Vahşetin çağrısı!
Yazar: Banu BozdemirJack London’ın kitaplarını özellikle de Beyaz Diş ve Vahşetin Çağrısı çocukken çok sevdiğim kitaplardı, büyüdükçe diğer kitapları da konuları itibariyle hayatımdakini yerini aldı. Özellikle de Vahşetin Çağrısı’nda sık sık Buck’ın ormanın derinliklerinden atalarından gelen çağrılarla yaşadığı zorlu koşulları sorgulaması beni çok etkilemişti. Tabii zirveye çıkılıp atılan kurt çığlığı ya da uluması, bir hayvan için tam da vahşi hayatın özlemine dikkat çekiyordu.
1906 yılında yazılan Beyaz Diş’in hikayesi de en az onun kadar zorluydu, hikayelerin genel tavrı insanların birbirlerine ve özellikle de hayvanlara olan davranış şekilleri üzerinden biçimleniyor. İyi olan da var kötü olan da. Beyaz Diş’le beraber bizde insanoğlunun doğa, yaşam ve hayvanlar karşısındaki deneyimlerine tanıklık ediyoruz.
Tabii Beyaz Diş’in bir diğer özelliği de yarı köpek bir anne ile kurt bir babadan melez olarak dünyaya gelmesi. Vahşetle uysallık arasında gidip gelen ruh hali, insanların davranış biçimlerine göre şekillenen dünyasında başka köpeklerle de dövüşüyor, kızak da çekiyor, bir kümse dolusu tavukla dost olmayı da başarıyor. Yani karşıdan gelen davranış biçimleri kendi tavrını belirliyor daha çok…
Beyaz Diş romanında ve 1991 yapımı filmde daha çok köpeğin Jack’le olan ilişkisine odaklanmıştı. Burada ise daha dağınık bir anlatım var, Beyaz Diş’in deneyimleri daha uzun tutulmuş, bu durumda Jack’le olan arkadaşlıkları fazlaca ortaya çıkmıyor. Sanırım kitabı uyarlayanlar bu şekilde tercih etmiş.
Fransız – Lüksemburg ortak yapımı olan animasyon Beyaz Diş’in bebeklik halleriyle başlıyor, annesiyle birlikte bir mağarada yaşam mücadelesi veren, annesinin deneyimlerinden olabildiğince faydalanan Beyaz Diş maceralarının anlatıldığı film doğa koşullarının hayvan ve insan davranışlarını da belirlediğinin ve yönlendirdiğinin altını çiziyor. Altına hücum zamanlarında, yerlilerle beyaz adamın mücadelesinde Beyaz Diş de yerini alıyor, her deneyime tanıklık ediyor. Korkak, deneyimsiz, meraklı ve uysal olarak başladığı yolculuğunda bir kurda dönüşerek vahşi yaşamın ona getirdiği ve dayattığı koşullara uyum sağlamaya başlıyor.
2013 yılında çektiği Mr. Hublot kısa filmiyle Oscar kazanan Lüksemburg doğumlu Alexandre Espigares tarafından yönetilen animasyonun seslendirme kadrosunda Nick Offerman, Rashida Jones, Paul Giamatti ve Eddie Spears gibi isimler yer alıyor. Ama vizyona ticari sebeplerden dolayı Türkçe dublajlı olarak girmesi muhtemel ki hatta öyle… Hollywood’un canlı, kıvrımlı, renkli animasyon tarzından farklı, daha gerçekçi ve köşeli bir yapıya sahip Beyaz Diş. Her ne kadar büyükler için yapılmış izlenimi uyandırsa da çocukları ormanda, zorlu koşullarda büyümeye çalışan, üstelik kırma olan bir hayvanın iç dünyasıyla tanıştırmak için mükemmel bir yol olduğunu düşünüyorum. Büyükler olarak etrafımızda yitip giden doğal hayata, hayvan haklarına ve insan olmanın hallerine yeniden bakmak için iyi bir fırsat diye nitelendiriyorum.
twitter.com/banubozdemir