Senaryosunu, "Die Teilacher" (2010) isimli kendi romanından uyarlayarak Michel Bergmann'ın yazdığı ve yönetmen koltuğunda da Sam Garbarski'nin oturduğu “Es war einmal in Deutschland... / Bye Bye Germany”, "kara mizah (dark comedy)" unsurlar ile neredeyse gözlere sokulan kimi çarpıcı toplumsal metaforları da bünyesinde barındıran bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, gerek kostümlerinden makyajlarına ve gerekse de mekanlarından kullanılan araç gereçlerine kadar olan teknik uygulamaları ile dönemin atmosferini yansıtmaktaki başarısına birebir tanık olduğumuz; Moritz Bleibtreu'un David Bermann karakterindeki "şahane" performansı ile damgasını vurduğu bu Alman yapımı filme biraz daha yakından bakalım...
Tabii Renaud Garcia-Fons'un, filmin hissettirmeden akıp gitmekte olan kurgusuna eşlik eden enfes müziklerini de atlamadan...
***
Bölge olarak, "Birleşmiş Milletler Yardım ve Rehabilitasyon Yönetim Ekibi 533 (United Nations Relief and Rehabilitation Administration Team 533)" deyiz...
Avusturya kökenli bir Yahudi olan David Bermann'ın, savaş sonrasında kurulan askeri hükümete yaptığı "İşletme Ruhsatı Başvurusu" reddedilmiş ve dosyası da, bir ordu soruşturma departmanı olan "Karşı İstihbarat Merkezine (Counter Investigation Center)" gönderilmiştir...
***
Tarihler 1946 yılını gösterirken...
Main nehri kıyısında kurulmuş olması hasebiyle "Main üzerindeki Frankfurt (Frankfurt am Main)" olarak tanımlanan Frankfurt'daki ABD'nin Yerinden Edilen Kişiler Kampındayız...
Toplama kamplarından canlı olarak kurtulmayı başarabilen yarım milyonu aşkın diğer Yahudi nüfus ile beraber kalmakta olduğu, Almanya'nın ABD işgali altındaki bölgesindeki bu kampta Bermann; tek ayağı kopmuş olan Motek adındaki köpeği küçük Marian'a (Joshio Marlon) teslim ederken ansızın çarpıştığı Holzmann (Mark Ivanir) ve fiyakalı otomobiliyle gelmekte olan karaborsacı Jankel Lubliner'e (Joel Basman) rastlar...
Bermann'a göre Buchenwald Kampı; kız meselesi nedeniyle araları pek de hoş olmayan Lubliner'in üniversitesiymiş...
***
Neyse...
Bu arada Emil Verständig'in (Hans Löw) yaptığı film gösterimi sayesinde; eski başkanın dul eşi Eleanor Roosevelt'in de ziyaret ettiği bu kampta geçici iskana tabi tutulanlardan, ABD ve (1948 yılında İsrail'e dönüşecek olan) Filistin'e yerleşmek isteyenlere, İngilizce ile İbranice dersleri verildiğini de öğreniyoruz...
Filmin bitimi sonrasında uğrayarak bir şeyler içtikleri Fajnbrot'un (Tim Seyfi) restoranında Bermann; ABD'ye gitmeye hazırlanan Holzmann'a (Mark Ivanir), ruhsat alması halinde girmeyi planladığı ev tekstili işinde ortaklık önerir...
Tam Holzmann'ı ikna da zorlanırken Bermann; konuşmalarına kulak kabartmış olan Fajnbrot, "Ben de varım" diyerek çıkıp gelir...
Verständig'i de ekleyince şimdi dört kişi olmuşlardır...
Ki aralarına ileride; Fränkel (Anatole Taubman), Szoros (Pál Mácsai), Krautberg (Václav Jakoubek) ve Elsa'da (Jeanne Werner) katılacaktır...
Bu insanların istisnasız tamamının üzerinde mutabık oldukları en önemli husus; artık kalmak istemedikleri Almanya'dan kaçarak, insan gibi yaşayabilecek kadar miktardaki bir parayı kazanarak kapağı doğrudan Amerika'ya atmaktır...
****
Ağzı iyi laf yapan Bermann; ilk satışlarını, katakulliye getirdiği Bayan Geder'e (Fabienne Elaine Hollwege) yapar...
***
Derken...
Bizim uyanık Bermann'ı şimdide; kayıtlarını Çavuş Harry Ledermann'ın (Jeffrey Mittleman) tutacağı, aslen bir Alman Yahudisi olan ABD ordusunun Harvard mezunu hukukçularından Özel Ajan Sara Simon'un (Antje Traue) sorgusu beklemektedir...
Zira adına SS dosyalarında sıklıkla rastlanması sebebiyle Nazi'ler ile işbirliği yapmakla suçlanmaktadır...
Kendisi, Fransa'da ele geçirildiği Aralık 1943'ten itibaren Sachsenhausen toplama kampında tutuklu olarak hayatta kalmışken; Frankfurt'ta yakalanan kardeşleri ve ailesinin diğer üyeleri ise, Auschwitz'de öldürülmüşlerdir...
Üstelik de Bermann; özel bir görevle, ayrıcalıklı mahkumlara ait bir hücre bloğuna konulmuştur...
İşte Ajan Simon'da zaten Bermann'dan, bunun nedeni hakkında bilgi edinmek istemektedir...
Çünkü "Şık" lakaplı Yarbay Dietrich Otte'ye (Christian Kmiotek) anlatmak zorunda kaldığı; Otte dahil herkesi kahkahaya boğan fıkradan ve bunun üzerine bir Noel partisinde SS'lere stand - up gösterisi yapmaya mecbur bırakıldığından istihbarat servisindekilerin haberleri bulunmamaktadır...
Ama yetmez...
Bu şovun üstesinden başarıyla gelen Bermann'dan Otte; Mussolini'ye hava atacak olan Hitler'e birkaç fıkra öğretmesini de ister...
Elbette Yahudi David Bermann olarak değil de kendisine SS tarafından sağlanan ari ırka mensup Heinz Hecker sahte kimliği ile...
***
Bu sorgudan kurtulur kurtulmaz Bermann; Szoros ve Fränkel ile beraber Bay (André Jung) ve Bayan Schütz'ün (Heike Hanold-Lynch), gözlerini boyayacakları uydurma bir hikaye sayesinde iki top çarşaf satmaya giderler...
Aslında tatlı yalanlarla dolu olan bu durum bir süre daha böyle devam edecektir...
Fakat biz Bayan Hentrich'de (Bettina Stucky) bırakacağız bu müşterinin kapısına gidilerek yapılan bu satış serüvenini anlatmayı, aynen Bermann'ın sorgusunun da devam etmekte olduğunu belirtmeyi unutmadan...
Dakika 42...
Bugüne kadar fırsat bulup da izlememiş olan sinemasever dostları geride; temponun tek bir saniye dahi azalmadığı 60 dakikalık, "ters köşe" sürprizleri de bünyesinde barındıran bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,