Beginner eleştirileri

Ziyadesiyle özgün ama bir türlü yeterince anlaşılamayan...

Hatta...

"Olmamış!" denilerek kıyasıya eleştirilen...

Türkiye'nin geleceğine dair mesajları da bünyesinde barındıran senaryosunu da kaleme almasının yanı sıra, ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini de çeken Burçak Üzen'in yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Beginner"; sıra dışı bir drama olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, oldukça düşük bir bütçe ile çekildiğinin...

Neredeyse her halinden belli olmasına karşın sırtını...

Ufuk Bayraktar ile Ezel Akay'ın konuk oyuncuları arasında yer aldıkları...

Nitelikli oyuncu performansına dayamış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

İstanbul, Kadıköy Haydarpaşa'daki...

Hacı (Ali Uyandıran) ile bitirim tavırlarıyla herkese ayar veren Dayı'nın (Cengiz Okuyucu) işlettiği Gar Taksi Durağı'ndaki taksilerden birinde şoför olarak çalışmakta...

Ve bir başına...

Münzevi bir hayat sürdürmekte olan...

Altmışlı yaşlarındaki Güven (Güven Kıraç)...

Her nedense kafayı...

***

Etrafındaki herkesin kendisini caydırma çabalarına rağmen...

İngilizce öğrenmeye...

***

Kullandığı taksinin sahibi Dayı'da...

Yaşlandığı gerekçesiyle kendisine takmış...

***

Ve sırf o yüzden de...

Aynı taksiyi vardiyalı olarak kullanan Sami'den (Bülent Çolak)...

Taksinin anahtarını...

Temelli olarak Faruk'tan devralmasını istemekte...

***

Ancak bir meyhanede...

Tesadüfen karşılaştıklarında Dayı...

Günlük bir buçuk yevmiye karşılığında...

Faruk'un mesaisini sürdürmesine izin verecektir...

***

Neyse...

Bu badireyi şimdilik kazasız belasız atlatan Faruk...

Evi için boya ve hırdavat malzemesi temin etmek için gittiği bir Tekzen mağazasında...

Elindeki sözlükle...

Satın alacağı ürünlerin İngilizce karşılıklarını bulmaya uğraşırken rastladığı...

İngiliz dili ve edebiyatı son sınıf öğrencisi bir reyon görevlisinden...

Yani Can'dan (Cenk Doğar)...

Hafta sonları verdiği İngilizce kurslarına katılma daveti alır...

***

Ki kendisinden...

Ücret de talep edilmeyecektir...

***

İşte bu mutlu ve mesut kafayla gece işine çıkan Faruk...

Taksisine aldığı bir grup genç turisti...

Gitmekte oldukları partiye bırakır bırakmaz...

***

Onlardan birisinin...

Aracın arka koltuğunda unuttuğu cep telefonunu fark edip...

Geri götürdüğünde...

***

Bunun karşılığında...

Kendisine ikram edilen özel sarma sigara ile alkollü içecekleri de geri çeviremeyince...

Geçtik bir buçuk yevmiyeyi kazanmayı...

Yasak yere park ettiği taksiyi de...

Polis çekicisine kaptıran Faruk'un planları...

Büsbütün değişmek mecburiyetinde kalacaktır...

Dakika 32...

***

Faruk'un İngilizce saplantısının, biraz hazin de olan sebebini de öğreneceğimiz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; eğitimli genç nüfusun terk ederek kapağı "Batı'ya" atmak amacıyla fırsat kolladıkları ülkenin bugünlerini, 7-8 yıl öncesinden tahmin edebilen Burçak Üzen'in...

"Vizyoner" bir bakış açısıyla Faruk'a aldırtacağı...

Duygusal olarak "ters köşe" fakat bir o kadar da "rasyonel" bir karar neticesinde...

Beklentilerin ötesindeki bir final ile noktalayacağı, 53 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,