Bu filmi sadece 2 kelime ile net bir şekilde özetleyebiliriz: "Aşk filmi".
Fragmanında Özgün Çoban'ı görünce, izlemek istedim. Çünkü son dönemde izlemeyi sevdiğim insanlardan biri halini aldı. O salaş görüntüsü, güzel bakışı ve tabii ki ses tonu ile dilerim ki kendisi yakın gelecekte çok daha fazla yapımla perdede olur. Burcu Biricik ise zaten çok güzel enerjisi olan son dönem yıldızlarından. O nedenle filmde çok güzel 2 insan izlediğimi söyleyebilirim.
Çok uzak fazla yakın, üniversitenin son yıllarında başlayan ve nokta konamayan, hep birinin kapıyı açık bırakıp gittiği bir aşkı anlatıyor. 2 ana karakter dışında bir de esas kızın eşini oynayan Alican Yücesoy (ki kendisini Şubat'ta tanıyıp sevmiştim), esas kızın babası ve 3-5 sahnede görünen halası var filmde. Bu nedenle baktığınızda aslında sadece 2 karakter izliyorsunuz.
Filmin genel hikayesi oldukça keyifli ancak keşke karakterler biraz daha derin verilebilseymiş. Birbiriyle çok uzun süre aşk yaşayan 2 insanın birbirini bu kadar az tanıması filmi yapay kılıyor. Issız Adam sendromu yaşayan kimse yok, buna rağmen hep bir gizem. Esas erkeğin ailesinden hiç bahsedilmiyor, yaşıyorlar mı belli değil. Tamam, bu özellikle oldu desek, esas kızın ailesinde de 2 kişiyi tanıyoruz, bir de anne bırakıp gitmiş onu biliyoruz. Bir tek bu... Annesi terk etmiş bir kadının ruhsal derinliğine biraz daha inilse, aslında sevgilisinin her gittiğinde yaşadığı boşluk, diğer bir yandan babası ile olan iletişimi çok daha altı dolu olarak verilebilirdi diye düşünüyorum.
Netice itibariyle, karakterlerin bu kadar havada kalmasından kaynaklı olarak, konu da çok çabuk unutulabilecek bir hale gelmiş. Çok daha güzel bir film olmanın eşiğinden dönülmüş ve daha orta halli bir aşk filmi olmuş. Ama yine de gidin izleyin, en azından oyuncuları için...