Hesabım
    Godard ve Ben
    Ortalama puan
    3,0
    4 Puanlama
    Godard ve Ben hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    0 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 441 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    10 Ocak 2018 tarihinde eklendi
    1960'lı yıllardan günümüze kadar hala film çeken ünlü yönetmen Jean-Luc Godard hakkında neredeyse hiçbir şey bilmeyen birisi olarak, Le Redoutable'ı izlemeye karar verdim. Çünkü bazen öyle iyi biyografi filmleri çekiliyor ki, hakkında hiçbir şey bilmeden filmi izledikten sonra hikaye ve karakterlerle ilgili her şeyi öğrenmek istiyorsunuz. Bu filmin de bende aşağı yukarı böyle bir etki yaratmasını bekliyordum.

    Fakat Le Redoutable, tam olarak bir biyografi filmi sayılmaz. Le Redoutable'ın, Godard'ın 1960'lı yıllarda yeni bir film çekmekte zorlanmasına, sevgilisi Anne ile tanışmasına ve o zamanlardaki devrimin bir parçası olmak istemesine odaklandığı doğru olsa da, film hiçbir zaman bir biyografiden uyarlanmış izlenimi uyandırmıyor. Le Redoutable hikayesini o kadar stil sahibi ve hızlı bir şekilde anlatıyor ki, film bittiğinde kendinizi ne sıkılmış, ne de hikayeye ilgi duymuş bir şekilde salondan ayrılıyorsunuz.

    Bu da beni filmin iyi ve kötü yanlarına getiriyor. The Artist'in yönetmeni Michel Hazanavicius, bu filme gereken stili getirmeyi başarmış. Guillaume Schiffman'ın rengarenk sinematografisinin yanı sıra Hazanavicius, Le Redoutable'ı hem Godard'ın önceki işlerine ve hem de senaryoyla oyuncuların kendisine zekice göndermeler yapan bir iş haline getirmiş. Bu özellikle de konuşulan diyaloglarda ve ara sıra arka planda görünen yazılarda fark edilebiliyor. Film içerisinde en çok ilgimi çeken bölümler bunlardı.

    Godard rolündeki Louis Garrel'in ve Stacy Martin'in Anne rolündeki performansları oldukça başarılıydı ve kendilerine verilen görevi olabilecek en işi şekilde gerçekleştirmeyi başarmışlardı. Onların performansları bende aşırı derin bir etki bırakmasa da, onların karakterlerine olan bağlılığını takdir ettim.

    Şimdi bundan sonra yazım çoğu kişi için ikiye ayrılacak. Eğer Jean-Luc'un gerçekten büyük bir hayranıysanız veya Hazanavicius'un bütün işlerini severek takip ediyorsanız, Le Redoutable'ı izlerken iyi vakit geçireceğinize eminim. Fakat filmin içeriği ve ana karakter hakkında hiçbir şey bilmeden, filmi olduğu gibi yargılamaya çalışan birisi olarak, Le Redoutable'ın içerisinde yaşanan hiçbir şeye ilgi duymadım. Film bittiğinde "Vay be, ben neden Jean-Luc'u daha önceden duymamışım?" gibi bir his içimden geçmedi ve film esnasında kendimi her sahneden kopuk hissettim.

    Bunun büyük bir nedeni senaryoda saklı aslında. Wiazemsky ve Hazanavicius filmin senaryosuna o kadar çok şey katmaya çalışmışlar ki, ortaya çıkan sonuç düzgün bir film olarak ayakta duramamış bile. Çünkü filmdeki her bir sahne; yukarıda anlattığım göndermelerden birisini içermeye, Jean-Luc'un hayatındaki belirli kişilik değişimlerine odaklanmaya, bu esnada da tonunu sürekli değiştirmeye ve bütün bu yaşananları Anne'nin bakış açısından anlatmaya çalışıyor. Üstelik film bunların hepsini aynı anda yapmaya çalışıyor. Bu yüzden filmdeki her içerik ve karakterler hakkındaki gelişmeler o kadar hızlı ilerliyor ki, bir süreden sonra filmi umursamamı gerektirecek bir neden bulamadım ortada.

    Yine de dediğim gibi, Le Redoutable kötü bir film değil. Hikayedeki yaratıcı göndermeleri tespit etmesi oldukça eğlenceliydi (her ne kadar gereğinden fazla göze batılmış olsa da), oyunculuklar kesinlikle ortalamanın üzerindeydi ve sinematografi harikaydı. Hatta dağınık oluşuna rağmen senaryodaki bazı gelişmeleri enteresan buldum. Ama günün sonunda Le Redoutable'ın elindeki fikirlerini, senaryosuna tümüyle yansıtabilmesini isterdim. Çünkü film elindeki potansiyelin çok azını kullanıyor ve film boyunca gereksiz yere hızlandırılmış konulardan konuya atlıyorsunuz. Bir de bunlar bir biyografi uyarlamasından ziyade gerçekten de bir film gibi işlenmiş olduğundan, film süresince hikayeye olan ilgisizliğiniz artmaya devam ediyor. Le Redoutable, sadece Godard hayranlarına tavsiye edebileceğim ve geriye kalan herkes için görsel manada yaratıcı olmaktan öteye gidemeyen bir iş. İyi seyirler.

    FİLMİN İYİ YANLARI:

    + Michel Hazanavicius'ın hikayeye getirdiği stil.

    + Stacy Martin ve Louis Garel'in performansları.

    + Yaratıcı göndermeler ve hikayenin yaratıcı noktaları...

    FİLMİN KÖTÜ YANLARI:

    - ...senaryonun dağınıklığından ve acelesinden mahvolmuş.

    - Neye odaklanmak istediğini bilemeyen bir iş.

    - Jean-Luc'u tanımayanlar için pek fazla ilgi çekici bir şeyler sunmaması.

    TOPLAM PUAN: 5.6/10
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top