“Der Hauptmann / The Captain”, senaryosunu da yazan Robert Schwentke’nin yönetmen koltuğunda oturduğu tarihsel bir drama…
Prömiyeri, 7 Eylül 2017’de Toronto Uluslararası Film Festivalinde yapılan ve 15 Mart 2018 tarihinde vizyona giren filmin, 7.4/10 (15.042 oy) ve 4.0/5 (500 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.6/10 (53 yorum) ve 67/100 (17 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, her ne kadar oylamaya katılan sayısı çok fazla olmasa da kendini izlettirmeyi bilen bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Yine de isterseniz, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bu filmi bir de biz inceleyerek yorumlayalım ve ardından da puanlamaya çalışalım…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik haline geldiği üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi paylaşalım:
Karşımızda olan şey, bilinçli bir tercihle anlatımda “abartıya” kaçıldığı her halinden belli olan bir Willi Herold senaryosu ve o senaryonun son derece “sade” ama bir o kadar da “göz kamaştırıcı” olan bir oyunculuk performansıyla taçlandırıldığı bir film…
Madem mevzuya senaryo ile girdik, yine oradan devam edelim…
Robert Schwentke’nin gerçekte yaşanmış olduğu söylenen bu “tuhaf” olaylar zincirinden ürettiği senaryonun kurgusunda dönemin ruhuna ilişkin eleştirel (ve iğneleyici hatta kimi yerde de alaycı) bir bakış açısını da içeren çarpıcı bir dil tercih ettiğini görüyoruz…
Nasıl mı?
Olayların yaşandığı 1945 yılında, sadece yirmi yaşında olmasına rağmen doğrudan Hitler’den aldığı talimatlar ile hareket ettiğini söyleyen (aslında kaçak bir er olan) Yüzbaşı Willi Herold’u ciddiye alıp hikâyenin merkezine oturtarak…
Gerçekte, pantolonun uzun gelen paçaları dışında yolda tesadüfen bularak giydiği Luftwaffe (havacı) yüzbaşısı üniformasının diğer kısımlarının Willi Herold’a tam olarak uyup uymadığını bilmiyoruz…
Fakat savaşın kaybedildiğinin neredeyse gün gibi ortada olduğu bir ortamda dahi (hem de artık her nasılsa her daim pırıl pırıl ve ütülü olan) Nazi sembolleriyle dolu olan bu üniformanın, korku imparatorluğunun otoritesini temsile devam ettiğini oldukça açık bir biçimde göstermiş bize Schwentke…
Elbette, bu otoritenin tamamen sorgusuz ve sualsiz bir biçimde tesis edildiği de söylenemez…
Ama sonuçta edilmiş işte…
Zira baskıcı rejimlerde korku ve bu korkuyla beslenerek büyüyen güce tapınma duygusu, bu filmde de gösterilmeye çalışıldığı gibi çoğu zaman akıl ve sağduyunun önüne geçiyor…
Bütün bunları ve (“spoiler” vererek filmi henüz izlememiş olanların ağzının tadını kaçırmış olmamak için ayrıntısına girmediğimiz) daha fazlasını görüntü yönetmeni Florian Ballhaus ile birlikte siyah – beyaz bir sinema diliyle beyazperdeye aktarırken Schwentke, kameranın önünde son derece sıra dışı bir casting şovuna da tanık oluyoruz...
Bize göre, filmde kötü oynayan bir tek oyuncu yok…
Ancak, Willi Herold, Freytag ve Kipinski karakterlerini canlandıran Max Hubacher, Milan Peschel ve Frederick Lau’nun performansları için söylenilecek tek bir şey var ki, o da “Birinci sınıf…”
Hele o, filmin başkarakteri Yüzbaşı Willi Herold’un (yani Max Hubacher’in) önemli karar anlarındaki gözlerini kaçırdığı düşünceli tavırları: “Müthiş…”
Öyle ki, filmde bu üç oyuncunun üçünü de izlerken, canlandırdıkları karakterlerin ruh hallerini onların yüzlerinden ve beden dillerinden anlık olarak canlı canlı okuyabiliyorsunuz…
Sonuç olarak, büyük bir ilgi ve beğeniyle izlediğimiz üstün niteliklere sahip bu arşivlik film için puanımız 3,5 önerimiz ise, halen izlemediyseniz “mutlaka izleyin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,