığımızı ruhumuzdan enerjimizden uzaklaştığımızı çok güzel anlatmış :))
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.