Hesabım
    İkinci Şans
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    İkinci Şans

    Özcan Deniz, Yeşilçam’ın yeni veliahdı mı?

    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    90’ların ortasında gelen iki elin parmaklarını geçmeyecek birkaç hatırı sayılır filmin ardından 2000’li yılların başından itibaren silkelenip, toparlanmaya başlayan, nihayet son 10 yılda film üretimi ve kalitesi açısından çıtayı yükselten yerli sinemamız bilindiği üzere sanat filmi/gişe film bazlı, yanlış bir bölünme üzerinden ilerlerken, sinemaya film üreten eski/yeni kuşaklar da gişede tutacak formül arayışlarına girdiler. Aslında bu dili ilk çözen yeni nesil isim Çağan Irmak idi. Yeşilçam’ın Neşeli Günler’den gelen aile samimiyetini, yaşanmış hikayelerin gerçekçiliği üzerine kurguladığı, kendisinden bir şeyler katmaktan çekinmediği senaryolarla Irmak, halkın gönlünü 12’den vurmayı pek çok filminde başardı. Melodramın bu coğrafyada halen iyi iş yaptığını söylemek için kâhin olmaya gerek yok; yarım sezon boyunca televizyonda tutan / tutmayan işleri karşılaştırmak bile belli formüller çıkartmak açısından yeterli.

    Sezar’ın hakkı Sezar’a –müzik türünü seversiniz sevmesiniz orası ayrı- Özcan Deniz ses rengini iyi kullanabilen bir müzisyen. Oyunculuk yeteneğini ise ilk olarak yine bir Çağan Irmak mührü taşıyan Asmalı Konak dizisinde test eden Deniz’in önü açılmış, Neredesin Firuze’deki efsane ekibin onu da yükselttiği başarılı Ferhat rolünden sonra bir süre daha farklı projelerde oyunculukta pişmişti. 2011’de Ya Sonra ile başladığı senarist-yönetmen-başrol oyuncusu üçgenine eklediği dördüncü halka olan İkinci Şans , Özcan Deniz’in her anlamda en iyi kıvamda pişmiş ve önümüze servis edilmiş işi diyebiliriz rahatlıkla. Yani iki koca giriş paragrafının özeti şu; Özcan Deniz, 5 yılda 5 film ile bu işi çözmüş! Darısı hikayesi boş sulu komediden medet uman tüm senarist-yönetmen ekiplere diyerek, tutan formülün mayasına göz atalım:

    Teşbihte hata olmaz, Deniz’in senaryosu 2008’de tanıştığımız ‘ıssız adam Alper’i alıp bir güzel sorguya çekmiş sanki; günahlarıyla sevaplarıyla, Özcan Deniz kendi karakteri Cemal’e “bak koçum rol modelin bu herif olursa, ömür boyu kendinle debeleneceksin” demiş gibi, geçmiş filmlerindeki erkek karakterlerinde gözümüze ve gönlümüze batan maçoluğu tırpanladıkça tırpanlamış; iyi yontmuş anlayacağız. Yontarken de karakterin altını doldurmayı, seyircinin beklediği, eleştirmenin mumla aradığı karakter derinliğini es geçmemek için elinden geleni yapmış. Alaylı bir yönetmen-senarist olarak çıtayı iyi noktaya taşımış. Şahsen kadın karakterlerin güçlü ve yolundan sapmaz biçimde yazıldığı, kadını hak ettiği biçimde yücelten senaryolara günümüzde eskisinden daha çok ihtiyacımız var; İkinci Şans Nurgül Yeşilçay’ın canlandırdığı Yasemin’e bu gücü hikâye sınırları içerisinde elinden geldiğince vermiş. Öte yandan iyi televizyon takipçilerinin Yasemin karakterini, Paramparça dizisindeki Gülseren karakterine oldukça benzettiğini, Yeşilçay'ın bu karakterizasyondan kurtulamadığını dile getirdiklerini de ekleyelim.  

    Bu noktada oyunculuklara değinmek gerekirse Özcan Deniz, Nurgül Yeşilçay ile Asmalı Konak’tan gelen kimyasını yeniden canlandırmış. İkiliyi perdede özellikle kavga ederken seyretmek oldukça keyifli. Ama yetişkinler bir tarafa, hayatımıza Vine komiklikleri ile giren, kısa zamanda televizyona ve sinemaya zıplayan Mesut Can Tomay gerçekten yetenekli bir genç. Her rolünde kendi üzerine katarak ve onu küçümseyenlere rağmen yeteneğini ispatlayarak giden Tomay, elbet bir gün fiziki görünümü nedeniyle kendisine yazılan “hangi kız bana bakar ki aga?” klişe repliklerini de kırıp geçecektir. Yolun açık olsun sempatik ve yakışıklı çocuk.

    Yazının sınırları İkinci Şansı’n temiz sinematografisine ve müzik kullanımına dar geldi belki ama kulağı iyi seyirci müziklerden de keyif alarak çıkacaktır şüphesiz. Hele ki Sezen Aksu’nun Biliyorsun’u salonda hıçkırıkların duyulduğu sahne olabilir! İşte formülün bir doğru noktası daha; bu millet Sezen sever, hele ki doğru yerde, doğru hikayeyle kullanılan Sezen, filmin gişesini alır götürür! Bizden hatırlatması.

    Uzun lafın kısası, güneşin altında anlatılacak yeni bir şey kalmamış olsa da, mesele artık 'nasıl anlattığınız'da düğümleniyor; nefretle başlayan klişe bir aşk hikayesi de diyebilirsiniz İkinci Şans için; finali yetersiz de diyebilirsiniz; ama sinema filmi değil diyemezsiniz! Karakterlerini ve hikayesini geride bırakmadan ilerleyen İkinci Şans, sinemada taze bir şansı hak ediyor.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top