Senaryosunu Frank Cottrell-Boyce ile Simon Vaughan'ın kaleme aldıkları ve yönetmen koltuğunda da Simon Curtis'in oturduğu “Goodbye Christopher Robin”; efsanevi çizgi çocuk hikayeleri kitabı "Winnie-the-Pooh"un (1926) yaratıcısı Alan Alexander Milne ile ailesinin yaşam öykülerinin anlatıldığı, biyografik bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, oldukça mütevazı bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan bu bağımsız (indie) İngiliz filmine biraz daha yakından bakalım...
***
- Ashdown Ormanı, Sussex 1941 -
"Mavi" lakaplı Alan Alexander Milne (Domhnall Gleeson) ve karısı Daphne (Margot Robbie) evlerindeyken; bisikletli postacı Betty'nin (Vicki Pepperdine) getirmekte olduğu, kendilerini derin bir üzüntüye boğacak olan bir telgraf alırlar...
Ama şundan kesinlikle emin olabilirsiniz ki; söz konusu telgraftaki haberin içeriği ile yol açacağı sonuçlara dair, tek kelime dahi etmeyeceğiz yorumumuzun içerisinde...
***
Devam edecek olursak...
- Batı Cephesi, Fransa 1916 -
Birinci Dünya Savaşı esnasında, Somme'da asker olarak çarpışan Mavi ile Passchendaele'de bulunan Ernest H. Shepard (Stephen Campbell Moore); bir ara Mavi ile Daphne'nin dans ettikleri bir etkinlikte sohbet ederlerken, çıkıp gelen Rupert'da (Richard McCabe) kendilerine katılır...
Böylelikle de biz, İngiltere'nin ünlü oyun yazarlarından Mavi'nin yanı sıra, aynı derecede şöhretli çizerlerinden Shepard'ı da tanımış oluruz...
***
Çok geçmez...
Gerçekte bir kız çocuğunu arzulayan Daphne, genellikle "Billy Moon" şeklinde hitap edecekleri oğulları Christopher Robin'i doğurur...
Zira Daphne'nin en büyük korkusu, aynen kocası gibi oğlunun da; çıkabilecek bir başka savaşa katılarak, kendisini yeniden endişeye sürükleyebilecek olmasıdır...
***
Derken...
Billy'e, kendisine Nou ismini takacağı Olive'i (Kelly Macdonald) mürebbiye olarak tutan Milne çifti; rahatlıkla gezip tozmaya ve hatta uzun süreli tatillere de gitmeye başlarlar...
Çünkü savaş nedeniyle, erkek nüfusunun azalmış olması sebebiyle; bir miktar yaşlanmış da olan Olive'in, evlenme ihtimali de neredeyse kalmamış gibidir...
Ancak Mavi, savaşın sebep olduğu travmayı bir türlü atlatamamaktadır...
Ve...
O yüzden de, Karısının aksine; bir ara yakın dostları Shepard'da da bahsini açtığı gibi, Londra'dan ayrılarak sessiz sakin bir yere yerleşmeyi planlamaktadır sürekli olarak kafasında...
***
Elbette Daphne'de kocasını kırmayacak ve sekiz yaşına gelmiş olan oğulları Billy (Will Tilston) ile Olive'de yanlarına alarak; hep birlikte, yemyeşil bir ormanın içindeki yeni evlerine taşınacaklardır...
Bahçedeki tavuk kümesinin yapımına ek olarak, hem terapi hem de yazmaya başlayacağı yeni kitabının tasarımında yardımcı olması amacıyla çıktığı uzun yürüyüşlerinde Mavi'ye; zamanla sohbeti koyulaştıracağı, oğlu Billy'de katılır...
***
Fakat savaşın etkisini atlatmakta cidden zorlanan Mavi; bunun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu söyleyen karısı ve "Kim savaş hakkında bir şeyler okumak ister ki?" diyen Rupert'a rağmen, öncelikle savaş aleyhtarı bir şeyler yazmayı düşünmektedir...
Bu hususta, karı koca arasında yaşanan bir münakaşa sonrasında Daphne; duvar kağıdı seçmek bahanesiyle Londra'ya giderken kendisine, Billy ile Olive'de ekleniverirler...
Ki, Daphne işlerini tamamlar tamamlamaz bu üçlü; siyah Amerikan ayısı "Winnie" - Winnipeg'i de görecekleri, Londra Hayvanat Bahçesi'ne de uğrayacaklardır...
***
O günün gecesinde...
Üstelik de, Mavi'nin uykuya dalmış olduğu oldukça geç bir saatte; kocasına içerlemiş olan Daphne Londra'da kalırken, Billy ile Olive eve geri dönerler...
Dönerler dönmesine de, Billy'nin duvara sürttürerek vurduğu elindeki balon aniden patlayıverince uykusu yarıda bölünen Mavi; hışımla yatağından fırlayarak, oğlu ile mürebbiyesini bir güzel haşlar...
***
Ertesi sabah...
Annesi rahatsızlanan Olive, üç günlüğüne evden ayrılacaktır...
Geçici bir süreliğine de olsa annesinin ardından mürebbiyesini de kaybeden Billy, şimdi babası ve ayı, kaplan, köpek, domuz vs. gibilerinden oluşan peluş hayvan oyuncaklarıyla baş başa kalmıştır...
***
Bu arada Mavi, üç yaşında olduğu halde annesine bakmaya çalışan bir çocuk hakkında bir şiir yazmış ve onu okuyarak; oğlunun beğenisine sunmak isterken, arkadaşlıkları da giderek ilerlemektedir...
İşte gittikçe derinleşmekte olan bu yakın ilişki sayesinde aslında, "Winnie-the-Pooh"un temelleri de atılmaktadır...
Dakika 47...
"Spoiler" vererek filmi henüz seyretmemiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak istemediğimiz için burada kesiyoruz filmin hikayesi ile karakterlerinin tanıtımını...
Cinsellik, terör ve ölçüsüz nitelikteki aksiyona ilişkin olarak mesafeli davranan ebeveynlerin de, gönül rahatlığıyla çocuklarıyla beraber izleyebilecekleri filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ters köşe sürprizleri de bünyesinde barındıran, 60 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,