“The Party”, yönetmen koltuğunda oturan Sally Potter’ın senaryosunu da yazarak çektiği en son filmi…
Dünya prömiyerini büyük ödül Altın Ayı’ya aday olduğu (o yıl bu ödülü kazanan film “Teströl és lélekröl” – 2017 oldu) 67. Berlin Uluslararası Film Festivalinde yapan filmin, 6.6/10 (10.115 oy) ve 3.4/5 (1.739 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puan ortalamalarıyla 7/10 (131 yorum) ve 73/100 (31 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, arşivlenmeyi değilse de en azından izlenilmeyi hak ettiğini gösteriyor…
Siyah – beyaz olarak çekilen filmin oyuncu kadrosunda, Timothy Spall, Kristin Scott Thomas, Patricia Clarkson, Bruno Ganz, Cherry Jones, Emily Mortimer ve Cillian Murphy gibi işinin ehli yedi önemli isim var…
Aynen kameranın arkasında, “Idi i smotri / Come and See” (1985) nin de kameramanı olan Aleksei Rodionov’un, casting direktör olarak da aynı işi “Brazil” (1985), “Titus” (1999), “The Imaginarium of Doctor Parnassus” (2009), “The Zero Theorem” (2013) ve “A Street Cat Named Bob” (2016) gibi filmlerde de yapmış olan Irene Lamb’ın olduğu gibi… Tabii bu arada, Lars von Trier’nin de editörlerinden olan Anders Refn’i de unutmamak lazım… Zira o da, filmin teknik ekibinde yer alan önemli isimlerden biri…
“The Party” e ilişkin yapılan yorumlar arasında; “Brexit tarafından bölünmüş bir Birleşik Krallık Portresi” ile “Aşk ve siyasetin çok net gözlemlenmiş bir çalışması” gibi farklı ton ve içerikte olanlarının yanı sıra filmin, başrollerinde Elizabeth Taylor ve Richard Burton çiftinin oynadıkları, yine siyah – beyaz olarak çekilen “Who's Afraid of Virginia Woolf?” (1966) u anımsattığını söyleyenler de mevcut...
Evet, şu ana kadar söylediklerimizin hepsi film hakkında yazılıp çizilenlerden ve mevcut istatistiki verilerden derleyerek aktardığımız bilgilerdi…
Şimdi sıra kendi özgün yorum ve puanımızda…
Tabii bunun için de filme biraz daha yakından bakmamız gerekecek…
İşe her zamanki gibi yine oyunculardan başlayacak olursak… Özellikle profesyonel oyunculuk dersi alanlar veya almayı düşünenler ile İngilizcesini ilerletmeye çalışanların bu yedi kişinin sıra dışı performansını kesinlikle kaçırmamaları gerektiğini söylemek isteriz…
Böyle olunca da kapalı tek mekânda geçen 71 dakikalık süre boyunca son derece rafine bir iş çıkmış ortaya…
Öyle ki, filmin siyah – beyaz olduğunu dahi fark edemiyorsunuz… Neredeyse bir illüzyon ile oyuncular, bu ayrıntıya gözlerinizi kapatıyorlar…
Filmde kişisel olarak hoşumuza giden hususlardan bir diğeri de, arada bir Bill'in (Timothy Spall) suratında patlayan şok yumruklara rağmen kaliteli müzik eşliğinde içilen kırmızı şarap ve (şişe mantarının kapı camını kırdığı sahne dâhil) şampanyaydı…
Büyük bütçeli ve gösterişli Hollywood Prodüksiyonu tutkunlarının daha ilk 5 dakika içinde pes edip bırakacaklarından adımız gibi emin olduğumuz, sürpriz gelişmelerle dolu bu kara komedi için lafı çok daha fazla uzatmak istemiyoruz…
Şahsen biz, büyük bir ilgi ve keyifle izledik… Umarız sizler de sever ve aynı keyifle izlersiniz,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 27 Temmuz 2018 günü saat 00.31’de yazılarak paylaşılmıştır...