Hesabım
    Yangın Yeri
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Yangın Yeri

    Hayat, zor zanaat...

    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    2000’lerin kendini iyi hisset klasikleri arasına girmiş olan Küçük Gün Işığım (Little Miss Sunshine) filminin, aykırı nihilist ergeni Dwayne’i hatırlarsınız. Hani şu elinden Nietzsche’yi düşürmeyen ve tek kelime dahi konuşmayı reddeden ve de ailesi dahil tüm insanlardan nefret eden, 15 yaşındaki saçları garip çocuk. İşte o ergen çocuk (ki filmin çekildiği yıl 21-22 yaşındaydı aslında) büyüdü ve kendi ilk uzun metraj aile dramına imza attı!

    Dünya prömiyerini 2018 Sundance Film Festivali’nde yapan Yangin Yeri (Wildlife) filminin yönetmen koltuğuna geçen Paul Dano aynı zamanda Zoe Kazan ile senaryonun iki yazarından biri. Amerikalı yazar Richard Fordu’un 1990 yılına tarihlenen Wildlife: A Burning Season adlı romanından uyarlanan dönem filmi Yangın Yeri, merkezine ergenlik çağındaki bir genç olan Joe’yu (Ed Oxenbould) alarak, geçim derdindeki orta sınıf bir Amerikan ailesinin evine konuk oluyor. Yani anne-baba-oğuldan oluşan bir çekirdek aile problemi ve onun getirdikleri var karşımızda.

    Konuyu biraz açalım:İyi olduğu işinden müşterilerle olan samimiyeti nedeniyle kovulan baba Jerry (Jake Gyllenhaal) bir boşluğa ve akabinde bunalım sınırlarına sürüklenir. Yeni bir iş arıyorken bölgede çıkan büyük bir orman yangınının söndürülmesi için kurulan ekibe katılır ve evden fiziki olarak uzaklaşır. Evi geçindirmek için çeşitli işlere başvuran mazbut anne Jeannette ise (Carey Mulligan) Jerry’nin yokluğunda yavaş yavaş değişmeye ve dönüşmeye başlar. Filmin kırılma noktası da burada gelir. Uyarlandığı romanın orijinal metnini bilmiyoruz ama film, aile dramını babanın maddi ve manevi yokluğundan alıp, bir anne-oğul labirentine sokuyor adeta. Jeannette sanki yıllardır evin mutfağında saklı kalmış o kadının kabuğunu önce hafif bir makyajla, sonrasında saç ve kıyafet ve de nihayetinde tavır değişikliği ile kırıp, başka bir Jeannette çıkartıyor ortaya; tabii bu değişimin bir ‘gönül’ faturası da olmuyor değil. Bu kırılmada Joe’nun payına düşen senaryonun da climax’ı oluyor aslında. Bir yandan babasının dönüşünü dört gözle beklerken, bir yandan ‘evin erkeği’ olarak annesini sahiplenmek, yaşananlara seyirci kalıp/kalmamak arasındaki gelgitler Joe’yu da büyütüyor denebilir. Ya da en azından yönetmen Paul Dano, bunu amaçlamış. Feminist eleştiri açısından başta negatif bir algı yaratsa da, finale doğru Jeannette’nin kararı en azından kadının bireysel duruşunu okşuyor.

    Ayrıca filmde çıkan iki ayrı yangının karakterlerle de üst üste bindirilmesi sonucu, alt bir metin yaratıldığını da ekleyelim.

    Temposu oldukça yavaş akan tüm bu öyküde tüm yük aslında oyunculukların sırtında. Jake Gyllenhaal’ın birden kaybolmasıyla, filmin ‘sürükleyicilik’ yükü Carey Mulligan’ın omuzlarına kalıyor. Edilgen bir seyirci olmaktan öteye geçmeye çalışan ama bocalayan Joe’yu canlandıran Ed Oxenbould’u ise böylesine bir rolden bekleneni veriyor ama daha fazlasını değil. 

    Bağımsız yapımcılar elinden çıkan bir dönem filmi olarak teknik atmosferi tatminkar; müzik kullanımı da atmosfer ile uyumlu olan Yangın Yeri, filminin yurt dışı eleştirmen notlarında ve festival puanlarında biraz fazla pohpohlandığını belirtelim. Tıpkı geride bıraktığımız yıl Lady Bird vakasında yaşadığımız gibi. Şüphesiz hayat zor, ama biz de daha ne ‘wildlife’lar ne yangınlar görüyoruz bu coğrafyada; insan böyle böyle büyüyor Joe!

    Senenin ilk vizyon haftasında tüm sinemaseverlere film dolu bir yıl dilerim!

    twitter.com/duygukocabayli

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top