Hesabım
    Ahlat Ağacı
    Ortalama puan
    4,2
    yayın
    • Hurriyet
    • Sabah
    • Sözcü
    • Birgün
    • Gazete Duvar
    • T24
    • Star

    Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.

    Basın Eleştirisi

    Hurriyet

    Yazar: Uğur Vardan

    Bir kere Nuri Bilge’nin bu kadar güldüğüm bir filmini hatırlamıyorum (elbette önceki hamlelerinde de güldüğümüz bölümler vardı ama çoğu ya durum komedisi ya da o ana ait bir çelişkinin ifadesiydi), ‘Ahlat Ağacı’nda o kadar çok (hem de zaman zaman arka arkaya sıralanmış) komik sahne var ki (bu arada Amerika’da yaşayan ve Village Voice’da yazan Türk kökenli sinema yazarı Bilge Ebiri de, filme ilişkin eleştirisinde “Bir Nuri Bilge Ceylan filminde bu kadar güleceğimi hiç düşünmemiştim” notunu düşmüş), farklılığını öncelikle bu cephede gösteriyor. Sadece çok güldürmüyor, ağlatıyor da. Sinan’ın kitabı üzerinden önce annesi, sonra da babasıyla bir anlamda ödeşmesi filmin gözyaşlarımızı teslim aldığı anları... Evet, Ceylan’ın geçmiş adımlarında da hüznün alabildiğine öne çıktığı sahneler vardı ama hiçbiri buradakiler kadar direkt kalbimize vurmuyordu.

    Eleştirinin tamamı için: Hurriyet

    Sabah

    Yazar: Olkan Özyurt

    Bu epiklik belki roman-film hissi verse de Kış Uykusu kadar sırtını edebiyata teslim etmiyor Ahlat Ağacı. Karaktere, gündelik hayatın hakikatine, yüzleşme ve yüzleşememe arasında savrulan insan ilişkilerine daha çok sırtını dayıyor. Filmin meselesi ağır ve derinlikli yani. Ama 188 dakikalık filmin son derece dinamik bir yapısı var. Bu dinamikliğin en önemli etkeni senaryo (Nuri Bilge Ceyla, Ebru Ceylan, Akın Aksu imzalı) elbette. Ama Ceylan, Ahlat Ağacı'nda o bilinen mükemmelliyetçi estetiğini öykü lehine esnekleştiriyor. Bu karar kamerasının önceki filmlerine göre daha hareketli olmasını sağlıyor. Bu hareketlilik senaryonun dinamikliğinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Ki aslında olan şu: Ceylan ilk döneminin estetik ustalığı ile ikinci döneminin derinlikli ve epik öykü anlatma ustalığını Ahlat Ağacı'nda çok iyi harmanlayıp sinemasında yeni bir hamle yapıyor.

    Eleştirinin tamamı için: Sabah

    Sözcü

    Yazar: Burak Göral

    Nuri Bilge Ceylan, adındaki gibi bilge filmler yapmayı sürdürüyor. Zira karşımızdaki film başı-ortası-sonu olan klasik bir hikaye değil. Düşünen ve düşündüren bir eser. Filmin anlatımında Ceylan'ın diğer filmlerinde görmediğimiz kimi farklılıkların bazı genç seyirciler tarafından hata olarak algılanması ise bir bakıma üzücü. Ceylan özellikle kurguda farklı şeyler denemiş, mesela tıpkı başka bir kıymetli yönetmen Martin Scorsese gibi planlar arasındaki devamlılığı aşırı bir titizlikle kurmayıp serbest bırakmış. Bazı zaman atlamalarını ses köprüsü, diyalog köprüsü ve üst seslerle halletmiş. Bazı sahnelerdeki ışık patlamalarına izin vermiş. Eserinin özünü biçime kurban vermemek için görsellik anlamında elini de biraz tutmuş sanki bu sefer. Diyalogların sustuğu anlarda güzel resimlere yer açmış en çok.

    Eleştirinin tamamı için: Sözcü

    Birgün

    Yazar: Cüneyt Cebenoyan

    Ahlat Ağacı epissotik yapıda bir film. Kimi epizotlar çıkarılsa da film ayakta durur, yeni kimi epizotlar eklense de... Bu açıdan dramatik yapısına belki Brechtyen anlamda epik diyebiliriz. Teknik açıdan kusurlara en çok izin verilmiş, kusurlu olması çok da dert edinilmemiş filmi de diyebiliriz yönetmenin. Diyalogların kitabiliği bazen batıyor. Cemcir ile Demirkol’un arasında baba-oğuldan çok iki kardeşe yakışan bir yaş farkı oluşunu da uzun süre yadırgadım. Kahramanların farklı aksanlarda konuşması da yine dert edilmemiş öğelerinden biri filmin. Kimi İstanbul, kimi Ege, kimi Ankara aksanında konuşuyor kahramanların. Biçimsel kaygıların azalması bir açıdan iyi belki ama öz/içerik her zaman çok da etkili olmuyor filmde. Dediğim gibi, Haticeli sahne, filmin mükemmeli yakaladığı an. Sırf bu sahne için bile filme gidilir. Hatta belki bir daha da gidilir. Bir Ceylan filmi bir Ceylan filmidir, en kusurlusu bile bütün bir yıl göreceğiniz filmlerin yüzde doksanından iyidir.

    Eleştirinin tamamı için: Birgün

    Gazete Duvar

    Yazar: Şenay Aydemir

    Nuri Bilge Ceylan’ın konuşkan bir hikâye tercih etmesi, kendisinin de röportajlarında ifade ettiği gibi diyalogların karakterlerin ağzında gerçekçi durması için bazı estetik tercihler yapmasına neden olmuş. Bu yüzden bildik Nuri Bilge Ceylan kadrajları karakterlerin konuştuğu anlarda değil, sustuğu anlarda gösteriyor kendisini daha çok. Sinan ile Hatice’nin ağaç altında buluşmasındaki sessizliklerde, Sinan’ın babasının köpeğine her bakışında aklından geçen bir sürü şeyin görüntüyle anlatılmasındaki ustalıkta örneğin… Uzun diyalogları ise tek mekânda ‘açı-karşı açı’ formülüyle çözmek yerine karakterlerini yollara düşürmeyi tercih etmiş. Geniş çerçevelerin içinde, kimi zaman uzaktan kimi zaman yakından takip ederken kamera onları, sesler birbirleriyle değil, seyirciyle de konuşuyor kimi zaman. Edebiyata, aşka, inanca dair cümleler uçuşuyor havada. Filmi ‘roman’ havasına sokan da bu seyirciyle konuşma hali daha çok. Bir kitabı okurken metnin kafanızda yarattığı imajlar gibi akıyor görüntüler bu sahnelerde çoğunlukla…

    Eleştirinin tamamı için: Gazete Duvar

    T24

    Yazar: Atilla Dorsay

    Bense bu filme karşı çelişkili duygular içindeyim, daha ortalarda bir yerdeyim. Öncelikle bunun benim kişisel sinema tarihimde gördüğüm en konuşkan, en geveze film olduğunu söylemeliyim. Tüm o tiyatro uyarlamaları, o Shakespeare, Çehov (ki en çok ona benzetiliyor) vb. kökenli uyarlamalar dahil.. Öylesine ki, film boyunca kimse susmuyor. Ve birbirinden çok farklı konularda öylesine ahkam kesiliyor ki... Bir yerde neredeyse hikayesiz bir film izler gibi oluyorsunuz. Kişileri, konuşmaları, temaları bol, ama hikayesi olmayan... Ama sonra, giderek aradan fışkıran ve görkemli biçimde başkaldıran o ana tema, o bitmeyen hikaye var. Yani o değişmez ve eskimez baba-oğul ilişkisi.

    Eleştirinin tamamı için: T24

    Star

    Yazar: Serdar Akbıyık

    Peki bu film niye Ceylan için ileri bir adım değil. Çünkü Ceylan bu yabancılaşma ve uyumsuzluk hikayelerini çok önceleri çekti. Kasaba, Mayıs Sıkıntısı, Uzak bu tür hikayeleri büyük başarıyla sinemaya taşıdığı filmlerdi Ceylan’ın. Daha sonra gelen Bir Zamanlar Anadolu ve Kış Uykusu farklı bir düzleme, daha profesyonel bir tarza ve daha olgun kahramanlara yöneldiği filmlerdi. Bütün bu sebeplerden Ahlat Ağacı, Ceylan’ın sinematografisinde zirvede yer almayacaktır. Buna rağmen Ceylan’ın bence en büyük yeteneklerinden olan oyuncu yönetimi bu filmde de kendini belli ediyor. Baba karakterini canlandıran Murat Cemcir ve Sinan’ı oynayan Aydın Doğu Demirkol on numaralık performanslar göstermişler. Bu iki ismin komedyen etiketi taşıdığını düşünürsek, bu kadar ağır ve bol diyaloglu bir filmdeki başarıları için yönetmene kocaman bir bravo demek gerekir.

    Eleştirinin tamamı için: Star
    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top