Doğrusu Hint sineması ile temasım bir hayli eskiye dayanıyor. Efsanevi Raj Kapoor’un dillere destan Avara’sını siyah-beyaz ekranda ilk izlediğim zamanlar henüz ilkokul talebesi bile değildim. Babamın aktardığına göre “haftalarca insanlar kuyruk olmuşlardı sinema salonları önünde...”
Tabii o köprülerin altından çok sular aktı. Artık Bolivud, dünyanın en seri üretim filmlerini izleyiciye sunan dev bir konfeksiyon atölyesi. Raj Kapoor’un Hindu Chaplin’i misali hayat verdiği enfes ve romantik filmlerden çok ayrı bir yere koymamız gerekiyor günümüz Bolivud sağanağında üzerimize gümbür gümbür yağan yeni akım Hint filmlerini. Bombay’ın rengini verdiği ama Holivud’un dokuzuncu sınıf taklitlerinden oluşan ve sayısı yılda yüzlerce, binlerce üretime ulaşan, biraz da tuhaf bir mekanizmadan bahsediyoruz. Yakışıklı Rocky de, işte bu grotesk yapımlardan biri. Film, herhangi bir sinematografiden yoksunluğu ile, sinema okullarında “bir film nasıl yapılmamalı” sorusunun peşinde koşuyor izlenimi uyandırdı doğrusu. Zira, Goa’da işlettiği tuhaf emanetçi dükkanında esnaf olarak sakin bir yaşam sürüyormuş gibi yapmaya çalışan Rocky Kabir Ahlawat’ın dramatik öyküsü diyebileceğimiz bu filmde youtube’da otomatik oynayan klip zincirlerinden daha fazla özenilmiş bir sinematografi bulunmamaktadır.
Ne küçük Naomi ile “Yakışıklı”nın ilişkisinin sahiciliğine dair anlatımlar ne de Rocky’nin geçmişi ile bugünü arasındaki gerilimler dolu dolu yansıtılabilmiş, arada “eski sevgilinin söylediği şarkılar” ve video klip tadındaki sahneler yoluyla adeta sinema izleyicisinin bilinci dumura uğratılmak istenmiştir.
Arada organ ticareti, uyuşturucu mafyası vesaire alengirli mevzular, parça atılmış gibi kopuk kopuk senaryoya yedirilen –yedirilmeye çalışılan- yan öyküler, filmin ana çatısına en ufak bir gerçekçilik vurgusu katabilmeyi sağlayamazken, oyunculuklar Altın Ahu Dudu ödülü komitesini bile ağlatacak raddede birer absürtlük şahikası olarak izleyiciye adeta kamera şakası yapıldığı duygusu vermektedir.
Filmde neden ve hangi maksatla yapıldığını tam çözemediğim arada İngilizce diyalogların kendini haddinden fazla gösterdiği her sekans, muhtemelen İngilizce konuşabilen, anlayabilen her izleyiciyi bir anlamsızlık girdabına sokarak “amaçlanan” sinemasal motivasyonu, belki de “filme bir Holivud tadı aktarma kaygısını” ne kadar sağlamıştır, muamma. Kaldı ki ben daha önce herhangi bir sinema filminde kadın bedeninin buzlandığına şahit olmamıştım. Japonya’da “yetişkin filmlerinde” böyle bir uygulama yapıldığı bilinmekte ama uzun metrajlı sinema filmlerinde şiddet ve çıplaklık sahnelerinde “buzlama” yoluyla sansür ya da otosansüre ilk defa bu filmde şahit olma gururunu yaşadım. Başka bir örneğini bilen varsa lütfen beni aydınlatsın.
Geçtiğimiz senelerde vizyona giren Anurag Basu’nun muazzam başyapıtı Barfi, “Aşkın dile ihtiyacı yoktur” Hint sineması adına beni nasıl umutlandırıp coşturduysa, Nishikant Kamat’ın Yakışıklı Rocky’si beni Bolivud adına o kadar kötümserliğe sürüklemiştir.
Yakışıklı Rocky, Hint müziğine saplantılı ilgi duyan ve Hindu kadınlarının egzotik güzelliğine fetişist hayran izleyiciler için, haftanın Bolivud filmi...
@atlantisliadam