İstanbul Film Festivali’nde Orhan Eskiköy imzasıyla karşımıza çıkan Başgan belgeselini izlerken doğrusu vizyona gireceğine çok ihtimal vermemiştim. Bu Başgan belgeselinden değil belgesellerin genel olarak vizyona uzak düşmesinden! Bu karakteri Arif Salih Kırdağ olan absürd belgeseli izlerken ( tabii belgesel değil, karakter pek bir absürd) bir hayli eğlendiğimi ve şaşkınlığa düştüğümü itiraf etmeliyim. Çünkü karşımızda 63 yaşında milliyetçi damarları hayli kabarık bir siyasetçi var. Tabii hikayesi sadece bu değil, daha önce belediye başkanlığı, milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı olmak üzere 12 kez seçimlere giren ama başarılı olamayan bir adam var. Ama kendine olan özgüveniyle hem farklı bir hikaye yaratıyor hem de hikayesini farklı kılıyor.
Belgesel Kırdağ’ın cumhurbaşkanının belirleneceği seçimlere 13. kez katılmasının yani 2015 KKTC seçimlerinde yürüttüğü kampanyanın izini sürüyor. Ama bu sefer farklı bir özgüveni olduğu yansıyor perdeye. Çünkü bu özgüveni yükselten de sosyal medya üzerinden yürüttüğü kampanyasına olan ilgi. Kırdağ’ın yüklediği videolar bir anda binlerce kişiye ulaşmakta ve fanları artmaktadır. Özellikle de gençlerin ilgisi müthiştir. Bu da Kırdağ’ı Rumlarla Türkleri bir çatı altında toplayacağına dair güçlü bir inanca amansızca itiyor. Yani adaya olan barış belki de onun sayesinde gelecektir! Öyle ki etrafında olumlu ya da olumsuzca kabaran bu ilgiye karşılık da başarılı olamazsa artık siyasetten çekileceğini ilan ediyor.
Bir süredir Kıbrıs’ta yaşadığını bildiğimiz yönetmen Eskiköy İki Dil Bir Bavul ve Babamın Sesi’yle yaslandığı belgesel tarzının avantajını bu filmde tam anlamıyla çıkarmışa benziyor. Hatta İki Dil Bir Bavul’daki karakterden doğan mizahi yaklaşım burada da hakim. Kırdağ’ın kendine ve destekçilerine olan inancının onu getirdiği nokta zaman zaman mizahın üst sınırlarına kadar tırmanıyor ve kendini kaybetmiş, üyopyalardan yaratılmış bir siyasetçi mizansenine tosluyoruz. O yüzden izlerken ben de zaman zaman ona tepki duyanlar kadar (seveni de destekleyeni de çok) olmasa da Kırdağ’ın şansını zorladığını düşündüm. Ama yanından bir dakika olsun ayrılmayan, o konuşurken afişlerini asan, bir nevi lojistik destek uzmanı gibi davranan eşi Hülya Hanım’ın da incelenmesi gereken ayrı bir vaka olduğu izlenimine kapılmadım değil!
Eskiköy bir yandan Arif Bey’in eşi Hülya Hanım'ın yakınlığında davranıyor sürece. Yani çiftin evine girip çıkıyor, onlarla köyleri dolaşıyor ve neyse onu yansıtmaya gayet özenli bir şekilde davranıyor. Bu da belgesele eninde sonunda samimi bir hava katıyor. Belgeselin iyi bir iz sürme, karakaterinse iyi incelenmiş bir vaka olduğunu düşünüyorum ve aramıza hoş geldin ‘Başgan’ diyorum.
twitter.com/BanuBozdemir