Lucky eleştirileri

Senaryosunu Logan Sparks ve Drago Sumonja’nın birlikte yazdıkları “Lucky”, (isim benzerliği dışında David Lynch ile hiçbir yakınlığı bulunmayan) John Carroll Lynch’in yönetmen koltuğunda oturduğu ilk uzun metrajlı sinema filmi…

II. Dünya Savaşı sırasında bulunduğu gemide silahlarla haşır neşir olarak doğrudan silahlı çatışmalara katılmak yerine “aşçılık” yaptığı için “Lucky / Şanslı” lakabı takılan ve Kaliforniya’da çölün ortasındaki küçük Piru kasabasında yapayalnız yaşayan 90 yaşındaki bir adamın, “yaşlılığa karşı verdiği mücadelesinin” anlatıldığı filmde bu karakteri, 15 Eylül 2017 tarihinde, 91 yaşındayken hayatını kaybeden Harry Dean Stanton canlandırmış…

Yani aktör olarak kendisi de sağlam bir “karakter oyuncusu” çizgisine sahip olan Lynch, Stanton’a son büyük şovunu yapma şansını vermiş…

İyi de etmiş…

Zira düşük bütçesine karşın son derece “rafine” bir işe de imza atılmış bu film sayesinde “şahane bir performansa” tanık olma şansını da bulmuş olduk…

İflah olmaz derecede ağır bir sigara tiryakisi olan ve uyanır uyanmaz da hemen sigarasını yakan Lucky’nin günlük rutini, evdeki hafif bir spor ve buzdolabından çıkartarak içtiği koskocaman bir bardak süt ile başlar her sabah…

Derken kendini Joe’nun (Barry Shabaka Henley) kafesine atıverir…

Her zaman olduğu gibi Loretta (Yvonne Huff) veya Pam’in (Pam Sparks) servis ettiği kahvesini yudumlarken, onların yardımına da başvurarak bulmacasını çözmeye çalışır…

Gün içindeki bir sonraki durağı:

Kimi zaman süt kimi zamanda sigara almak üzere uğradığı Juan Wayne’in (Ulysses Olmedo) annesi Meksika kökenli Bibi’nin (Bertila Damas) bakkaldan bozma marketi oluyor…

Ardından evine dönen Lucky, bir yandan TV’deki yarışma programlarına şöyle bir göz atarken yarım kalan bulmacasını çözmeye de devam ediyor…

Akşamları da “tek geçtiği” Bloody Mary’sini içmek üzere Elaine’nin (Beth Grant) mekanına takılır…

Orada da gördüğü insanlar da hep aynıdır…

Elanie ve kocası Paulie (James Darren) ile barmen Vincent (Hugo Armstrong) …

Birazdan Howard’da (David Lynch) damlar…

Hayat bu düzende sakin sakin akıp giderken, ertesi sabah aniden fenalaşarak yere düşen Lucky kendini, Dr. Christian Kneedler’ın (Ed Begley Jr.) karşısında bulur…

Eldeki bulgulara göre Lucky’nin hiçbir rahatsızlığı yoktur…

Bu iyi haber…

Ancak Lucky’i tamamen alt üst, kendisini seven çevresindekileri de tedirgin edecek olan bir de kötü haber vardır ki…

O da Lucky’nin artık “yaşlanıyor” olmasıdır…

Hepsi bu kadar mı?

Elbette değil…

Daha geride, Lucky’in bir “alaycı kuş (mockingbird)” ile (kendisini fazlasıyla sarstığını söylediği) yaşadıklarının yanı sıra Avukat Bobby Lawrence (Ron Livingston) ve kendisi gibi II. Dünya Savaşı gazisi denizci Fred (Tom Skerritt) ile karşılaşmasının sonrasında ortaya çıkacak gelişmeler de bulunmaktadır…

Tabii katılacağı ve “Volver Volver” isimli şarkıyı İspanyolca yorumlayacağı bir doğum günü partisi ile kaplumbağa Roosevelt’i de atlamayalım…

Bitirmeden değineceğimiz son husus, Stanton’un gerçek hayatta da II. Dünya Savaşında ABD donanmasında görev yapmış olması…

Keyifli seyirler,