Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
2014 yılında “Mr. Humlot” isimli filmi ile en iyi kısa animasyon Oscarı'nı kazanan Alexandre Espigares'in yönettiği “Beyaz Diş”in, uyarlama konusunda en önemli avantajı kuşkusuz animasyonun imkânları... Gerçek hayvanlarla, sözgelimi yavru bir kurt köpeğiyle filmdeki sahneleri çekmeniz mümkün değil. Jack London kitabın birçok bölümünde öyküyü Beyaz Diş'in gözünden anlatır. Sadece doğanın vahşetine değil, insanların acımasızlığına da onun cephesinden bakar... Dolayısıyla, London'ın romanının sadık ve gerçekçi bir uyarlaması için animasyonun en iyi format olduğu söylenebilir. Yönetmen, hayvanları daha gerçekçi anlatırken insanları ise içlerindeki kötülüğü ya da iyiliği açığa çıkartan tarzda, biraz da hayvanların bakış açısınndan resimlemiş... Fransa, Lüksemburg, ABD ortak yapımı “Beyaz Diş”i çocuklarıyla birlikte bir film seyretmek isteyenlere gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.
Eleştirinin tamamı için: Habertürk
Sabah
Yazar: Olkan Özyurt
Yönetmen klasik bir romana yakışırcasına klasik animasyon görselliği ve anlatısıyla filmi kotarıyor. Yönetmen, romana sadık kalsa da hikayede insanlarla dost bildiğimiz köpekler arasındaki ilişkiyi öne çıkarıyor. Bu ilişkinin farklı türlerini görebiliyoruz. Köpeklere iyi davrananlar da var, onlar üzerinde tahakküm kurmaya çalışanlar da, üzerlerinden para kazanmaya çalışanlar da. Beyaz Diş'in roman olarak 1900'lerin başında yayımlandığı düşünülürse, bu ilişkinin yaklaşık bir asırlık süreçte pek değişmediği söylenebilir. Ki birkaç ay önce izlediğimiz Wes Anderson'ın Köpek Adası filmini hatırlayın. Gerçi yakın gelecekte Japonya'da geçiyor olsa da filmde günümüzdeki insan-hayvan ilişkinin yansımalarını görüyorduk. Köpekler düşman ilan edilip tecrit edilir hale gelmişti. Yani Beyaz Diş ve Köpek Adası'nı yan yana getirince köpek dostlarımızla hâlâ sorunlarımızı tamamen bir asır boyunca çözemediğimiz ortaya çıkıyor.
Eleştirinin tamamı için: Sabah
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Film klasik canlandırma filmlerinden kimi önemli noktalarda ayrılıyor. Öncelikle bu bir ‘stop-motion’ teknolojisi. Yani nerdeyse 20 yıldır denenen ve en azından Robert Zemeckis’in The Polar Express- Kutup Ekspresi (2004) filmiyle zirveye çıkmış olan bir teknik. Bu karikatürden çok gerçekliğe yaklaşmayı deneyen teknik, bu filmde gayet iyi uygulanmış. Ayrıca bir çok animasyonda kullanılan ‘hayvanları konuşturma’ çabası da yok. Yani her şey gerçeğe daha yakın. Birinci sınıf fon müziği ve bizim (açıklanmadığı için!) adını bilmediğimiz sanatçılarımızın seslendirmesi de filme katkıda bulunuyor. Belki de çocuklarınızla bir salonda buluşup film izlemek için ideal bir fırsat!..
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Habertürk
2014 yılında “Mr. Humlot” isimli filmi ile en iyi kısa animasyon Oscarı'nı kazanan Alexandre Espigares'in yönettiği “Beyaz Diş”in, uyarlama konusunda en önemli avantajı kuşkusuz animasyonun imkânları... Gerçek hayvanlarla, sözgelimi yavru bir kurt köpeğiyle filmdeki sahneleri çekmeniz mümkün değil. Jack London kitabın birçok bölümünde öyküyü Beyaz Diş'in gözünden anlatır. Sadece doğanın vahşetine değil, insanların acımasızlığına da onun cephesinden bakar... Dolayısıyla, London'ın romanının sadık ve gerçekçi bir uyarlaması için animasyonun en iyi format olduğu söylenebilir. Yönetmen, hayvanları daha gerçekçi anlatırken insanları ise içlerindeki kötülüğü ya da iyiliği açığa çıkartan tarzda, biraz da hayvanların bakış açısınndan resimlemiş... Fransa, Lüksemburg, ABD ortak yapımı “Beyaz Diş”i çocuklarıyla birlikte bir film seyretmek isteyenlere gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.
Sabah
Yönetmen klasik bir romana yakışırcasına klasik animasyon görselliği ve anlatısıyla filmi kotarıyor. Yönetmen, romana sadık kalsa da hikayede insanlarla dost bildiğimiz köpekler arasındaki ilişkiyi öne çıkarıyor. Bu ilişkinin farklı türlerini görebiliyoruz. Köpeklere iyi davrananlar da var, onlar üzerinde tahakküm kurmaya çalışanlar da, üzerlerinden para kazanmaya çalışanlar da. Beyaz Diş'in roman olarak 1900'lerin başında yayımlandığı düşünülürse, bu ilişkinin yaklaşık bir asırlık süreçte pek değişmediği söylenebilir. Ki birkaç ay önce izlediğimiz Wes Anderson'ın Köpek Adası filmini hatırlayın. Gerçi yakın gelecekte Japonya'da geçiyor olsa da filmde günümüzdeki insan-hayvan ilişkinin yansımalarını görüyorduk. Köpekler düşman ilan edilip tecrit edilir hale gelmişti. Yani Beyaz Diş ve Köpek Adası'nı yan yana getirince köpek dostlarımızla hâlâ sorunlarımızı tamamen bir asır boyunca çözemediğimiz ortaya çıkıyor.
T24
Film klasik canlandırma filmlerinden kimi önemli noktalarda ayrılıyor. Öncelikle bu bir ‘stop-motion’ teknolojisi. Yani nerdeyse 20 yıldır denenen ve en azından Robert Zemeckis’in The Polar Express- Kutup Ekspresi (2004) filmiyle zirveye çıkmış olan bir teknik. Bu karikatürden çok gerçekliğe yaklaşmayı deneyen teknik, bu filmde gayet iyi uygulanmış. Ayrıca bir çok animasyonda kullanılan ‘hayvanları konuşturma’ çabası da yok. Yani her şey gerçeğe daha yakın. Birinci sınıf fon müziği ve bizim (açıklanmadığı için!) adını bilmediğimiz sanatçılarımızın seslendirmesi de filme katkıda bulunuyor. Belki de çocuklarınızla bir salonda buluşup film izlemek için ideal bir fırsat!..