Hesabım
    Jonathan
    Ortalama puan
    3,0
    1 Puanlama
    Jonathan hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.048 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    26 Haziran 2021 tarihinde eklendi
    “Duplicate” olarak da bilinen “Jonathan”; senaryosunu da, Gregory Davis ve Peter Nickowitz ile birlikte yazan Bill Oliver’ın yönetmen koltuğunda oturduğu ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmi…

    Prömiyeri, 21 Nisan 2018’de Tribeca Film Festivalinde yapılan ve 16 Kasım 2018’de de Amerika’da vizyona girdikten sonra 15 Ocak 2019 tarihinde Netflix platformuna dâhil olan filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…

    O nedenle bizde bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…

    Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce yine bu filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

    Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, genç yetenek Ansel Elgort’un bütün hünerlerini sergileyerek “one man show” yaptığı bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz… Ki zaten o yüzden de Steven Spielberg, ”West Side Story” filminin 2020 tarihli yeni versiyonunda baş roldeki Tony karakterini canlandırma işini hiç düşünmeden ona vermiş…

    Filmin Ansel Elgort kadar çarpıcı olan bir diğer tarafı da, neredeyse hemen herkesi ters köşe yapan hikâyesi…

    Gerçi yurt dışında yapılan yorumlarda böyle bir havaya rastlamak, hatta bırakın rastlamayı sezinlemek dahi pek de mümkün değil…

    Varsa da, en azından şu ana kadar biz görmedik…

    Zira büyük bir ittifakla üzerinde mutabık kalınan şey, Jonathan ve John’un aynı bedeni paylaştığı olayların anlatıldığı hikâyenin fantastik ögelerde içeren bir bilim kurgu olduğu yönünde…

    Peki, durum gerçekten de öyle mi bu filmde?

    Eğer günümüz kapitalist toplumlarında, insanın hayatını idame ettirebilmesi için, hiçbir sosyal faaliyete katılamadan gününün yarısını çalışarak geri kalan yarısını da ertesi günkü yoğun çalışma temposuna ayak uydurabilmek amacıyla dinlenerek geçirmek zorunda olması, insanları işlerini kaybetme korkusuyla motive eden kapitalizmin doğasının bir sonucu olarak öyle değilse, filmin hikâyesi fantastik ögelerde içeren bir bilim kurgu olarak kabul edilebilir…

    Tam da bu çerçevede, aynı bedeni paylaşan iki karakterden biri olan Jonathan, kentin göbeğindeki çok katlı bir iş merkezindeki bir mimarlık bürosunda, kılık kıyafeti dâhil son derece disiplinli bir biçimde teknik ressam olarak çalışırken, hayatı sadece çalışmak ve kariyer yapmak olarak görmeyen diğer karakter John ise çok daha özgür takılabilmektedir…

    Yani aynı bedendeki karakterlerden biri (Jonathan), mekanik bir biçimde her sabah saat 7’de uyanıp evden – işe, işten – eve ve eve döndüğünde de yemek, bulaşık, çamaşır ve ütü rutini içinde nefes almaksızın koşuştururken, akşam 7’den sonra beden nöbetini devralan diğeri (John) barlara takılıp kendine kız arkadaş dahi ayarlayabilmektedir…

    Doğal olarak bu tempo içinde, düzgün bir iş de çalışıp iyi de para kazanıyor olması nedeniyle filmde bedeni domine ediyor olarak da gördüğümüz Jonathan’ın en büyük sorunu yorgunluk…

    Diğer karakter John’a gelince, tam anlamıyla hayat ona güzel…

    Ta ki, bir güvenlik işine girip barlardan, sazlardan ve kızlardan ayrı kalıncaya kadar…

    Bundan sonra neler mi oluyor?

    Artık onu da filmi izleyerek öğreneceksiniz…

    Şahsen biz, Jonathan karakteri üzerinden kapitalizmin, insanı dolap beygirine çevirerek sadece bedenini değil ruhunu da teslim alan yıkıcı etkilerinin anlatıldığı bu filmi bayılarak izledik…

    Umarız sizlerde seversiniz…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda da olduğu gibi yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

    İlk önerimize gelince:

    O hakkımızı da bu kez; düşünmeyi de zorunlu kılan filmler izlemeyi tarz haline getirmiş olan sinemasever dostlara, “Bu türden farklı anlatım dillerine sahip filmleri de izleme listelerinizden eksik etmeyin” diye seslenerek kullanmış olalım…

    Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top