Senaryosu, Peter Turner’ın aynı isimli anılarından uyarlanarak Matt Greenhalgh tarafından yazılan “Film Stars Don't Die in Liverpool”, Paul McGuigan’ın yönetmen koltuğunda oturduğu biyografik bir drama…
Prömiyeri, 1 Eylül 2017’de Telluride Film Festivalinde yapılan ve 16 Kasım 2017 tarihinde İngiltere’de vizyona giren filmin, 6.7/10 (8.951 oy) ve 3.6/5 (1.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 6.7/10 (169 yorum) ve 65/100 (34 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, her ne kadar oylamaya katılan sayısı çok yüksek olmasa da, orta karar bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor…
Yine de isterseniz 10 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve sadece 4 milyon dolarlık bir gişe hasılatı yapabilen bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle birde biz inceleyerek yorumlayalım, ardından da puanlamaya çalışalım…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, kazandığı 2 Golden Globes ve 1 BAFTA ödülünün yanı sıra 4 Academy ödülü adaylığı da bulunan Annette Bening ile 1 BAFTA ödüllü Jamie Bell’in izleyenlere şapka çıkarttıracak tarzda bir performans sergiledikleri bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Ki zaten o yıl bu ikili “En İyi Kadın” ve “En İyi Erkek” oyuncu kategorilerindeki BAFTA ödüllerini, “Three Billboards Outside Ebbing, Missouri” (2017) filminde oynayan Frances McDormand ile “Darkest Hour” (2017) da Winston Churchill karakterini canlandıran Gary Oldman’a kaptırırlarken, “En İyi Senaryo Uyarlaması” ödülü de bu film yerine “Call Me by Your Name” (2017) filmine gitmiş…
Aslında sadece bu durum bile, “Film Stars Don't Die in Liverpool” un yabana atılacak bir film olmadığını göstermeye yetiyor…
Academy ödüllü Amerikalı film yıldızı Gloria Grahame’in, 5 Ekim 1981 günü henüz daha 58 yaşındayken meme kanserinden ölmeden önceki son birkaç yılının anlatıldığı filme damgasını vuran bir diğer önemli isim ise yönetmen Paul McGuigan’ın bizzat kendisi…
Editör Nick Emerson ile birlikte kurguda öyle bir iş çıkartmışlar ki, yıllar arasındaki flashback geçişlerindeki zarafet inanılmaz olmuş…
“Hani tereyağından kıl çeker gibi” diye bir deyim vardır ya…
İşte bizzat öyle…
Ama tabii bu ince nüansı fark edebilmek için filmi izlemiş olmak gerekiyor…
Yoksa bu söylediklerimizin neredeyse tamamı havada kalmış olacak…
Bu arada, “Alien” (1979) filmi aracılığı ile Ridley Scott’a ve baba oğul Turner’ların (Jamie Bell - Kenneth Cranham) Liverpool’da işçilerin takıldığı bir Pub’da bira içmeleri yolu ile de onların sınıfsal konumlarına ilişkin olarak yapılmış olan göndermeler de çok iyiydi…
Aynen sol görüşlere olan yakınlığı ile tanınan usta oyuncu Vanessa Redgrave’e verilen minik bir rol de olduğu gibi…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda da olduğu gibi yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; iyi filmin yanı sıra iyi oyunculuk performansı izlemeyi de alışkanlık edinmiş sinemasever dostlara, “İngiliz sinemasının çok nadir bulunan bu türden ince işçilik içeren filmlerini de izleme listelerinizden eksik etmeyin” diye seslenerek kullanmış olalım…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,