Senaryosunu da, kendi hikayesinden uyarlayarak Boaz Yakin ile beraber yazmanın yanı sıra filmin yapımcılarından biri olup insana, Sergio Leone'nin efsanevi "Dollars Trilogy / Dolar Üçlemesi"ni (1964 - 65 - 66) anımsatan müziklerini de itina ile besteleyen Jeymes Samuel'in, ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çekmek üzere yönetmen koltuğunda oturduğu "The Harder They Fall", iç içe geçmiş destansı iki intikam öyküsünün anlatıldığı şahane bir western olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz; dünya prömiyeri, 6 Ekim 2021 tarihinde BFI Londra Film Festivalinde yapılan ve Coen Biraderlerin "No Country for Old Men"i (2007) ile Quentin Tarantino'nun "Django Unchained"i (2012) kadar sert, kanlı ve Mihai Malaimare Jr.'ın kamerasından yansıyan, bir o kadar başarılı sahnelere de sahip olduğunu düşündüğümüz filmimize biraz daha yakından bakalım...
Ancak başlamadan, 22 Ekim 2021 tarihinde ABD'de sınırlı bir salon gösterimi de yapılmış olan Netflix'in prestij filmlerinden biri olan "The Harder They Fall" un; çok ciddi bir aksaklık olmaması halinde, müzik zaten garanti de, diğer birkaç kategoride de yılın BAFTA, Golden Globe ve Academy ödüllerine damgasını vuracağını tahmin ettiğimizi belirtmiş olalım ve eğer hazırsanız, filmin hikayesi ile ana karakterlerinin tanıtımına başlayalım...
Öğlen yemeğindeki Love ailesinin evi, Rufus Buck (Idris Elba) ve çetesince basılır ve alnına ustura ile haç kazınan küçük Nathaniel "Nat" in (Chase Dillon) gözleri önünde annesi Eleanor (DeWanda Wise) ile babası, canice öldürülür...
Bir süre sonra:
Salinas, Texas'taki Peder Esparza'nın (Manny Rubio) kilisesine haracını almaya gelen ve kolunda akrep dövmesi taşıyan, o çocukluk gününün asla unutamadığı katillerinden Jesus Cortez (Julio Cesar Cedillo), artık büyüyerek kendi çetesini de kurmuş olan Nat (Jonathan Majors) tarafından ortadan kaldırılır...
Böylelikle zaten Rufus, Yuma'da ömür boyu hapse mahkum edilerek derin bir çukura yuvarlandığı için Nat kendince, ebeveynlerinin intikamını alarak tamamen rahatlamıştır...
Fakat acaba vaziyet, gerçekten de bu biçimde midir?
Elbette bunu anlamak için filmi izlemeye devam etmemiz gerekiyor...
Bu arada Nat'in elemanlarından ülkede, "hızlı silahşör" olarak da nam salmış olan Jim Beckworth (RJ Cyler) ile Bill Pickett (Edi Gathegi), banka soyguncusu Clyde (Woody McClain) ve Monroe Grimes (Damon Wayans Jr.) kardeşlerin "Kırmızı Başlıklılar" çetesini tuzağa düşürerek, önce Clyde'ı öldürür ardından da banka soyarak çaldıkları 25 bin dolar civarındaki nakit paraya da el koyarlar...
Aslında Monroe'ya göre o para, Yuma'dan çıkması neredeyse kesinleşmiş olan Rufus'a aittir...
Diğer yandan Nat, Douglastown kasabasındaki Posta Arabası isimli, eski sevgilisi Mary Fields'ın (Zazie Beetz) salonuna gitmekte ve kapıda, konukların silahlarını toplayan barın, kısaca "Cuffee" adını kullanan fedaisi Cathay Williams (Danielle Deadwyler) tarafından karşılanmaktadır...
Derken, Jim ve Bill'de yakalayarak ellerini bağladıkları Monroe ile beraber aynı salonun bitişiğindeki bir ahıra geliverirler...
Rufus'un serbest kalacağına dair iddiaları, bir kez de bizzat kendi kulakları ile duyan Nat, Jim ve Bill'in şaşkın bakışları arasında, Monroe'yu öylesine serbest bırakır...
Neyse...
Şimdi de, Trudy Smith (Regina King) ile Cherokee Bill'in (LaKeith Stanfield) liderlik yaptıkları bir tren soygunundayız...
Ki tek amaçları da, ne para ne de pul, doğrudan General Abbott (Dylan Kenin) ve kendisi gibi katliam suçuna karışmış askerlerinin korumasında, transfer işlemi gerçekleştirilmekte olan Rufus'u hücresinden kurtarmaktır...
Ama o da ne?
Aynı esnada, vakti zamanında Rufus'u da yakalayarak adalete teslim etmiş olan Şerif Bass Reeves (Delroy Lindo), Mary'nin salonun da, Nat'i tutuklamasın mı...
Hem de, "Kırmızı Başlıklılar" çetesinin karıştığı banka soygunu suçundan...
Zira o para artık Nat ve çetesinin elindedir...
Üstelik Redwood City'deki bankada, bankanın müdürü Ben Hodges'tan (Kevin Phillips) bu gerçekleri Rufus, Trudy ve Cherokee'de, en ince ayrıntılarına kadar öğrenmiş olup sonrasında da Rufus, kasabaya el koymuş olan eski ortaklarından şerif Wiley Escoe'yi (Deon Cole) çok fena hırpalayarak kasabadan kovar ve onun yerine de kendisi çöreklenerek, tam bir haydut edasıyla ahaliyi haraca bağlar...
Yalnız 52. dakika da bizim de öğrendiğimiz bomba sürpriz, birlikte Rufus'un peşine düşmüş olan Şerif Bass ile Nat'in, Mary'nin salonun da, bir tutuklama numarası gerçekleştirdikleri şeklinde olur...
Yani ortada, gerçek anlamda bir tutuklama söz konusu olmayıp, tam tersine Şerif Bass ile Nat arasında, Rufus'a karşı bir işbirliği oluşturulmuştur...
Ve...
Bu kurgusal oyunu kolaylıkla fark eden Mary ile Jim, Bill ve Cuffee'de onlara katılırlar...
Yolda da bu ekip, kasaba halkının gözleri önünde dayak yiyerek gururu da zedelenmiş olan Wiley Escoe'ye rastlayarak, Redwood ve Rufus hakkındaki mevcut son havadisi ondan alırlar...
Dakika 60...
Geride, tüm hasımlar kozlarını paylaşırken; özellikle de tehlikeli aksiyon sahnelerinde, dublör oyuncuların performanslarına da sıklıkla başvurulan 70 dakikalık bir bölüm daha sizleri bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,