Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Sabah
Yazar: Olkan Özyurt
Filmin ilk yarısında karakterleri tanıtan ve daha çok sözlüğün yazım sürecine odaklanan film, özellikle ikilinin fiziki olarak bir araya gelmeye başlamasıyla daha da lezzetli hale geliyor. Ama bir noktadan sonra film sözlüğün yazım sürecinden çok Minor'e odaklanıyor. Vicdan azabı çeken ve öldürdüğü adamın karısının ona ilgi duymaya başlaması sonrası yine hastalığı depreşen Minor kelime yazmayı bırakıyor. Bundan sonra ise Willam'ın Minor'e yardım etmeye çalışmasını izliyoruz. Yer yer o soğuk İngiliz kibrini eleştiren film, bir yandan dilin her daim kendini nasıl geliştirdiği ve bu gelişimin önünde durulamayacağını anlatırken diğer yandan 19. yüzyıl İngilteresi'nin insanlara bakışını da ele alıyor. Ama verdiği en önemli mesaj ise; "hiç okuyanla okumayan bir olur mu?" Mel Gibson'un olağan rollerinden biri olarak görülebilecek filmin yıldızı ise Sean Penn. Depresif karakterleri genel olarak seven Penn Deli ve Dahi de yine etkili bir performans sergiliyor...
Eleştirinin tamamı için: Sabah
Evrensel
Yazar: Şenay Aydemir
“Deli ve Dahi”, ikilinin dil üzerine yaptıkları küçük oyunlarla şenlense de aralarındaki ilişkinin gücünü sözcüklerin ötesine taşıyıp ‘his’ olarak ulaştıramıyor seyirciye. Bir yanıyla dünyaya en büyük sözlüklerden birisini armağan eden ‘dahi’ ve bu sözlüğe çok büyük katkı sunan ama onun dışında da hayatı ilgiye değer olan ‘deli’nin merak uyandırıcı hikayesini izlenilir kılıyor film. Diğer yandan Farhad Safinia bu ilk yönetmenlik işinde çarpıcı bir görsel dünya inşa etme konusunda sınıfta kalıyor.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Sabah
Filmin ilk yarısında karakterleri tanıtan ve daha çok sözlüğün yazım sürecine odaklanan film, özellikle ikilinin fiziki olarak bir araya gelmeye başlamasıyla daha da lezzetli hale geliyor. Ama bir noktadan sonra film sözlüğün yazım sürecinden çok Minor'e odaklanıyor. Vicdan azabı çeken ve öldürdüğü adamın karısının ona ilgi duymaya başlaması sonrası yine hastalığı depreşen Minor kelime yazmayı bırakıyor. Bundan sonra ise Willam'ın Minor'e yardım etmeye çalışmasını izliyoruz. Yer yer o soğuk İngiliz kibrini eleştiren film, bir yandan dilin her daim kendini nasıl geliştirdiği ve bu gelişimin önünde durulamayacağını anlatırken diğer yandan 19. yüzyıl İngilteresi'nin insanlara bakışını da ele alıyor. Ama verdiği en önemli mesaj ise; "hiç okuyanla okumayan bir olur mu?" Mel Gibson'un olağan rollerinden biri olarak görülebilecek filmin yıldızı ise Sean Penn. Depresif karakterleri genel olarak seven Penn Deli ve Dahi de yine etkili bir performans sergiliyor...
Evrensel
“Deli ve Dahi”, ikilinin dil üzerine yaptıkları küçük oyunlarla şenlense de aralarındaki ilişkinin gücünü sözcüklerin ötesine taşıyıp ‘his’ olarak ulaştıramıyor seyirciye. Bir yanıyla dünyaya en büyük sözlüklerden birisini armağan eden ‘dahi’ ve bu sözlüğe çok büyük katkı sunan ama onun dışında da hayatı ilgiye değer olan ‘deli’nin merak uyandırıcı hikayesini izlenilir kılıyor film. Diğer yandan Farhad Safinia bu ilk yönetmenlik işinde çarpıcı bir görsel dünya inşa etme konusunda sınıfta kalıyor.