Hesabım
    Hiçbir Zaman Burada Değildin
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Hiçbir Zaman Burada Değildin

    “Şiddet, Birey ve Aile Üçgeninde…”

    Yazar: Başak Bıçak

    (Spoiler içeriyor)

    Altı yıllık bir aradan sonra yeni bir ebeveyn-çocuk meselesini masaya yatıran İskoç yönetmen Lynne Ramsay, We Need Talk About Kevin’la yakaladığı başarısını sürdürüyor… Jonathan Ames’in aynı adlı romanından beyazperdeye uyarladığı You Were Never Really Here, birey ve şiddet üzerine, Jonny Greenwood’un notaları eşliğinde çarpıcı bir senfoniye dönüşüyor…

    Lynne Ramsay, problemli karakterler ve onların ebeveynleri ile olan ilişkileri konusunda usta bir hikâye anlatıcısı… Lionel Shriver’ın romanından serbest bir biçimde aktardığı We Need Talk About Kevin, You Were Never Really Here’de karşılaştığımız izleğin öncülü adeta… Farklı romanlardan, farklı öykülere sahip ve birbiriyle bağlantısız (!) görünen karakterleri, aslında müşterek bir amaç uğruna sinemalaştırıyor. We Need Talk About Kevin’ın, katliam yapan karakteri Kevin nasıl ki filmin gerçek kurbanıysa ve adı Havva’yla ilişkili olan anne karakter Eva, yaşananların müsebbibi ise benzer bir biçimde You Were Never Really Here’da da kötücül karakter baba figürü oluyor ancak bu kez karşımızda sanılanın aksine iki kurban var: Nina’yla birlikte eski FBI ajanı ve kiralık katil Joe…

    Joaquin Phoenix’in adeta başkalaşarak yeni bir forma dönüştürdüğü karakteri Joe, savaş gazisi geçmişi ve seks işçisi küçük bir kızı kurtarma çabası sebebiyle ekseriyetle Taxi Driver’ın unutulmaz karakteri Travis (Robert de Niro) ile özdeşleştirilse de, replika olmaktan uzak kalmayı başarıyor. Ramsay, her sahnede katman katman genişlettiği karakterini betimlerken elbette tesadüfi atıflara yer vermiyor. Joe’nun annesiyle olan takıntılı ve tutkulu ilişkisi, Alfred Hitchcock şaheseri Psycho’nun Norman Bates’ini andıran bir söylemle ve “eğlenceli” bir yolla karşımıza çıkıyor ve neredeyse filmin yegâne mizahi anları oluşturuyor. We Need Talk About Kevin’da, merkezine problemli anne-erkek çocuk ilişkisini yerleştiren yönetmen, bu kez baba-kız çocuk ilişkisini oturtuyor ve bir yandan benliğin oluşumundaki en önemli unsurlardan Oedipus kompleksine ulaşırken, diğer yandan da anne ve baba rolünün altını kırmızı kalemle çiziyor. Joe’nun ve Kevin’ın annesiyle olan ilişkisinde psikanalizden yararlanmak mümkün fakat Nina’nın babasıyla olan problemli iletişimi, daha ziyade tedavisi ve kabulü mümkün olmayan hastalıkla tanımlanıyor.

    We Need Talk About Kevin’ın asıl “suçlusu” Eva’nın gözünden ve belleğinden izlediğimiz olay akışı, You Were Never Really Here’da da benzer bir yolla Joe’nun hayal, gerçek ve düş arasında gidip gelen zihniyle yaşadıklarını, travmalarını, şiddet ve intihar eğilimini gün yüzüne çıkarıyor. İki filmin başlangıcında işaret edilen ortak cisim ise enteresan. We Need Talk About Kevin’in açılış sekasında domates festivalinde gördüğümüz Eva (ki sonrasında filmin tamamına bu kırmızı tonu sirayet eder) gibi Joe’yla karşılaştığımız ilk sekansta arka fonda domates üzerine bir radyo konuşması geçiyor. Aynı şekilde Lynne Ramsay’nin mütemadiyen sayı sayan karakterleri gibi You Were Never Really Here’ın baş kahramanları da çoğunlukla unutmaya çalıştıkları şeyleri sayı sayarak atlatıyorlar. 

    Joe ile Nina’nın ortak kaderlerine gelince... Annesinin ve kendisinin çocukken gördüğü şiddet, Joe’nun ilerleyen yaşlarda annesiyle olan saplantılı ilişkisinin belirleyicisi olurken, aynı zamanda babayla olan hastalıklı geçmişini de beraberinde getiriyor. Ve bu noktada Joe ve Nina’nın geçmişleri birleşiyor zira her ikisinin de anne ve baba figürleriyle olan etkileşimi, olması gerekenin çok ötesinde... Ancak Nina, her ne kadar aksini düşünsek de Joe’ya göre daha güçlü çünkü Joe’nun yapamadığını gerçekleştirebilecek ve Joe bunu fark ettiğinde onu teselli edebilecek kadar katılaşmış (katılaştırılmış) bir karakter yapısına sahip. Tıpkı We Need Talk About Kevin’ın asıl kurbanı Kevin gibi… Bireylerin şiddet eğilimi ve bu yönelmedeki anne/baba rollerinin payı üzerine nefes kesici iki örnek bu iki yapım ve Ramsay, ilk filminde anne çocuk ilişkisi üzerinden ortaya attığı önermesini, You Were Never Really Here’da anne çocuk/baba-çocuk etkileşimi üzerinden kanıtlıyor ve ortaya şok edici, sarsıcı bir hikâye bırakıyor.

    Tüm bunları reel ile sürreal arasında gidip gelen bir olay örgüsüyle kompozisyonlayan Ramsay, We Need Talk About Kevin’ın sinematografik başarısına erişemese de, Radiohead’in gitaristi Jonny Greenwood, işitsel bir ziyafet yaşatarak açığı fazlasıyla kapatıyor. Ve gerilim tonu yüksek, yer yer şiddeti farklı şekillerde yorumlayan enfes bir atmosfer yaratmayı da ihmal etmiyor. Joaquin Phoenix’in, gövde gösterisi yaptığı ve geçtiğimiz yıl düzenlenen Cannes Film Festivali’nden En İyi Erkek Oyuncu ödülünü aldığı filmde, Nina’yı canlandıran Ekaterina Samsonov’un da aşağı kalır yanı olmadığını söyleyebilirim. Karakterinin hakkını fazlasıyla veriyor genç oyuncu…

    Özetle You Were Never Really Here, şiddetin anatomisi ve bireyin şiddetle olan ilişkisinde anne/baba payı üzerine nefes kesici bir gösteri… Lynne Ramsay’nin filmografisi için görkemli bir adım (Cannes’dan gelen Senaryo ödülü bu fikri destekliyor) fakat Joaquin Phoenix’in, bu başarının asıl mimarı olduğunun altını çizmekte fayda var.

    Başak Bıçak – basakbicak@gmail.com

    https://twitter.com/BasakBicak

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top