Senaryosunu da yazan David Lynch'in yönetmen koltuğunda oturduğu “Blue Velvet”, "neo - noir" tarzda kurgulanmış ve gizemini son anına kadar koruyan bir gerilim olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, ham çekimler toplamının dört saatlik bir süreye sahip olduğu ve editör masasında; bağımsız (indie) Amerikan dağıtımcı firma De Laurentiis Entertainment Group ile yapılan anlaşmanın yanı sıra NBCUniversal, Paramount Global, Warner Bros. Entertainment, Walt Disney Studios, Sony Pictures ve Netflix'in üyesi oldukları MPAA'nın (Amerikan Sinemacılar Derneği) şiddete yönelik hassasiyetleri de göz önünde bulundurularak, (diğer iki saatlik kısmı, Primetime Emmy Ödülünü, bir Lynch klasiği olan "Twin Peaks -1990" sayesinde kazanan Duwayne Dunham tarafından altın makas ile tırpanlanarak) iki saat halinde sinema seyircisiyle buluşturulan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Karısı Frances (Priscilla Pointer) içeride oturmuş televizyon izliyorken bahçeyi sulamakta olan Tom Beaumont (Jack Harvey), aniden felç geçirerek yere yığılıverir...
Bunun üzerine oğulları Jeffrey Beaumont (Kyle MacLachlan), doğup büyüdüğü Kuzey Carolina, Lumberton'a dönerek; hastanede yatmakta olan babasının ziyaretine gider...
Hastane çıkışında eve doğru yürürken geçmekte olduğu boş bir arazide, çocukça bir refleks göstererek, çöplükte gördüğü şişeye atacağı taşı almak için yere eğildiğinde Jeffrey; üzerinde karıncaların gezinmekte olduğu, kesilerek kopartılmış bir insan kulağına rastlar...
Kulağı, yine yerden aldığı bir kağıdın içine saran Jeffrey soluğu; çocukluğundan beri tanıdığı Dedektif John Williams'ı (George Dickerson) görmek üzere kasabanın karakolunda alır...
Böylelikle de polis, kapsamlı bir soruşturma başlatmış olur...
***
Annesi ile teyzesi Barbara'nın (Frances Bay) tedirgin bakışları arasında; gecenin sessizliğinde dolaşmak amacıyla dışarıya çıkan Jeffrey'in yolu, Williams'ların evine kadar uzanır...
Zira meraktan neredeyse çatlamak üzeredir...
Ama dedektif Williams'ın ağzından tek kelime dahi alamaz...
Bayan Pam Williams (Hope Lange) ile de tanışan Jeffrey, evden ayrıldığında Williams'ların; kulak hakkında babasından bir şeyler duyduğunu söyleyen kızları, Sandy (Laura Dern) ile karşılaşır...
Ki, odasının duvarında Montgomery Cliff'in dev bir fotoğrafı da bulunan Sandy'nin iddiasına göre; o kulak, Lincoln Caddesi'ndeki Deep River apartmanının yedinci katındaki 710 numaralı dairesinde oturan Dorothy Vallens (Isabella Rossellini) adındaki bir kadın şarkıcıyla ilgilidir...
***
Ertesi gün Jeffrey, babasının nalburiye dükkanın da çalışmaya başlasa da, otomobili ile lisenin önüne uğrayıp; diğer kızların şaşkın bakışları arasında, Sandy'i alarak bir restorana götürmeyi de ihmal etmez...
Çünkü Jeffrey ona, kafasındaki; Dorothy'nin evine gizlice sızma planından söz edecektir...
Şöyle ki, böcek ilaçlamacısı kılığında kapıyı çalarak içeri girecek olan Jeffrey; daha sonra gizlice dalarak, araştırma yapabilecekleri bir pencereyi açık bırakacaktır...
Bunun için de Sandy'nin Yehova Şahidi kılığında kapıya gelerek Dorothy'i oyalarken; Jeffrey'e, zaman kazandırması gerekecektir...
***
Neyse...
Jeffrey ile başta aklına pek yatmasa da, nihayetinde ikna olan Sandy, Deep River apartmanının önüne park ederler...
İlaçlama pompasını sırtlayan Jeffrey binaya giriş yaparken ikili; Sandy'nin kapıyı çalma sırasının, üç dakika sonra geleceği hususunda da mutabakata varırlar...
***
Çok geçmez...
Jeffrey mutfağı ilaçlarken çalınan kapıdan, Jeffrey'nin Sarı Adam (Fred Pickler) lakabını taktığı sarı ceketli birisi, kafasını uzatıverir...
İşte o adam yüzünden de Sandy, kapıya gelememiş ve Jeffrey'de pencereyi açamamıştır...
Fakat kapıyı açıp açmayacağını bilmediği halde ortalıkta durmakta olan bir anahtarı, cebine indirmeyi de ihmal etmemiştir...
***
Anlaşmaya göre akşama, önce Dorothy Vallens'ın şarkı söylediği kulüpte yemek yiyecek ardından da; Jeffrey'in yürüttüğü anahtarı kullanmak suretiyle, aynı Dorothy'nin dairesinde özgürce dolanacaklardır...
***
Yeni tasarı çerçevesinde:
1 - Dorothy sahnedeki yerini alıp “Blue Velvet” şarkısını mırıldanmaya başlar başlamaz; Heineken'lerini yudumlamakta olan Jeffrey ile Sandy, kulübü terk edecekler...
2 - Jeffrey, daireye girerken; otomobilde bekleyecek olan Sandy; evine dönen Dorothy'i görür görmez dört kez kornaya basacaktır...
***
An itibarıyla Jeffrey daireye intikal etmiş ve içtiği biranın da etkisiyle, çişini yapmak gayesiyle banyodaki klozetin başına geçmiştir...
Aynı esnada, Dorothy ve kendisine eşlik eden Jimmy'de gelmişlerdir...
Ancak Jeffrey, klozetin sifonunu çekmesi sebebiyle, Sandy'nin çaldığı kornanın sesini duyamamış ve kendini:
Yaşanan her şeyin nedenlerini, bizzat gözlemleyerek açıkça kavrayabileceği; odadaki gardırobun içine atarak, manyaklığı tartışmasız olan Frank Booth (Dennis Hopper) gerçekliği ile yüzleşecektir...
Dakika 35...
Farkındayız erken kestik...
Elbette tarzımız gereği bunu, sizler için yaptık...
Yoksa istemeden de olsa "spoiler" vermeye başlayacak ve aradan geçen bunca uzun zamana rağmen, fırsat bulup da filmi henüz izlememiş olanların ağızlarının tadını kaçıracaktık...
İşte tam da bu çerçevede, vizyona girdiği yıl sinema salonunda izlediğimiz bu filmin; geride kalanında sizleri, 85 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Bu filmi beğeniyle izleyenlere, David Lynch’in, “ ‘Amazing Grace’ şarkısındaki gibi. Görüntüler kaybolmuştu ama şimdi bulundu” dediği; kesilmiş sahnelerinin 53 dakika 16 saniyelik kısmını ihtiva eden ve sinemaseverler ile 2014 tarihinde buluşturulan "Blue Velvet Lost Footage"ı da (1986) hararetle öneriyoruz...