Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Arka Pencere
Yazar: Burçin Yalçın
Açıkçası, ABD'nin Irak'ta düştüğü halin özetini çıkarmaya kararlı film var karşımızda ve "Sniper: Duva" bu hedefine enikonu ulaşıyor da. Film, ABD'nin petrol boru hattı inşa ederken, beri yandan da Iraklılarla arasına yıkık dökük bir duvar inşa ettiğine diar, başta hayli yüzeysel gelen bir mesajla karşılıyor izleyiciyi. Ne var ki, özellikle Isaac ile sonradan adının Juba olduğunu öğrendiğimiz Iraklı keskin nişancının telsizle aralarında geçen diyaloglar hayli sürükleyici oluyor ve filmin tavrını da bu 'muhabbet' belirliyor bir noktadan sonra.
Eleştirinin tamamı için: Arka Pencere
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Hemen tümüyle İsaac’ı oynayan Aaron Taylor- Johnson’un sırtında taşıdığı film (hem de gayet iyi taşıyor) ilginç yaklaşımlar içeriyor. Örneğin hacı aracılığıyla ABD siyasetine ve o savaşın anlamsızlığına getirilen ciddi bir eleştiri var. Ayrıca klasik kahramanlık edebiyatı ve ABD’nin askeri gücünü yüceltme tavrı da bu filmde yok. Özellikle o şaşırtıcı finalin de ortaya koyduğu gibi. Bu konular üzerinde düşünmek ve bunca sadelik içinde belli bir sinemasal güce ulaşma becerisi için görülebilecek bir film. Ama pek hanım seyirci için olmadığını söylemeliyim!...
Eleştirinin tamamı için: T24
Milliyet
Yazar: Nil Kural
Film, ağırlıklı olarak bir duvarın arkasında ve telsiz konuşmaları eşliğinde geçiyor. Liman’ın popüler sinemadaki hüneri böylesine kısıtlamalara sahip bir hikayenin tansiyonunu ve akışını sağlıyor. Aaron Taylor-Johnson, tehdit altındaki asker rolünde filmi tek başına idare etmeyi başarıyor. Irak Savaşı’nın üzerinden yıllar geçmesinin de sonucunda film, metin olarak bu savaşın nedenlerini ve Amerikalıların işgalci pozisyonunu sorguluyor. Ancak bu mesajlar, didaktik diyaloglar olarak karşımıza çıkıyor ve yeni bir şey söylemeyi başaramıyor. Filmin eninde sonunda özdeşlememizi istediği karakter ABD’li Isaac olduğu için Irak tarafı doğru cümleler söyleyen bir fikrin ötesine geçemiyor.
Eleştirinin tamamı için: Milliyet
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
Liman’ın filmi, belki noktalara kadar gerilimini sürdürmesi bakımından ilgi çekici. Diyaloglar da, günümüz dünyasındaki meselelere vurgu yaparak yer yer gönül çeliyor ama genel olarak filmin çok da çarpıcı olduğunu söylemek pek mümkün değil. Üç karakterli (Allen Isaac’te Aaron Taylor-Johnson, Shane Matthews’ta John Cena ve Juba lakaplı, birçok Amerikan askerinin hayatına kıymış namlı ‘spiner’ın sesinde Laith Nakli olmak üzere), az masraflı (helikopter kiralamaya biraz para gitmiş olabilir!) filmde Liman, teknik kabiliyetlerini alabildiğince konuşturmuş ama ondan daha iyisini bekliyorduk doğrusu...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Arka Pencere
Açıkçası, ABD'nin Irak'ta düştüğü halin özetini çıkarmaya kararlı film var karşımızda ve "Sniper: Duva" bu hedefine enikonu ulaşıyor da. Film, ABD'nin petrol boru hattı inşa ederken, beri yandan da Iraklılarla arasına yıkık dökük bir duvar inşa ettiğine diar, başta hayli yüzeysel gelen bir mesajla karşılıyor izleyiciyi. Ne var ki, özellikle Isaac ile sonradan adının Juba olduğunu öğrendiğimiz Iraklı keskin nişancının telsizle aralarında geçen diyaloglar hayli sürükleyici oluyor ve filmin tavrını da bu 'muhabbet' belirliyor bir noktadan sonra.
T24
Hemen tümüyle İsaac’ı oynayan Aaron Taylor- Johnson’un sırtında taşıdığı film (hem de gayet iyi taşıyor) ilginç yaklaşımlar içeriyor. Örneğin hacı aracılığıyla ABD siyasetine ve o savaşın anlamsızlığına getirilen ciddi bir eleştiri var. Ayrıca klasik kahramanlık edebiyatı ve ABD’nin askeri gücünü yüceltme tavrı da bu filmde yok. Özellikle o şaşırtıcı finalin de ortaya koyduğu gibi. Bu konular üzerinde düşünmek ve bunca sadelik içinde belli bir sinemasal güce ulaşma becerisi için görülebilecek bir film. Ama pek hanım seyirci için olmadığını söylemeliyim!...
Milliyet
Film, ağırlıklı olarak bir duvarın arkasında ve telsiz konuşmaları eşliğinde geçiyor. Liman’ın popüler sinemadaki hüneri böylesine kısıtlamalara sahip bir hikayenin tansiyonunu ve akışını sağlıyor. Aaron Taylor-Johnson, tehdit altındaki asker rolünde filmi tek başına idare etmeyi başarıyor. Irak Savaşı’nın üzerinden yıllar geçmesinin de sonucunda film, metin olarak bu savaşın nedenlerini ve Amerikalıların işgalci pozisyonunu sorguluyor. Ancak bu mesajlar, didaktik diyaloglar olarak karşımıza çıkıyor ve yeni bir şey söylemeyi başaramıyor. Filmin eninde sonunda özdeşlememizi istediği karakter ABD’li Isaac olduğu için Irak tarafı doğru cümleler söyleyen bir fikrin ötesine geçemiyor.
Hurriyet
Liman’ın filmi, belki noktalara kadar gerilimini sürdürmesi bakımından ilgi çekici. Diyaloglar da, günümüz dünyasındaki meselelere vurgu yaparak yer yer gönül çeliyor ama genel olarak filmin çok da çarpıcı olduğunu söylemek pek mümkün değil. Üç karakterli (Allen Isaac’te Aaron Taylor-Johnson, Shane Matthews’ta John Cena ve Juba lakaplı, birçok Amerikan askerinin hayatına kıymış namlı ‘spiner’ın sesinde Laith Nakli olmak üzere), az masraflı (helikopter kiralamaya biraz para gitmiş olabilir!) filmde Liman, teknik kabiliyetlerini alabildiğince konuşturmuş ama ondan daha iyisini bekliyorduk doğrusu...