Olsak mı dersin, olmasak mı?
Yazar: Burçin AygünHayatımız ne kadar tatsız olursa olsun, birbiri ardına gelen darbeler ile oradan oraya savrulalım, artık çoğumuzun kabul ettiği bir şey var. İnsan hayatı bu, buydu ve çok yüksek ihtimalle nice yıl boyunca da böyle devam edecek. Çoğunluk için acı dolu, adaletsiz ve korku verici bir serüven. Bazıları bu dehşetengiz hayatı yaşarken, bazıları da genel kitle tarafından masal gibi bir yaşam sürmekle suçlanır. Olabildiği kadarıyla dertten, tasadan uzak, sorumlulukları yüzünden büyük acılar çekmek zorunda olmayanların macerası; bir kısmı için masal, diğerleri için de kabus.
Hangi tarafta olursak olalım, işin aslında sadece beyaz ve siyah olmadığını kabul etmemiz gerekiyor. Evet, belki az sayıdaki kişi için bu süreç baştan sona acı dolu ya da tam tersi, mutluluk ve heyecanla geçiyor olabilir. Yine de içinde bulunduğumuz topluluk, bazen siyaha, bazı zamanlar beyaza doğru sürükleniyor. İşte bu yüzden de işin masalsı yanı kayboluyor.
Arin Öztürk'ün yönetmenlik koltuğuna oturduğu, bu haftanın yerli filmler kotasından vizyona giren filmi Masal, biz insanların nasıl "olurlar ve olmazlar" arasında sürüklendiğimizi, yüzleşmemiz gereken gerçekleri ne kadar çabuk kabul edersek, çıkışın yakında olabileceğini salık veren bir hikayeye sahip. "Her şeyin başı sağlık" deyiminde olduğu gibi, işin alt metni yaşayabilmek ve ölüme kadar yol alma gücü bulmak. Kaçınılmaz olan ölüm olgusunun tek bir kişiyi bulmasının bile yeri geldiğinde nice kişiyi bir araya getirebileceğini, birleştirmeye gücü olduğunu alt metin olarak kullanan Masal, aynen hayat gibi, hem acı, hem tatlı.
Ayhan (Gökhan Mumcu) hayatını masallar yazarak geçiren, lakin bir yandan da beğeni toplamasını umduğu romanların hayalini kurarak yaşamına devam eden bir adam. Ayrıca gizliden gizliye de bir arkadaşına aşık. Masal'ın temelindeki diğer önemli karakter, Yeşim (Melis Canan Çiçek) ise hayata sıkı sıkıya bağlı duran, enerji ve umut dolu bir kadın. Ne var ki, hayat kendi kötü yüzünü bu güzel kadına gösteriyor, annesini nasıl kaybettiyse, kendi hayatını da aynı şekilde elinden kaçırıyor. Hayata gözlerini yummadan önce, iki ayrı zarfı Ayhan'a teslim ediyor, cenaze zamanı geldiğinde ilk mektubu açmasını istiyor. Acılı adam isteği yerine getirdiğinde, Yeşim'in birbirinden hem kopuk, hem de bağlı dostlarını birleştirmek istediğini fark ediyor. Böylece Ayhan'ın da dahil olduğu 2 erkek ve 3 kadın, ikinci zarftaki adrese doğru yola çıkıyor.
Yol boyunca ve köyde hayatını farkında olmadan sorgulamaya başlayan grup, hem ileride yürümek istedikleri yolu çiziyorlar, hem de varlıklarının manasını kabulleniyorlar. Bir başka deyişke, kendi masallarında, kendilerinin kahramanlarına dönüşüyorlar.
İstanbul, Aydın ve Muğla'da çekimleri gerçekleştirilen Masal, aslında çok güzel bir temayı, gerektiği kadar yoğun işleyemeyen ve belki de bunun çok fazla farkında olmayan bir yapım. Yer yer ziyadesiyle didaktik bir anlatıya kavuşan film içeriği ve söylemi ile önemli şeyler haykırmak istese bile, üslubu yüzünden seyircisini kendisinden uzaklaştırabiliyor. Yine de bu gibi eksiklere rağmen, Masal toplamda ilgiyi hak eden, olmakla olmamak arasında kalmış, kendini tekrar etse de seyri keyifli bir proje.
Denemekte fayda var.
burcinaygun@gmail.com