Mavi gibi sıcak ve kadife gibi göz alıcı bir dünyanın kapıları aralanıyor, yıldızların altında ki gözyaşlarının arasında. Gökyüzünden daha mavi ve gözlerin derin maviliğinden daha manalı bir film şekilleniyor, büyüleyen bir seste ve insanın içini ısıtan tonuyla , ? blue velvet? in mısralarında.Kırmızı güller ve sarı çiçekler karşılıyor, maviden kadife yollarda bizi. Kulağımızda, bir yandan şiir gibi bir şarkı yankılanıyor, biraz hüzünlü ve birazda buğulu izler bırakıyor gözlerimizde. Huzurlu bir yaşam seriliyor önümüzde. Mutlu bir kent yaşamı ve güzelliklerle dolu ilk girişiyle ?lynch? , seyirciği koltuğunda rahatlatıyor ve de kulağa dolan müzik eşliğinde kendinden geçmesini sağlıyor. Bu, ilerleyen dakikalarda yerini, mutsuzluğa ve çaresizliğe bırakarak bir tezat oluşturuyor.Aniden karşımızda bir kulak beliriyor. Ve işte, bu ? lynch'nin filmi dedirten, aklımızda soru işaretleri belirmesine neden oluyor. Başlıyor buradan, şüphe tohumları serpilmeye içimize ve gözlerinde gerçeğin izini süren bir genç beliriyor, dedektifin önünde. ? jeffrey? buluyor kendini, bulmaca misali bir giz yumağının içinde. Tek bir amacı var o da, aramak kulağın sahibini her yerde. Yolu, bir şarkıcının huzuruna çıkartıyor onu, gecenin mavi sessizliğinde ve şahidi oluyor deliliğin yanık rengine. Gözlerinde nefret ve dilinde öfkeyle, mavi kadifeden bir bez parçası tutan ? frank? beliriyor, odanın içinde. Kıvranıyor kadın umutsuz, dalgalı saçlarında ve yalvaran bakışlarından süzülüyor, mavi göz yaşları. Tıpkı şarkıdaki gibi, gökyüzünden daha mavi ve yıldızların ışığından daha parla bir dünya istiyor ama ellerinin arasından kayıyor, göz kapaklarından süzülen yaşlar gibi umudu. ? frank'in kollarında buluyor şiddeti ve mutsuzluğu.gerçeği kaplayan, sisli görünüşün ardındaki gökyüzü beliriyor, ? dorothy'nin kırılgan bakışlarından süzülen ve sesiyle kaynaşarak, bizi büyüleyen maviliğin arasından . Ve yaklaştıkça film gerçeğe, izi sürülen, karanlığın derinliklerinden çıkıyor gün yüzüne, öyle sert ve bir o kadar da delice. Kuşkular artık sonlanıyor, beraberinde sonlanan hayatlarla birlikte. Yaşanan acılar, özlem dolu kucaklaşmayla son buluyor. Kırmızıdan güller ve sarı çiçekler beliriyor, aynı güzellikteki ? blue velvet'in eşliğinde ve içimizde yeşeren sevgiyle gözlerimizden süzülüyor, bizi ısıtan dokumuşunda ve göz kamaştıran alıcılığıyla, ? mavi kadife ?.? david lynch'nin bu, izleyiciyi saran ve onu hüzünlendiren filminde, olaylar hiç beklenmedik bir biçimde gelişmekte. Başlardaki dram yüklü sahneler, ilerleyen karelerde yerini tutku ve gerilime terk etmekte. ? lynch? bu filminde, iler ki filmlerine alıştırma yapar mahiyette, soyut bir anlatımın ilk haberini vermek niyetiyle, aralara serpiştirdiği ve rüya ile gerçeklik arasında izleyiciyi şaşırtan yansımalar kullanmayı tercih etmekte. Filmi kaplayan karanlık atmosfer, ? film noir? tarzını ustalıkla içeriyor. Öznesine aldığı ? kesik bir kulaktan ? hareketle gelişen ve gittikçe filmin bütününe yayılan karmaşık ve bir o kadarda, ölümcül dokunuşlarla izleyiciyi sersemleten film, gerek kurgulanışıyla ve gerekse de senaryosundaki bütünlükle sağlam bir yapıya bürünerek etkinlik kazanıyor. Oyunculuklardaki tutarlılık, özellikle ? dennis hopper ? ın hayat verdiği psikopat ? frank? tiplemesinde bizi bir hayli tatmin ediyor. sönüyor ışığı yıldızın , kayıp giderken gözlerinin içine, ansızın kaldırıyor kollarını, yakalamak istercesine o anı ama kırmızı dudaktan dökülen sözcüklerin yası, dokunamadan solduruyor derinlere kazınmış kalbinin atışını ve bizlere yaşatıyor ? david lynch?, ? blue velvet ? in sıcak ve göz kamaştırıcı alıcılığını.Bu sıcaklığı yaşamak için ? blue velvet ? e kayıtsız kalınmamalı.