Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
“Sevgisiz” dolaylı yollardan politik bir film. Muhafazakârlığın yükseldiği Rusya’da manevi değerlerin inişe geçtiğini, herkesin maddi açıdan daha iyi bir hayata ulaşmanın peşinde koştuğunun altını çiziyor. Boris’in işyerindeki tutucu uygulamalar üzerinden dinin ikiyüzlülüğü gizleyen bir maske olduğunu da vurguluyor. Alyosha’yı arayan gönüllüler ekibini bir yana koyarsak, ‘Sevgisiz’ modern toplumları ele geçiren bencilliğin bir dışavurumu... Finalde her şeyin çözüleceği bir film bekleyenler ciddi bir hayal kırıklığına uğrayabilir. “Sevgisiz” insana kendini iyi hissettirecek bir film değil. Tam aksine, yoğun bir sıkıntıyla çıkıyorsunuz sinemadan. Çok iyi bir film seyretmiş olduğunuzu ise daha sonra anlıyorsunuz.
Eleştirinin tamamı için: Habertürk
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
‘Sevgisiz’, belki ‘Leviathan’ gibi politik bir arkaplanı ilk elden sunmuyor, direkt konuşmuyor ama bu filmin de sosyolojik yanı, ahlaki kaygıları ve çöküşe, kokuşmuşluğa dair gözlemleri çok güçlü. Ve bence asıl önemlisi Rusya’dan hareketle günümüz ilişkileri, insan prototipleri, iş ahlakı, samimiyet göstergeleri, kitleleri avutucu ‘sosyal medya’ ve adında olduğu gibi ‘sevgisiz’lik üzerine çok şey söylüyor. Zvyagintsev külliyatı içinde de en çok ‘Elena’yla yakın akrabalık kuruyor. Annede Maryana Spivak’ın, babada Aleksey Rozin’in, kaybolan çocukta Matvey Novikov’un gayet iyi oynadığı filmde soruşturmayı yürüten Ivan’da da Aleksey Fateev özellikle ses tonuyla etkileyici.
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
Sabah
Yazar: Olkan Özyurt
Zvyagintsev filmde aile kurumu, ebeveyn-çocuk iliskisi üzerinden, Leviathan'da tarif ettigi, yeni dünya düzeninin çarkı içinde hayata tutunmaya çalısırken, bencillesen, vicdansızlasan, insani degerlerini yitiren öyle ki, çocuklarını hiçe sayan insanların portresini sunuyor. Fakat Zvyagintsev, dünyada böyle insanlar var iste demenin ötesinde bir seyler söylüyor. Yönetmen bu insanları, günümüzdeki sistemin bu hale getirdigini anlatma gayesinde. Kısaca sert kapitalist sistemin ve ona baglı gelisen teknolojik gelismelerin, insanların sefkat ve merhamet damarlarını kuruttugundan dem vuruyor. Kendi çocuklarımızı feda ettigimiz bir dünyada yasadıgımızı hatırlayor sert bir sekilde. En Iyi Yabancı Film Oscarı'nın güçlü adayı Sevgisiz sarsıcı bir basyapıt ve yılın en iyilerinden. Kaçırmayın derim...
Eleştirinin tamamı için: Sabah
Sözcü
Yazar: Burak Göral
Elbette "Sevgisiz" hikayesi ve mesajıyla çok anlamlı bir film. Ancak yine de yönetmenin bu hikayenin evrenini oluştururken distopik görünme tuzağına düşmemek için Alyosha'nın arandığı sahneleri biraz fazla uzun tutması bazı seyircileri yorabilir. Ama yönetmenin, bu fonksiyonunu kaybetmiş aile üzerinden bilim-kurgu öğeleri kurmadan ikna edici bir duyarsız toplum inşa etmesi hiç kolay değil.
Eleştirinin tamamı için: Sözcü
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Zvyagintsev bir söyleşide filmin esin kaynaklarından birinin 2010’da kurulan Liza Alerte adlı sivil toplum örgütü olduğunu söylüyor. Bu ‘milis’ örgüt, ülkede her yıl kaybolan sayısız insanı arama işini yüklenmiştir: son derece yetersiz kalan polisin yanı başında ve tümüyle bir hayır işi olarak... Sadece 2016 yılında kayıp sayısının (1015’i çocuk olan) 6150’ye yükselmesi, işin önemini gösteriyor: gerçek bir toplumsal facia... Liza Alerte örgütü bunların yüzde 89’unu bulmuş!... Bunlara koşut olarak, her yerdeki terk edilmiş devasa yapıların çokluğu da ürkünç. Burası Çernobil’i yaşayan ülke değil miydi? Benzer biçimde, bir ara son yılların bir diğer trajedisi olan Ukrayna’yla savaşa da değiniliyor. Biraz flu olan, ama yine de yürek yakan bir finalle sonuçlanan, iyi yazılıp çekilmiş, kusursuz biçimde oynanmış bu güzel film, görülmeyi hak ediyor: 1964 doğumlu, 2003’ten beri çektiği az sayıda filmin (Dönüş, Sürgün, Elena, Leviathan) her biri bir başyapıt sayılan yönetmenin son zirvesi olarak…
Eleştirinin tamamı için: T24
Star
Yazar: Serdar Akbıyık
Rusya’nın dünya sinemasına hediyesi yönetmen Andrey Zvyagintsev çektiği filmler ile yerel olanı yakalayıp evrenseli tutturmak lafını en doğru şekilde hayata geçiren isim sinemada. 2003 yapımı Dönüş- Vozvrashchenie, 2014 yapımı Leviathan ile gönüllere taht kuran Zvyagintsev, Rusya’nın Oscar adayı olan Sevgisiz-Loveless ile başarısını yineledi. Görünüşte kolay seyredilen ama aslında rahatsız edici ve sert filmlerin yönetmeni, Loveless’ta modern toplumun egoist dönüşümüne kamerasını çevirmiş. Üstelik bu sefer sadece yalnızlaşan insanı değil, bu yalnızlığının sonucu benliğini de kaybeden modern insanı tanımlamış
Eleştirinin tamamı için: Star
Altyazı Dergisi
Yazar: Aslı Ildır
Son filmi Leviathan’dan sonra Andrey Zvyagintsev’in bize rahat bir nefes aldırmayacağını tahmin etmeliydik belki ama Sevgisiz, Leviathan’ın politik bir bakışla kurduğu umutsuzluğu, günümüz insanına dair genel bir ruh hâli olarak kodluyor. Politik tavrını daha çok alegorik bir yaklaşımla gösteren filmi, bu karamsar atmosferi yeteri kadar temellendiremediği ve didaktik bir tavır takındığı gerekçesiyle eleştirenler oldu. Ancak Sevgisiz, bu tavrının yer yer kırıldığı anlar ve kaybolma, yok olma ve belki de hiç var olmamış olma arzusuna dair söyledikleriyle bir kez daha dönüp bakılmaya değer.
Eleştirinin tamamı için: Altyazı Dergisi
Birgün
Yazar: Cüneyt Cebenoyan
Yazmanın şehvetine kapılıp, yönetmene haksızlık yapıyorum muhakkak ki. Zvyagintsev : “Bu filmi, seyirci eve gidip, sevdiklerini kucaklasın diye yaptık” demiş. Niyetin asilliği açık. Sevdiklerimizi kaybetme olasılığını hatırlatarak, onların değerini fark etmemiz sağlanabilir. Ama ertesi gün yine her şey eskisine döner eğer daha derin bir şeyler söylemeyi, karanlığa ışık tutacak bir şeyler yapmayı becerememişseniz. Bence Sevgisiz böyle bir beceriye sahip değil. Yüzeysel bir film çünkü. Ne kadar karanlık bir ton tutturursam o kadar sanatsal olur ekolünden bir film. Hedefine ulaşıyor da; Sevgisiz’in aldığı ödüller her gün artıyor. Oscar’a da aday.
Eleştirinin tamamı için: Birgün
Cumhuriyet
Yazar: Sungu Çapan
Senaryosunu Oleg Negin’le birlikte yazan Zvyagintsev’in, kadraj ve renklerle oynanan, ressam titizliğine sahip, usta işi bir görsellik ve fonda yerli yerince kullanılmış ilginç müziklerle etkileyici kılınmış, estetik-dramatik gelgitlerle sürükleyicilik kazanmış, özenli sinematografisiyle, bencil ebeveynler tarafından yolundan çıkarılmış evlilik kurumunca harcanmış bir çocuğun hali pür melalini gözümüze soktuğu “Sevgisiz”de filmin hemen, kolayca ‘kötü’ karakteri sayılacak anne Zhenya’yı canlandıran Maryan Spivak’ın başını çektiği oyunculuklar da başarılı, dekor-mekân tasarımları, akıcı montaj çabasının yanı sıra. “Sevgisiz” bence haftanın en iyisi.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Habertürk
“Sevgisiz” dolaylı yollardan politik bir film. Muhafazakârlığın yükseldiği Rusya’da manevi değerlerin inişe geçtiğini, herkesin maddi açıdan daha iyi bir hayata ulaşmanın peşinde koştuğunun altını çiziyor. Boris’in işyerindeki tutucu uygulamalar üzerinden dinin ikiyüzlülüğü gizleyen bir maske olduğunu da vurguluyor. Alyosha’yı arayan gönüllüler ekibini bir yana koyarsak, ‘Sevgisiz’ modern toplumları ele geçiren bencilliğin bir dışavurumu... Finalde her şeyin çözüleceği bir film bekleyenler ciddi bir hayal kırıklığına uğrayabilir. “Sevgisiz” insana kendini iyi hissettirecek bir film değil. Tam aksine, yoğun bir sıkıntıyla çıkıyorsunuz sinemadan. Çok iyi bir film seyretmiş olduğunuzu ise daha sonra anlıyorsunuz.
Hurriyet
‘Sevgisiz’, belki ‘Leviathan’ gibi politik bir arkaplanı ilk elden sunmuyor, direkt konuşmuyor ama bu filmin de sosyolojik yanı, ahlaki kaygıları ve çöküşe, kokuşmuşluğa dair gözlemleri çok güçlü. Ve bence asıl önemlisi Rusya’dan hareketle günümüz ilişkileri, insan prototipleri, iş ahlakı, samimiyet göstergeleri, kitleleri avutucu ‘sosyal medya’ ve adında olduğu gibi ‘sevgisiz’lik üzerine çok şey söylüyor. Zvyagintsev külliyatı içinde de en çok ‘Elena’yla yakın akrabalık kuruyor. Annede Maryana Spivak’ın, babada Aleksey Rozin’in, kaybolan çocukta Matvey Novikov’un gayet iyi oynadığı filmde soruşturmayı yürüten Ivan’da da Aleksey Fateev özellikle ses tonuyla etkileyici.
Sabah
Zvyagintsev filmde aile kurumu, ebeveyn-çocuk iliskisi üzerinden, Leviathan'da tarif ettigi, yeni dünya düzeninin çarkı içinde hayata tutunmaya çalısırken, bencillesen, vicdansızlasan, insani degerlerini yitiren öyle ki, çocuklarını hiçe sayan insanların portresini sunuyor. Fakat Zvyagintsev, dünyada böyle insanlar var iste demenin ötesinde bir seyler söylüyor. Yönetmen bu insanları, günümüzdeki sistemin bu hale getirdigini anlatma gayesinde. Kısaca sert kapitalist sistemin ve ona baglı gelisen teknolojik gelismelerin, insanların sefkat ve merhamet damarlarını kuruttugundan dem vuruyor. Kendi çocuklarımızı feda ettigimiz bir dünyada yasadıgımızı hatırlayor sert bir sekilde. En Iyi Yabancı Film Oscarı'nın güçlü adayı Sevgisiz sarsıcı bir basyapıt ve yılın en iyilerinden. Kaçırmayın derim...
Sözcü
Elbette "Sevgisiz" hikayesi ve mesajıyla çok anlamlı bir film. Ancak yine de yönetmenin bu hikayenin evrenini oluştururken distopik görünme tuzağına düşmemek için Alyosha'nın arandığı sahneleri biraz fazla uzun tutması bazı seyircileri yorabilir. Ama yönetmenin, bu fonksiyonunu kaybetmiş aile üzerinden bilim-kurgu öğeleri kurmadan ikna edici bir duyarsız toplum inşa etmesi hiç kolay değil.
T24
Zvyagintsev bir söyleşide filmin esin kaynaklarından birinin 2010’da kurulan Liza Alerte adlı sivil toplum örgütü olduğunu söylüyor. Bu ‘milis’ örgüt, ülkede her yıl kaybolan sayısız insanı arama işini yüklenmiştir: son derece yetersiz kalan polisin yanı başında ve tümüyle bir hayır işi olarak... Sadece 2016 yılında kayıp sayısının (1015’i çocuk olan) 6150’ye yükselmesi, işin önemini gösteriyor: gerçek bir toplumsal facia... Liza Alerte örgütü bunların yüzde 89’unu bulmuş!... Bunlara koşut olarak, her yerdeki terk edilmiş devasa yapıların çokluğu da ürkünç. Burası Çernobil’i yaşayan ülke değil miydi? Benzer biçimde, bir ara son yılların bir diğer trajedisi olan Ukrayna’yla savaşa da değiniliyor. Biraz flu olan, ama yine de yürek yakan bir finalle sonuçlanan, iyi yazılıp çekilmiş, kusursuz biçimde oynanmış bu güzel film, görülmeyi hak ediyor: 1964 doğumlu, 2003’ten beri çektiği az sayıda filmin (Dönüş, Sürgün, Elena, Leviathan) her biri bir başyapıt sayılan yönetmenin son zirvesi olarak…
Star
Rusya’nın dünya sinemasına hediyesi yönetmen Andrey Zvyagintsev çektiği filmler ile yerel olanı yakalayıp evrenseli tutturmak lafını en doğru şekilde hayata geçiren isim sinemada. 2003 yapımı Dönüş- Vozvrashchenie, 2014 yapımı Leviathan ile gönüllere taht kuran Zvyagintsev, Rusya’nın Oscar adayı olan Sevgisiz-Loveless ile başarısını yineledi. Görünüşte kolay seyredilen ama aslında rahatsız edici ve sert filmlerin yönetmeni, Loveless’ta modern toplumun egoist dönüşümüne kamerasını çevirmiş. Üstelik bu sefer sadece yalnızlaşan insanı değil, bu yalnızlığının sonucu benliğini de kaybeden modern insanı tanımlamış
Altyazı Dergisi
Son filmi Leviathan’dan sonra Andrey Zvyagintsev’in bize rahat bir nefes aldırmayacağını tahmin etmeliydik belki ama Sevgisiz, Leviathan’ın politik bir bakışla kurduğu umutsuzluğu, günümüz insanına dair genel bir ruh hâli olarak kodluyor. Politik tavrını daha çok alegorik bir yaklaşımla gösteren filmi, bu karamsar atmosferi yeteri kadar temellendiremediği ve didaktik bir tavır takındığı gerekçesiyle eleştirenler oldu. Ancak Sevgisiz, bu tavrının yer yer kırıldığı anlar ve kaybolma, yok olma ve belki de hiç var olmamış olma arzusuna dair söyledikleriyle bir kez daha dönüp bakılmaya değer.
Birgün
Yazmanın şehvetine kapılıp, yönetmene haksızlık yapıyorum muhakkak ki. Zvyagintsev : “Bu filmi, seyirci eve gidip, sevdiklerini kucaklasın diye yaptık” demiş. Niyetin asilliği açık. Sevdiklerimizi kaybetme olasılığını hatırlatarak, onların değerini fark etmemiz sağlanabilir. Ama ertesi gün yine her şey eskisine döner eğer daha derin bir şeyler söylemeyi, karanlığa ışık tutacak bir şeyler yapmayı becerememişseniz. Bence Sevgisiz böyle bir beceriye sahip değil. Yüzeysel bir film çünkü. Ne kadar karanlık bir ton tutturursam o kadar sanatsal olur ekolünden bir film. Hedefine ulaşıyor da; Sevgisiz’in aldığı ödüller her gün artıyor. Oscar’a da aday.
Cumhuriyet
Senaryosunu Oleg Negin’le birlikte yazan Zvyagintsev’in, kadraj ve renklerle oynanan, ressam titizliğine sahip, usta işi bir görsellik ve fonda yerli yerince kullanılmış ilginç müziklerle etkileyici kılınmış, estetik-dramatik gelgitlerle sürükleyicilik kazanmış, özenli sinematografisiyle, bencil ebeveynler tarafından yolundan çıkarılmış evlilik kurumunca harcanmış bir çocuğun hali pür melalini gözümüze soktuğu “Sevgisiz”de filmin hemen, kolayca ‘kötü’ karakteri sayılacak anne Zhenya’yı canlandıran Maryan Spivak’ın başını çektiği oyunculuklar da başarılı, dekor-mekân tasarımları, akıcı montaj çabasının yanı sıra. “Sevgisiz” bence haftanın en iyisi.