Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Birgün
Yazar: Tuğçe Madayanti Dizici
Filmle uzayda yeni yerlere gidiyoruz ama yeni hiçbir şey öğrenmiyoruz. Filmden tek öğrendiğim Ay’a seyahatte battaniye/yastık fiyatlarının ekstradan 150 dolar olduğu. Film hak ettiğinden fazla övülüyor ve Ad Astra’dan çıkan, hem tanrıya hem uzaylılara inanan bilim adamlarına ihtiyacımız var, mesajı ile uzaya göreve giden astronotların bu denli muhafazakar olmasını kişisel olarak onaylamıyorum. Pitt’in son dönemlerde verdiği röportajlarda dine yakınlaştığı anlaşılıyordu sanki arayışını bu filmle taçlandırmış.
Eleştirinin tamamı için: Birgün
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
Filmde Brad Pitt, genç yaşta uzaya kaptırdığı babasının yokluğunun izlerine rağmen ayakta durmayı başaran ama bir noktadan sonra duygusal ve melankolik çizgiye taşınan Roy McBride’da etkileyici bir performans (bu rolle Oscar’a aday olması muhtemel) sergiliyor. Baba Clifford’da izlediğimiz Tommy Lee Jones da ihtiyarlık, histeri, inat ve kendi tutkularının esiri olma konusunda küçük çaplı ama etkileyici bir resital sunuyor. Keza ben Donald Sutherland’i de kısa ve öz rolünde çok beğendim.
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
Evrensel
Yazar: Şenay Aydemir
“Yıldızlara Doğru”, belli ki Amerikalı seyirci düşünülerek yapılmış (Venedik’teki alkış kıyametin nedenini anlamadım açıkçası) ama bizi hem karakterine hem de evrenine ikna etmekte zorluk yaşıyor. Karşılaştırma yapma fırsatı sunmak için örnek vermek gerekirse “Yıldız Savaşları” da özünde bir baba-oğul hikayesi anlatır. Ancak, sizi anlattığı masalsı evrenin gerçekliğine ikna etmeyi de ihmal etmez. Filmin bütününden çıkan “Evrende bilinçli başka yaratıklar olmasa ne olur, biz insanoğlu birbirimize yeteriz” cümlesi ile Brad Pitt’in oyunculuğu dışında elimizde fazla bir şey yok ne yazık ki.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Birgün
Filmle uzayda yeni yerlere gidiyoruz ama yeni hiçbir şey öğrenmiyoruz. Filmden tek öğrendiğim Ay’a seyahatte battaniye/yastık fiyatlarının ekstradan 150 dolar olduğu. Film hak ettiğinden fazla övülüyor ve Ad Astra’dan çıkan, hem tanrıya hem uzaylılara inanan bilim adamlarına ihtiyacımız var, mesajı ile uzaya göreve giden astronotların bu denli muhafazakar olmasını kişisel olarak onaylamıyorum. Pitt’in son dönemlerde verdiği röportajlarda dine yakınlaştığı anlaşılıyordu sanki arayışını bu filmle taçlandırmış.
Hurriyet
Filmde Brad Pitt, genç yaşta uzaya kaptırdığı babasının yokluğunun izlerine rağmen ayakta durmayı başaran ama bir noktadan sonra duygusal ve melankolik çizgiye taşınan Roy McBride’da etkileyici bir performans (bu rolle Oscar’a aday olması muhtemel) sergiliyor. Baba Clifford’da izlediğimiz Tommy Lee Jones da ihtiyarlık, histeri, inat ve kendi tutkularının esiri olma konusunda küçük çaplı ama etkileyici bir resital sunuyor. Keza ben Donald Sutherland’i de kısa ve öz rolünde çok beğendim.
Evrensel
“Yıldızlara Doğru”, belli ki Amerikalı seyirci düşünülerek yapılmış (Venedik’teki alkış kıyametin nedenini anlamadım açıkçası) ama bizi hem karakterine hem de evrenine ikna etmekte zorluk yaşıyor. Karşılaştırma yapma fırsatı sunmak için örnek vermek gerekirse “Yıldız Savaşları” da özünde bir baba-oğul hikayesi anlatır. Ancak, sizi anlattığı masalsı evrenin gerçekliğine ikna etmeyi de ihmal etmez. Filmin bütününden çıkan “Evrende bilinçli başka yaratıklar olmasa ne olur, biz insanoğlu birbirimize yeteriz” cümlesi ile Brad Pitt’in oyunculuğu dışında elimizde fazla bir şey yok ne yazık ki.