Hesabım
    Çakallarla Dans 4
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Çakallarla Dans 4

    “Çakallar yine paranın peşinde”

    Yazar: Murat Tolga Şen

    Gişe komedileri söz konusu olduğunda ülkemizde (Yeşilçam zamanlarının aksine) bir “yönetmen sineması” oluşumundan bahsedilemez ancak her zaman bir istisna vardır. Çakallarla Dans macerası başından beri oyuncularına olduğu kadar yönetmenine de güvenen bir film serisi. Murat Şeker'in Çakallarla Dans projesi belli ki tesadüf değil. Benim hala en sevdiğim işi olan İlk filmi 2 Süper Film Birden’in bir sahnesinde, yönetmen olmak isteyen başkarakter Necati'nin (Tim Seyfi) bir not defterine şunu yazdığını görürüz: Çakallarla Dans...

    “Hasta Fenerli” Murat Şeker’in bir teknik direktör anlayışıyla oluşturduğu bitirimler kulübü 4 filmdir Fikirtepe’nin altını üstüne getiriyor. Her filmde daha fazla gişe yapan Çakallarla Dans projesi’nin 4. filminde Fikirtepe’li kahramanlarımız bu kez bir gömünün ve zengin olma hayallerinin peşine düşüyorlar. Aslında filmin başında gördüğümüz kentsel dönüşüm halleri ve rezidans istilasından yola çıkarak bir mahalle savunması oluşturulacağını ve çatışmanın (doğal olarak da komedinin) buradan besleneceğini düşünmüştüm ancak “mahallenin yok oluşu” filmde birkaç drone çekiminde izlediğimiz bir sos olarak kalıyor.

    Kahramanlarımızın derdi fakirliği savunmak değil, bir an önce o rezidanslardan birine kapağı atmak. Parasızlıktan aynı eve taşınmak zorunda kalmışlar ki İstanbul’daki kiralar düşünüldüğünde bu iyi bir çıkış noktası. Filmin bir yerinde Fatma (Didem Balçın) karakterinin de dediği gibi; “bu ev çalışarak alınmaz”. Çakallar da öyle yapıyor ve berber Hüseyin’e miras kalan bir define haritasının peşinde zengin olma hayalleri kuruyorlar.

    Senaryosunda Murat Şeker'in yanı sıra Ali Tanrıverdi'nin de imzası olan filmin iki aşamalı bir senaryosu var. Filmin yarısında ekibin defineye ulaşmasını, kalan yarısında ise definenin onun hakkı olduğunu düşünen Hitler özentisi Alamancı bir baş belası ile mücadelelerini izliyoruz. Defineyi bulduktan sonra gelen ve karakterlerin rüyalarının gerçek olduğunu gösteren “lüküs hayat” sekansları ise köprü vazifesi üstleniyor. Bu sekansların seyirciyi hikayeden koparacak kadar uzun sürdüğünün altını da çizelim.

    Çakallar kalabalık bir ekipten oluşuyor, hepsi usta oyuncular ve birbirlerinden rol çalarcasına oynuyorlar diyebilirim ancak bu maceranın yıldızı (bana göre serideki tüm filmlerin) Murat Akkoyunlu ve Tim Seyfi, ikisinin karşılıklı oynadığı sekanslar ise en çok eğlendiğim kısımlar oldu ancak şunu da yazmam gerekiyor, bu serinin yakıtı da bu filmle birlikte tükeniyor. Çakallarla Dans seyircisi bu filmde de eğlenecektir ama tadında bırakmak için iyi bir fırsat.

    Bu macerada Köfte Necmi’nin (Timur Acar) sevgilisi olarak ekibe katılan Tavşan Zeynep (Hande Katipoğlu) ilginç bir karakter ama olaylara yön verici bir tarafı yok, filmin fettan ve zalim kadını hala Fatma (Didem Balçın). İlker Ayrık’ın oynadığı Muhasebeci Servet’in rolü ise biraz geri çekilmiş ama en büyük müdahale Kayınço Gökhan’a (Şevket Çoruh), onun karakteri bir dolgu malzemesinden ibaret. Birileri “Ştutgart” dedikçe tepki veriyor o kadar, bunu olumlu karşıladım zira ben ilk filmden bu yana bu karakteri izlemekten pek hoşlanmıyorum.

    Çakallarla Dans 4, yerli gişe komedilerini sevenlerin hoşlanacağı tipik bir Murat Şeker filmi. Görüntü yönetmenliği özenli, teknik açıdan temiz bir iş. Her biri tek başına bir filmi sürükleyebilecek isimlerden oluşan kalabalık bir ekip gürültülü bir macera yaşıyorlar. Finale giden yolda ilintisiz birçok şey izliyoruz, ekip kendi arasında top çeviriyor da denebilir ancak bir şekilde toparlamayı başarıyor. Film 350 kopya ile gösterime sokularak iddialı bir başlangıç yaptı. Serinin takipçilerine…

    Not: Tesadüfe bakın ki, filmi izlediğim sinemada verilen 10 dakika arada filmin başında “mahalleyi yok eden istilacılar” olarak gösterilen rezidansların pazarlandığı reklam filmi oynatıldı. O reklam filminde de “Issız Adam” olarak tanıdığımız Cemal Hünal vardı ve “ıssızlığımız mı kaldı artık” deyip bir penthouse dairenin peşine düşüyordu. Hayat ne tuhaf…

    murattolga@gmail.com

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top