“Bacurau / Nighthawk”, hikâyesini de yazan Juliano Dornelles ve Kleber Mendonça Filho ikilisinin yönetmen koltuğunda oturdukları bir drama…
Prömiyeri, 15 Mayıs 2019’da “Altın Palmiye” için yarıştığı Cannes Film Festivalinde “Jüri Ödülü”nü “Les Misérables” (2019) ile paylaşan ve 29 Ağustos 2019 tarihinde Brezilya’da vizyona giren filmin, 7.4 /10 (21.129 oy) ve 4.2/5 (250 oy üzeri) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.7/10 (159 yorum) ve 82/100 (27 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, oylamaya katılan sayıları yeterince yüksek olmasa da, “Beni izle” diyen bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Ama biz yine de Kuzeybatı Brezilya kırsalındaki, filme adını veren tamamen “kurgusal / fictional” bir kasabada, 94 yaşında ölen bir kadınının cenaze töreni ile başlayan bölümünün Fellini ve Kusturica’nınkilerine benzer bir dille anlatıldığı bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun içinde, Brezilya – Fransa ortak yapımı olarak oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, emperyalist çetelerle iş birliği halindeki ulusal (yerel) politikacılara, “dark comedy / kara mizah” tarzındaki dokundurmalarla damardan giydirilen “bol kanlı” bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
İsterseniz konuya öncelikle, sözünü ettiğimiz şu “kan” işi, Tarantino’ya rahmet okuturcasına halledilen filmdeki ulusal politikacıdan girerek başlayalım:
Thardelly Lima’nın canlandırdığı Belediye Başkanı Tony Jr., tipik bir üç kağıtçı…
Bunu zaten kendisini görür görmez anlıyorsunuz da…
Hele de “Bacurau”daki halka (seçmene) yardım diye getirdiği şeyler arasında, son tüketim tarihi geçmiş gıda maddeleri ile bedava dağıtıldığı için milyonlarca Brezilyalı tarafından sürekli olarak kullanılmakta olan uyuşturucu etkiye sahip “Brasol 4” isimli ağrı kesicilerin (ki aslında burada kast edilen şey fiziki uyuşturucu yahut da afyon değil) bulunduğunu da öğrendiğinizde, hemen notunuzu vermeye kalkıyorsunuz…
Ama sakın acele etmeyin…
Zira bunlar diğer yapılanların yanında devede kulak kalıyor…
Başlarında Udo Kier’in bulunduğu emperyalist çeteye gelince:
Onlar, gözü para ve iktidar hırsından başka hiçbir şeyi görmeyen Tony Jr.’ı kafaya almış olmaları nedeniyle insan avı içeren bir safariye çıkmak üzere “Bacurau” ve çevresini kendilerine mekân edinmiş olan bir grup Amerikalı psikopat…
Yani sahnede artık, ikisi bir diğeri ile dirsek teması halindeki “üçlü” bir yapı söz konusu…
Kimler mi bunlar?
• Elbette ki, bir yanda “uluslararası” bir görünüme de sahip olan emperyalist bir oluşum var ve olaya birde bu çerçeveden bakıldığında, senaryo gereği kırk yıldır Amerika’da yaşayan Alman asıllı Udo Kier’in, eli kanlı Amerikalı katillerin başında bulunmasının tesadüfi bir seçim olmadığı da ortaya çıkıyor…
• Görsel medya propagandası, beş para etmeyen ucuz gıda yardımları ve (gerçekte ne olduğunu anladığınızdan yüzde yüz emin olduğumuz o meşhur) “afyon” sayesinde kitleleri (duyamayan, göremeyen, konuşamayan ama her söylenene inanma işini rahatlıkla halleden) uyurgezer “üç maymuna” çevirmeye çalışan (ve ne yazık ki, dünyanın “az gelişmiş” coğrafyalarında bu işi fazlasıyla beceren) “ulusal (yerel) politikacı” tiplemesi ise filmdeki ikinci yapı…
Tabii üçüncü (ve en önemli) yapı:
• “Eğer bir toplumda, devrim ve toplumsal değişim için koşullar olgunlaşmışsa, ama bu toplumsal değişimi gerçekleştirecek bir güç yoksa o toplum için için çürümeye başlar… Her devrimin temel sorunu iktidar sorunudur” sözlerinin anlamını kavrayarak kan emici bu ikilinin sömürü tezgâhına “boyun eğmeden” toplumsal bir dirençle karşı koyan “Bacurau” (ülke) halkıdır…
En nihayetinde “üçlü yapı” adı altında ana karakterleri de detaylandırarak filmdeki hikâye ve kurguyu daha anlaşılır hale getirdiğimize göre şimdi siz de;
“Peki, bundan sonra ne oluyor?” diye bir soru sorabilirsiniz…
Ancak tarzımız gereği “spoiler” vermediğimiz için sonrasında yaşananları keşfetme işini de yorumumuz sonrasında meraka kapılarak filmi izlemeye karar verenlere bırakmak istedik…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden”, farklı bir bakış açısı ile yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; “Nitelikli film izlemek bizimde hakkımız” diyen sinemasever dostlara, “İzleme listelerinizde Juliano Dornelles ve Kleber Mendonça Filho ikilisinin filmlerine de yer açın” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz, finalinde de çok ciddi politik mesajlar bulunan bu film için önerimiz de olumsuz puan ve yorumlarda söylenilenlere aldırmadan “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler…