Minyonlar 2: Gru'nun Yükselişi - Beyazperde.com eleştirisi : Kötülerin en sevimli saftirikleri minyonlar bu filmde yolun çok başında!

2010 yılından beri seyircisiyle bir aşk hikâyesi yaşayan minyonlar bu sefer bizleri Gru ile yoldaşlıklarının başladığı noktaya, 70’lere götürüyor.

12 yaşında dünyanın en kötüsü olma hayali kuran ve dönemin süper kötüleri Hırçın Altılı’ya katılmak isteyen Gru, yardım arayışında minyonlarla tanışınca ısrarlarına dayanamayıp ilk sığınağını kurmasına ve ilk kötülüklerini yapmada yardımcı olmalarına izin verir. Sinema salonuna osuruk bombası atma gibi kötülüklerden (!) sonra Gru, Hırçın Altılı’ya katılmak için davet alınca yolculuğuna tek başına devam etme kararı alır. Hırçın Altılı’nın efsane lideri Wild Kemikkıran ekipten atılmıştır. Gruba katılım görüşmelerinde Gru’nun bir yeni yetme olması geri çevrilmesine sebep olunca Gru gruptaki kargaşadan faydalanarak Hırçın Altılı’nın çaldığı kolyeyi onlardan çalar ve asıl aksiyon burada başlar.

Üç filmden oluşan Çılgın Hırsız serisiyle tanıştığımız minyonlar, “Minyonlar” ile 2015’te kendi yolculuklarına çıkmıştı. “Minyonlar 2: Gru'nun Yükselişi” ile diğer dört filmin hikâyesinin orijinaline gidiyoruz, çocuk Gru ve minyonların yıllarca sürecek iş birliği ve ilişkilerinin başına. 2020’de vizyona girmesi planlanan serinin ikinci filminin pandemi sebebiyle görücüye çıkması günümüze kaldı.

Otuzuncu yaş günü pastası dahi minyon karakterlerinden oluşan biri olarak minyonlara duyduğum sevgim onları kalbimde bambaşka yere koyuyor. Nitekim milyonlarca insan da böyle düşünüyor olacak ki gelmiş geçmiş en iyi gişe yapan animasyon filmlerinin arasında “Minyonlar” filmi 1,159,398,397 $ hasılat ile 5. sırada.

Animasyon dünyasında bugüne kadar Küçük Deniz Kızı’nın Ursula’sından Aslan Kral’ın Scar’ına birçok kötü karakter tanıdık. Adams Ailesi gibi başka bir projede kötü olabilecek karakterlerin derinleştiği filmlerde onları sevdik ya da Malefiz, Cruella gibi filmlerle antagonist karakterlerin merkezinde dönerek onlara kendilerinin tarafından bakabildik. Minyonlar ve patronları Gru’ya olan ilgimizi yaratan nevi şahsına münhasır komedilerinin yanı sıra birbirlerine olan sevgileriyle sempatimizi kazanmaları. Fakat tüm filmlerinin kayda değer başarısı birçok unsurdan gelse de fikrimce en büyük sebep bizi bizden alan kötü olmaya çalışan saf ve komik minyonların eşsiz karakterleri. Fransızca, İngilizce, İspanyolca, Hintçe ve Koreceyi tınlatan anlamsız dilleri (son filmde Türkçe sözcükler de duyacaksınız), tipleri, bakışları, kısaca farklı yaratılışları onları şu ana kadar yerleri doldurulamaz bir noktaya taşıdı.

Tüm filmlerdeki matematik ve evren minyonlar serisinin ikinci filminde de benzer işlenmiş. Fakat Minyonlar filmine büyük başarı getiren Scarlet Overkill gibi kötülerin daha kötüsüyle savaşacağı güçlü ve ilgi çekici bir karakter burada yer almıyor. Filmde minyonlar ve çocuk Gru’ya odaklanılıp Hırçın Altılı’ya yüzeysel seviyede yer verilerek varoluşları aksiyon ve komedi unsurundan öteye gidemiyor. Filmin orijinal dili İngilizce versiyonunda Steve Carell Gru’yu seslendirmeye devam ederken, Hırçın Altılı’yı seslendirenlerden Jean Claude Van Damme geri planda kalıyor.

Gru’nun en sevdiği kötü Wild Kemikkıran (Alan Arkin) ile ilişkisi de Gru’nun karakter gelişimini destekleyecek nitelikte. Bir çocuk filmi olarak Gru’nun çocuk halleri hedef kitlesi için eğlenceli olabilir. Ama henüz kişiliği oturmamış Gru, yetişkin Gru’ya göre zayıf bir animasyon karakteri olarak kalıyor. Aynı şekilde çılgın doktor Nefario (Russell Brand) da. İlk filmde ön plana çıkan Kevin, Bob ve Stuart’a Kung Fu’yu öğreten akupunktur uzmanı minnoş görünümlü büyük savaşçı Usta Chow ve üçlüye katılan Otto ise filme keyif katan en büyük yardımcı karakterler.

Minyonların olduğu tüm filmlerde yaratıcı silahlar, aksiyon hep var. Bu filmde ise aksiyon barometresi oldukça yükselmiş. Hatta Hırçın Altılı’dan beşinin dönüşümü sevimlilikten uzak. Son yıllarda çocuk animasyonlarında şahit olduğumuz bir olgu olsa da Minyonlar serisi Çılgın Hırsız’dan bu noktada ayrılıyor. Tüm filmlerde şahit olduğumuz ünlü ve sevilen şarkıların fonu süsleme geleneği, 70’lerin hit şarkılarıyla tekrar yetişkinlere göz kırparak devam ediyor.

Minyonları sevenlerin yeniden buluşma heyecanı yaşayacağı film kendilerine odaklanıldığında keyif verecektir. Diğer filmlerle karşılaştırılırsa beklentiyi çok yukarıda tutmamak faydalı olabilir. Yine de sarı kalplerin kendileri için attığı bilinsin :)