Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
August Diehl, Valerie Pachner gibi film boyunca gayet iyi oynayan ve ana dili Almanca olan aktörlerin İngilizce konuşmasının verdiği rahatsızlığı bir yana bırakıyorum. Asıl olarak, Almanca ve İngilizce arasındaki gidiş gelişleri hiç sevmediğimi söyleyebilirim. Avusturya köyünde ana karakter ve onun çevresindekilerin İngilizce, diğer karakterlerin ise Almanca konuşması, ‘yabancılaştırma efekti’ olarak filmle arama mesafe koydu. Franz Jägerstätter ile eşi Fani arasındaki birkaç diyalog gibi istisnaları saymazsak Almanca, film boyunca köydeki düşmanlığın, Nazi zulmünün ve bürokrasinin dili olarak geliyor karşımıza. İngilizce ise büyük oranda ‘iyi insanların’ anlaştığı dil işlevini görüyor. Bu yaklaşımın filmi basit bir sembolizme indirgediğini, Almanca’ya haksızlık yaptığını ve gerçekçiliğe zarar verdiğini düşünüyorum. Özetle, keşke tüm film Almanca olsaydı, demeden kendimi alamıyorum. Malick’in bu konuda sözgelimi bir Quentin Tarantino kadar hassas olmaması üzücü…
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Habertürk
August Diehl, Valerie Pachner gibi film boyunca gayet iyi oynayan ve ana dili Almanca olan aktörlerin İngilizce konuşmasının verdiği rahatsızlığı bir yana bırakıyorum. Asıl olarak, Almanca ve İngilizce arasındaki gidiş gelişleri hiç sevmediğimi söyleyebilirim. Avusturya köyünde ana karakter ve onun çevresindekilerin İngilizce, diğer karakterlerin ise Almanca konuşması, ‘yabancılaştırma efekti’ olarak filmle arama mesafe koydu. Franz Jägerstätter ile eşi Fani arasındaki birkaç diyalog gibi istisnaları saymazsak Almanca, film boyunca köydeki düşmanlığın, Nazi zulmünün ve bürokrasinin dili olarak geliyor karşımıza. İngilizce ise büyük oranda ‘iyi insanların’ anlaştığı dil işlevini görüyor. Bu yaklaşımın filmi basit bir sembolizme indirgediğini, Almanca’ya haksızlık yaptığını ve gerçekçiliğe zarar verdiğini düşünüyorum. Özetle, keşke tüm film Almanca olsaydı, demeden kendimi alamıyorum. Malick’in bu konuda sözgelimi bir Quentin Tarantino kadar hassas olmaması üzücü…