Hesabım
    Ben, Tonya
    Ortalama puan
    3,9
    50 Puanlama
    Ben, Tonya hakkında görüşlerin ?

    3 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    2 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 441 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    26 Şubat 2018 tarihinde eklendi
    Her ne kadar I, Tonya'nın ana hikayesi 1994 olimpiyatlarında dünyayı şoke eden, Tonya Harding'in paten yarışmasındaki rakibi Nancy Kerrigan'ın başına gelen "hadise"ye odaklansa da, film aslında bundan çok daha fazlasını içeriyor. Bu film aslında Tonya Harding'in hayat öyküsünü anlatıyor. Filmin en başında Tonya'nın küçükken patene duyduğu ilgiyi ve annesinin sürekli onu zorlamasını görüyoruz. Ve bundan yıllar sonra Tonya, Amerika'da "Triple Axel"i yapmayı başaran ilk kadın olup büyük bir başarıya imza atsa da, gerçekte Tonya'nın hayatı sürekli şiddetli inişler ve çıkışlar ile dolu. Ve I,Tonya, bunu olabilecek en iyi şekilde gözler önüne seriyor.

    The Finest Hours gibi hiç kimsenin konuşmadığı başarılı işlere imza atmış olan yönetmen Craig Gillespie, bu filmi yönetmek için en uygun isim olmuş. Çünkü I, Tonya hikayesinin karanlık içeriğine rağmen son zamanlarda izlediğim en enerjik filmlerden birisiydi. Senaryo bu durumu olabilecek bütün ciddi, şaşırtıcı ve komik detaylarıyla gözler önüne sermiş ve bu türler arasında harika bir denge yakalamış. Mesela filmde gerçek olduğunu bildiğiniz halde yaşanan bazı absürt durumlara karşı gülerken, hikaye Tonya'nın içinde bulunduğu durumun ciddiyetini yansıtmayı ve onu gerçekten umursamamızı sağlamış. Mesela Martin Scorsese gibi dev bir yönetmenin ellerinde bu hikaye oldukça ciddi, depresif bir filme dönüşebilirdi. Fakat Craig Gillespie, sahne geçişlerinden müzik seçimlerine kadar bu filme kendi özgün stilinden bir şeyler katmış. Ve beyazperdede anlatılması için yalvaran bu senaryo ile harika performanslar, çıkan sonucu daha da iyi bir hale getirmiş.

    Biraz da performanslardan konuşalım. Oyuncular arasında bu filmde tek bir zayıf halka bile yoktu. Margot Robbie, bu filmde kariyerinin en akılda kalıcı ve etkili performansını sergilemiş. Her ne kadar en başta ekranda sadece Robbie'yi izliyor olsam da, film ilerlemeye devam ettikçe Robbie gözümün önünde kaybolmaya başladı. Filmin büyük bir çoğunluğunda gerçekten de Tonya Harding'i ekranda izliyor gibi hissettim. Robbie'nin performansı tek kelimeyle harikaydı. Ayrıca yardımcı oyuncu kadrosundan Sebastian Stan şaşırtıcı derecede etkiliydi ve Allison Janney, karışık bir kişiliğe sahip olan karakterini gerçekçi bir şekilde canlandırmayı başarmış. Özellikle de Janney ile Robbie arasında geçen sahneler, filmin en sürükleyici bölümleriydi.

    Eğer bu sıra dışı hikayenin filmde nasıl ele alındığına değinecek olursam; her ne kadar bu hikaye ve içinde bulunan karakterler hakkında daha fazla bilgi edinmek istesem de, günün sonunda filmin işleniş tarzından memnun kaldım. Zaten film 2 saatlik bir süreye sahip olduğu için senaryo karakterleri ve atmosferi tanıtmakta hiçbir zaman kaybetmiyor. Filmdeki karakterlerin günümüzde verdiği ufak röportajlardan sonra hikaye hemen bir flashback ile Tonya Harding'in küçüklüğüne odaklanıyor. Normalde bir hikayenin sürekli geçmiş ile gelecek arasında gidip gelmesini dikkat dağıtıcı bulsam da, I, Tonya bunu hikayenin tonuyla olabilecek en uyumlu şekilde işlemiş. Bu da filmin arkasındaki hikayeyi daha da ilgi çekici bir hale getirmiş. Üstelik film 2 saatlik süresinin tek bir saniyesini bile boşa harcamadığından, film sırasında hiç hikayeden kopmuş veya sıkılmış gibi hissetmiyorsunuz.

    Ayrıca Tonya'nın sesli anlatım yaptığı bölümleri çok sevdim, şarkıların filmle uyumuna bayıldım ve karakterler arasında geçen diyalogları ilgi çekici buldum. Ve bütün bunlar I, Tonya'ya öyle bağımsız bir hava kazandırmış ki, filmi esnasında hiç Oscar'a aday olmak için çekilmiş bir film izliyormuş gibi hissetmiyorsunuz. Bu yüzden film sona erdiğinde I, Tonya'nın birden fazla Oscar'a aday olmuş bir film olduğunu göz önünde bulundurmadım bile. Çünkü bu film başlı başına bile çok başarılıydı. Bu yüzden böyle bağımsız bir filmin Oscar'da kendine yer bulmasına epey sevindim.

    Genel anlamda I, Tonya harika bir filmdi. Hikaye hakkında ufak sorunlarım olsa da ve filmdeki CGI kullanımının epey dikkat dağıtıcı olduğunu düşünsem de, filmin iyi yanları kesinlikle kötü yanların etkisini düşürmesini sağladı. I, Tonya harika performanslara, sürükleyici bir hikayeye ve baştan sona kadar süren dinamik bir tona sahip. İçeriğinin biraz tanıdık olmasına rağmen farklı bir şekilde işlenmiş olan biyografi filmlerini seviyorsanız, mutlaka bu filme bir şans verin. İyi seyirler.

    FİLMİN İYİ YANLARI:

    + Craig Gillespie'nin hikayeye getirdiği özgün, enerjik ton.

    + Margot Robbie başta olmak üzere bütün oyuncuların kusursuz performansları.

    + Sürükleyici bir tempo, ilginizi çeken bir konu.

    FİLMİN KÖTÜ YANLARI:

    - Film bazı bölümlerinde fazla tanıdık bir simaya sahip olabiliyor.

    - Dikkat dağıtan CGI.

    TOPLAM PUAN: 8.1/10
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.065 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    28 Nisan 2021 tarihinde eklendi
    Artistik buz patinajcısı Tonya Harding’in yaşam öyküsünden esinlenilen senaryosu, Steven Rogers tarafından yazılan “I, Tonya”, yönetmen koltuğunda Craig Gillespie’nin oturduğu kısmi anlamdaki biyografik bir drama…

    Prömiyeri, 8 Eylül 2017’de Toronto Uluslararası Film Festivalinde yapılan ve 8 Aralık 2017 tarihinde Amerika’da vizyona giren filmin, 7.5/10 (187.425 oy) ve 4.0/5 (10.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.8/10 (381 yorum) ve 77/100 (47 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları oldukça iyi…

    Yine de isterseniz, 11 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve brüt 53,9 milyon dolarlık bir hasılat rakamını da imza atan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle birde biz inceleyerek yorumlayalım, ardından da puanlamaya çalışalım…

    Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

    Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, eğer anlatılanların Tonya Harding’in gerçek yaşam öyküsünden yapılan alıntılara ve esinlenmelere dayandığını bilmesek, emin olun hiç tereddüt etmeden Craig Gillespie’nin “dark comedy / kara mizah”ın dibine vurduğu tamamen kurgusal bir film olduğunu söyleyerek başlayabilirdik…

    Zira filmde, Tonya Harding ve çevresindekilerin yaşadıkları, bütün karakter tiplemeleriyle birlikte o tarza uygun bir biçimde anlatılmış…

    Hatta öyle ki, film ekranlarda akarken bir ara izlemeye ara verip, filmin hikâyesini birkaç farklı kaynaktan kontrol etmeyi dahi düşündük…

    Fakat filmin finalinde (yazılar akarken), filmdeki öyküde adı geçen karakterlerin gerçek hayattaki görüntülerini de görünce böyle bir araştırmaya gerek olmadığına karar verdik…

    Elbette buna rağmen, “kara mizah” konusundaki görüşümüzde de herhangi bir değişiklik olmadı…

    Çünkü kim ne derse desin bu film, bir “kara mizah” klasiğiydi bizim için artık…

    Değişen tek şey ise, bu kara mizahın bizzat Tonya Harding tarafından mı yaşandığına yoksa yönetmen Craig Gillespie ve filmin senaristi Steven Rogers tarafından mı öyle kurgulandığına, “ilk anda hemen” karar veremememizdi…

    Ama nasıl olursa olsun nihayetinde, vakti zamanında pişmiş tavuğun başına gelenlere benzer bir hayat yaşamış olan (en azından Craig Gillespie ve Steven Rogers ikilisince öyle paketlenerek servis edilen) Tonya Harding’in öyküsünü izlemenin, kısmen irkiltici olduğu kadar keyifli olduğunu da keşfettik böylelikle…

    Tabii ki, ortaya böylesine ilgi çekici bir filmin çıkmış olmasında yeterince seviyeli bir iş çıkartmış olan castingin de etkisi var…

    Özellikle de başta Tonya’nın hayatını yaşanması oldukça zor bir zindana çeviren annesi LaVona Golden karakterindeki sıra dışı performansı nedeniyle “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” kategorisinde 1 Academy, 1 Golden Globes ve 1 BAFTA ödülü de kazanan Allison Janney olmak üzere Margot Robbie (Tonya Harding), Sebastian Stan (Jeff Gillooly) ve Paul Walter Hauser (Shawn Eckardt) gibi isimler sayesinde…

    Yalnız bu casting meselesinde, hem 15 yaşındaki Tonya’nın hem de 23 yaşındaki Tonya’nın film çekildiğinde 27 yaşında olan Margot Robbie tarafından canlandırılması gibi dikkatli gözlerden kaçmayan önemli bir yanlışlığa da dikkat çekmek istiyoruz…

    Tahminimizce, 4 yaşındaki küçük Tonya ile 8 – 12 yaş aralığındaki Tonya’da olduğu gibi 15 yaşındaki Tonya içinde farklı bir oyuncu kullanılmış olsaydı ortaya çok daha rafine bir iş çıkmış olacaktı…

    Bu haliyle 15 yaşındaki Tonya, oldukça kart bir ergen irisi gibi durmakta filmde…

    Bitirmeden bir iki laf da filmin muhteşem soundtrack’i için etmek gerekirse:

    Cliff Richard, Bad Company, Foreigner, Chicago, Dire Straits, Supertramp, Fleetwood Mac ve Laura Branigan gibi dönemin efsane isimlerinin harika müzikleri ile bizimki gibi yaşlanmış kulakların pasının silinmiş olmasının harika bir duygu olduğunu söylemekle yetinebiliriz…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda da olduğu gibi yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

    İlk önerimize gelince:

    O hakkımızı da bu kez; “Bu film, 70’li ve 80’li yıllarda Dünya ve Avrupa Artistik Patinaj Şampiyonalarını "canlı" olarak ekranlara getirerek bizimde içinde bulunduğumuz bir nesli, Katarina Witt, Kira Ivanova, Denise Biellmann, Scott Hamilton, Igor Bobrin, Irina Rodnina / Alexander Zaitsev, Natalia Linichuk / Gennadi Karponosov, Natalia Bestemianova / Andrei Bukin, Jayne Torvill / Christopher Dean, Sabine Baeß / Tassilo Thierbach, Marina Klimova / Sergei Ponomarenko ve adını burada sayamadığımız yüzlerce sporcu ve buz dansçısının nitelikli müzikler eşliğinde gerçekleştirdikleri performanslarıyla tanıştıran tek kanallı siyah beyaz TRT televizyonu ile bugünün full renkli televizyon kanallarının oluşturmaya çalıştıkları kültürel alt yapılar arasındaki derin uçurumu fark edebilmemiz içinde bir tür “turnusol görevi oynadı” diye bir mesaj vererek kullanmak istiyoruz…

    Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de eğer halen izlemediyseniz olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler…
    Filmadami96
    Filmadami96

    6 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    16 Şubat 2020 tarihinde eklendi
    Gerçek hikAyeleri hep severim bence izleyiciyi ekrana kitleyen gerçekçilik ve birşey öğrenmek bazı filmleri sadece izlersin bazılarınıda anlayarak izlersin ve bu ilginç bir duygudur film çok iyi bence gerçek kalitedir gerçek kalitelidir çünkü kurgu kurmacadır
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top