Senaryosunu, efsanevi Danimarkalı yazar Hans Christian Andersen'in aynı isimli hikayesi (1837) ile yapımcılardan Disney'in 1989 tarihli filminden uyarlayarak David Magee'nin kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Rob Marshall'ın oturmakta olduğu “The Little Mermaid”; fantastik bir müzikal olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 250 milyon dolarlık bütçesinin sağladığı avantajla, yeşil perde ve görsel efekt teknolojileriyle başarılı makyaj uygulamalarının yanı sıra zorluk derecesi yüksek sahnelerindeki koordinatörlüklerini; Sarah Greensmith ve Adam Kirley'in üstlendikleri dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak çekilerek, brüt 545.8 milyon dolarlık bir hasılat rakamına da ulaşılmış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Film...
Hans Christian Andersen'in...
"...ama deniz kızının gözyaşı yoktur ve bu yüzden daha fazla acı çeker..."
Sözüyle start alır...
***
Kraliçenin (Noma Dumezweni) görevlendirdiği Başbakan Sir Grimsby'nin (Art Malik) gözetimindeki Prens Eric'in (Jonah Hauer-King) komuta ettiği ticaret gemisi; yedi haftalık ayrılığın ardından, nihayet dönüş yolundadır...
Ve...
Farkında olmadan da, "Atlantica" deniz insanlarının yaşamakta oldukları; suların üzerinde ilerlerken...
O sulardaki gizli ülkenin hükümdarı Kral Triton (Javier Bardem)...
Yedi denizlerden koşarak gelen ve kendileri birer deniz kızı olan kızları Tamika (Sienna King), Perla (Lorena Andrea), Caspira (Nathalie Sorrell), Indra (Simone Ashley), Mala (Karolina Conchet) ve Karina (Kajsa Mohammar) ile Coral Moon toplantısı halindedir...
***
Ancak...
Kralın yedinci kızı Ariel (Halle Bailey) ise...
Bir deniz kabuklusu...
Daha da doğrusu bir yengeç olan Sebastian'ın (seslendiren Daveed Diggs) tüm uyarılarına karşın, toplantıya katılma lütfunda dahi bulunmamıştır...
***
Bunun üzerine...
Kral Triton, yeniden Sebastian'ı Ariel'i bulup getirmekle görevlendirerek; okyanusun derinliklerine yollar...
***
Çok geçmez...
Kendisine küçük balık Flounder'in (seslendiren Jacob Tremblay) eşlik etmekte olduğu Ariel...
Çok değil...
Sadece kısa bir süre önce, Prens Eric'in gemisinden düşürdüğü dürbün ile birlikte meydana çıkıverir...
***
Ve...
O dürbün sayesinde, batık bir savaş gemisini keşfederek...
Flounder'in tüm itirazlarına rağmen...
Beraberce içine girdiklerinde...
Her zamanki gibi yine büyükçe bir köpek balığının saldırısına maruz kalırlar...
***
Zira Ariel...
Annesinin bir insan tarafından öldürülmesinin ardından, babasının koyduğu okyanusun yüzüne çıkma yasağı nedeniyle; bir türlü karşılaşamadığı insanları ve onların yaşam tarzlarını ziyadesiyle merak etmektedir...
***
Neyse...
Paçayı güçlükle kurtaran Flounder ile kaçarken batıktan...
Koleksiyonuna eklemek amacıyla...
Yalnızca bir yemek çatalını alabilen Ariel'e, bir Kuzey Atlantik sümsük kuşu olan Scuttle'da (seslendiren Awkwafina) katılır...
***
Derken...
Peşlerindeki Sebastian...
Ariel ile Flounder'ı bularak Kral Triton'un yanına yönlendirir...
***
Vardıklarında da...
Ariel'in batığa girmiş olmasına kızan Triton, koymuş olduğu suyun yüzüne çıkma yasağını da...
Kendisine...
Bir kez daha hatırlatır...
***
Sonrasında da...
Bir türlü söz dinletemediği, dik kafalı küçük kızı Ariel'e göz kulak olması için...
Kahyası Sebastian'ı görevlendirir...
***
Yukarıyı umarsızca merak ederek dertlenen ve insanların arasında yaşamak için yanıp tutuşan Ariel...
Kederlendiği günlerden birinde...
Okyanusun üzerinde patlamakta olan havai fişek gösterisini fark ederek, olan biteni anlamak için suyun yüzeyine çıkar...
***
Havai fişekler...
Eğlence düzenlenmekte olan Prens Eric'in gemisinden atılmaktadır...
***
Geminin filikalarından birine tırmanarak yerleşen Ariel...
Coşkuyla dans edip eğlenmekte olan Eric ve diğer denizcileri, büyük bir ilgiyle seyreder...
***
Uzatmayalım...
Ülkesinde geleceğin kralı olan Eric ile Sir Grimsby arasındaki sohbet esnasında da Ariel, Eric'in doğasının da kendisininkinden çok farklı olmadığının ayırdına varır...
Yeter ki...
Birde yolları kesişiversin...
***
Fakat aniden çıkan bir fırtınada...
Bir kaya parçasına toslayan gemi, gaz lambalarının içine düşmesi neticesinde alev alarak yanmaya...
Ardından da, su alarak batmaya başlar...
Yani herkes, gemiyi terk ederek tahliye filikalarına binmek zorundadır...
***
Ki...
Öyle de yapılır...
Yalnız suya atlamaya yeltendiği sırada kafasını çarparak şuurunu kaybeden Eric...
Ariel'in gözleri önünde...
Büyük bir hızla okyanusun derinliklerine doğru inmeye başlamıştır...
Dakika 27...
Çocukları ile beraber izlenebilecek film arayan ebeveynlere, gönül rahatlığıyla önerebileceğimiz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Kral Triton'un kız kardeşi Ursula'nın da (Melissa McCarthy) devreye gireceği, 108 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,