Gençlere hayatta kalma dersleri
Yazar: Burçin AygünAlacakaranlık serisinin adeta yaşadığı büyük patlama, aynı dönemde yine romanları ile tüm dünyayı kasıp kavuran Açlık Oyunları'nın yaşattığı heyecan ve yine Labirent kitaplarının sektörde yarattığı heyecan. Young adult (çocuk değil ama yetişkin de değil diyelim) akımının dikkat çekici, daha doğrusu sağlam satış rakamlarına ulaşmış edebiyat ürünlerinin, yapımcıların gözlerini “yeşerten” başarıları ile birlikte başarılı ve başarısız beyaz perde uyarlamalarıyla karşılaştık. Bunlardan biri de bu hafta vizyona giren ve yine bir roman serisinden uyarlanmış olan Karanlık Zihinler.
Alexandra Bracken’ın yazdığı ve young adult (YA) sınıfına ait The Darkest Minds serisi toplam üç romandan oluşuyor. Sinema salonlarına teşrif eden Karanlık Zihinler ise bu üçlemenin ilk halkasından uyarlanmış. Açlık Oyunları ve Labirent serileri gibi distopik bir geleceğin gençlerin gözünden yansımasını anlatan film, yayılan bir salgın hastalık sonrasını sahne olarak seçmiş kendisine. Bu kez ortada yürüyen ölüler, tamamen yok olmuş bir dünya ya da uzaylılar yok. Ancak genç nüfusun yüzde 98’i bu bilinmeyen hastalık yüzünden ölüyor, geri kalanlar ise garip bir şekilde evrime uğruyor. Bir bakıma sıradan gençler, salgın sonrası birer X-Men’e dönüşüyor.
Gözlerindeki renklere göre tehlike seviyesi belirlenen bu “arda kalanlar”, hem yaşadıkları değişim ve peşi sıra gelen özel güçlerin sebebini, hem de nasıl üstünden gelineceğini öğrenmek için hükümet tarafından hapsediliyor. Küçük çocuklar ya da gençler, eğer yetişkin nüfus için hayati tehlike oluşturuyorsa infaz ediliyor, diğerleri ise testlere tabi tutuluyorlar. Toplamda 6 yılını bu hapishanede geçiren Ruby (Amandla Stenberg), bu grubun özgürlüğünü isteyen bir oluşumun üyesinin desteğini alıyor. Merkezdeki gizli ajan Dr. Connor (Mandy Moore), Ruby’nin zihin kontrol güçlerinin sayesinde buradaki sayısız mahkumun özgürlüğe kavuşmasını sağlıyor.
Liam (Harris Dickinson), Chubs (Skylan Brooks) ve Zu (Miya Cech) adlı arkadaşlarıyla güvenli olduğu söylenen Doğu Kıyısı’na doğru yola çıkan ekibin peşinde ise tabii ki ölümcül bir tehlike var. Hem devletin güçleri, hem de bir tür ödül avcısı olan Jane (Gwendoline Christie) ekibin ardından gelmeye devam ediyor.
Karanlık Zihinler aslında bu türden beklenebilecek her türlü öğeye sahip. Daha doğrusu young adult ürünlerinin ortak özellikleri, romanlarda olduğu gibi filme bire bir aktarılmış. Hayatta kalmak için kaçan ve savaşmak zorunda kalan kahramanlar, peşlerindeki “yasal kötüler”, ekibin öne çıkan karakterleri arasındaki duygusal bağlar, ihanet ve gizlenen sırlar. Bu heyecanlı ağın tam dışından olan biteni takip eden okuyucu (izleyici) ise zekice kurgulanmış gizemler arasında dolanıp duruyor. Karanlık Zihinler için de aynı şey geçerli diyebiliriz.
Daha önce Kung Fu Panda 2 ve Kung Fu Panda 3 adlı dikkat çekici animasyon filmlerini yöneten Jennifer Yuh Nelson, sektörün sıradaki taze YA sinema akımını başlatacak isim olarak tercih edilmiş. Nitekim Nelson her ne kadar harikalar yaratamasa da, bir uyarlama olarak DVD/Blu-ray raflarında unutulacak filmlerden birine imza atmamış. Toplamda 1,5 saatin biraz üstündeki sürede çok sayıdaki karakter hakkında bilgi vermeye çalışmış, tempoyu yüksek tutmuş ve görsel olarak heyecan yaratacak sahneler planlamış. Ancak elindeki senaryonun, uyarlandığı romanı tam anlamıyla yansıtamadığı ve belki de daha uzun süreye ihtiyaç duyan bir hikayeyi belli ölçülere sığdırmak zorunda kalışı, tam bir başarı yakalamasına da engel olmuş.
Karanlık Zihinler bu akımı sevenler için oldukça eğlenceli, farklı fikirlere sahip ve devam filmlerinde ne gibi sürprizler içereceğini merak ettirebilen, ortalamanın üstünde bir YA örneği.
burcinaygun@gmail.com