Hesabım
    Lady Macbeth
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Lady Macbeth

    Kadının fendi mi efendi mi?

    Yazar: Banu Bozdemir

    Shakespeare'in en önemli trajedilerinden biri olan Macbeth'in aklımıza Lady Macbeth'i getirmesi o kadar olağan ki... Zira bazı yerlerde Lady Macbeth'in ünü Macbeth'i aşıyor. İlk durumlara baktığımızda Lady Macbeth İskoç soylularından Macbeth'in eşi. Eşi ölünce İskoçya Kraliçesi olan kadının arka planına baktığımızda yoğun bir güç, kötülük ve çatışma barındırdığını görürüz.

    Macbeth birçok esere konu olmuş ve dolayısıyla değişik versiyonlarda karşımıza çıkmıştır. Ama bizim aklımızda yer eden ya da bize Macbeth'i asıl tanıtanın Shakespeare olduğunu söylemek mümkün. 1605 yılında Macbeth'i yazmaya başlayan Shakespeare ertesi yıl eseri tamamlar. Farklı bir Macbeth karakteri çizen yazar Lady Macbeth'i de ekleyerek dramatik bir aksiyonla seyircinin beklentisine önayak oluyor. Lady Macbeth kadınsı duyguları önüne katmak yerine hırs, zalimlik ve güce kendini kaptırmıştır. İzlediğimiz bu modern versiyonda İngiltere’nin önemli genç kuşak oyun yazarlarından Alice Birch ile tiyatro yönetmeni William Oldroyd, Nikolai Leskov’un kitabı 'Mtsensk İlçesi’nin Lady Macbeth’i’ni uyarlamışlar. Filmin Shakespeare tragedyasıyla fazlaca bağlantısı yok. Hatta sıradan bir değişim hikayesi olarak ele alırsak daha heyecanlı ve yaratıcı bulabiliriz ama yönetmenler de kısaca Lady Macbeth diyerek o kötücülleşen ruha selam çakmayı ihmal etmiyorlar. Bir yandan da Lady Macbeth Shakespeare'in eserlerindeki en güçlü kadın karakterlerden biri olarak yerini sağlamlaştırıyor. Yani her anlamda ele alınası bir karakter çerçevesi yaratıyor. 

    Filme dönecek olursak bir intikam hikayesinin dört başı mamur hali diyebiliriz. Katherine, ailesi tarafından yaşça büyük ve zengin adamla evlendirilir. Kocasının aşağılayıcı hareketlerine maruz kalan Katherine kendini korumak için farklı bir yol seçer. Kocasının uzun bir seyahate cıkmasını fırsat bilerek çiftlikteki işçilerden Sebastian ile bir ilişki yaşamaya başlar. Filmin bundan sonrası Katherine'nin 'aşkını' korumak için etrafına kötülük ve haince planlar yapmakla geçerken, asıl duygunun kendisini koruma altına almak olduğunu hissettiriyor. Burada erotizm ve soğukkanlı planlar devrede. Katherine işçi Sebastian'ın yardımıyla, yoluna çıkan herkesi ve her şeyi yok ederek ya da etkisizleştirerek bir anlamda ekinleri biçe biçe gidiyor. Macbeth hikayesinin özü de burada çıkıyor. Shakespeare'in Macbeth'i işlediği cinayetlerden zevk almayan, hatta ilk cinayeti işlediğinde acı çeken biri. 3.Richard gibi kötülükle beslenen biri değil. Ama buna rağmen uzaklaştığı ahlakın azabını çekerek ilerleyen, yani yapmaya devam eden bir adam. Lady Macbeth ise kötülüğün pençesinde kıvranan, kocasını piyon gibi kullanan ve onu cinayetlere zorlayan güçlü ama bir yandan da kendisi de bu kötülüklerle baş edemeyecek denli zehirli bir karakter. Gücü devam ettirmenin formülünü kötücül olmakla eşdeğer tutanların sonunu ölüme bağlayan bu trajedi, bu tiyatro Katherine'nin damarlarında dolaşmaya devam eden bir tutku adeta. 

    Olayın gerçek tragedyasına dönecek olursak bu karıkoca doludizgin girdikleri bu yolda adeta kendi sonlarını yazıyorlar. Kötülük Lady Macbeth'in içini saran bir sarmaşık adeta. Kocası da ona sarılmış bir dal. Filmde kocanın yerini sevgili alıyor ama kötücül duygu Lady Macbeth'den Katherine'e geçmiş bir genetik adeta. Filmin sürekli yükselen bir dozu var ve bu doz aslında herkesin sonu için yazılmış olduğunu da hissettiriyor izlerken. 

    Katıldığı festivallerde sinema eleştirmenlerinin fazlaca ilgisine mazhar olan ve eleştirmen ödüllerini toplayan filmin av ve avcı olma arasındaki dengesiz geçişi, kadının konumunu sorgularken olumlu bir ivme çiziyormuş gibi göstermesi ve ırkların varlığını kullanması izlerken sürekli bir sorgulama hali yaratıyor. Bu da filmin ruhunu ve akışını güzel, gerilimli bir yola sokuyor. Bu femme fatale, ortaçağ eksenli gerilim öyküsünün modern denilebilecek uyarlamasına bu hafta göz atmak da fayda var. 

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top