…ve Margot Robbie’den muazzam bir üçlü axel geliyor!
Yazar: Fırat AtaçBuz pateni ikonu Tonya Harding, 90’ları yarı zamanlı sportif yarı zamanlı medyatik bir figür olarak geçirmişti. İçinde büyüdüğü, Amerikalıların ‘white trash’ olarak adlandırmaktan imtina etmediği mekânsal ve ailesel konum, kariyeri boyunca sadece götürüleriyle peşindeydi. Tarihe ‘üçlü axel’ı başaran ilk A.B.D’li kadın patenci’ olarak geçen Harding, önce arkadaşı sonra ezeli rakibi olan Nancy Kerrigan’ın diz kapağına cop darbeleri indikten sonra sadece bu ‘olay’la anıldı. Neyse ki filmin yaratıcıları geçmişten bi:haber olanları sadece ‘olay’a kilitlemeyerek Harding’in hikayesini en baştan anlatmayı seçmiş.
Ziyadesiyle global bir skandala dönüşen ve Harding’in buz pateninden ömür boyu men edilmesiyle sonuçlanan süreç, süreci anlamlandıran gerçeklerle örülü. Eş değiştirmeyi rutin haline getirmiş sevgisiz annenin, Tonya’nın yeteneğini ilk keşfeden kişi olmasına rağmen hem ruhsal hem de fiziksel açıdan büyük bir istismarcı olduğunu söyleyebiliriz. Aynı şey bu zulümden kurtulmak üzere sığınacak bir liman anlamına gelen eşi için de geçerli. İlk etapta aşık, sahiplenen ve korumacı yanları ağır basan bu adamın, annesinin modifiye edilmiş hali olduğu ortaya çıkması çok uzun sürmüyor.
Tonya’nın kimi şık olmayan, dengesizliğe varan hareketleri onu trajik bir karakter olarak konumlamamızın önüne geçemiyor. Hayatı boyunca stabillik ve güven duygusundan uzakta yaşamış bir kadından bahsediyoruz. Yakın zamanda işleri koyacak bir umut kırıntısı da yok ne yazık ki! Kökleri kendisini sürekli ispatlamaya çalışan bir kadını beraberinde getiriyor. Annesi, eşi, medya ve kendisinin buz üzerindeki hareketlerini yargılayanlar hazır kıta beklemede. Tam anlamıyla zirveye çıkamadan başlayan sert düşüşün nedeni tam da bu. Düştükten sonra üşüşmek ise nedenin sonucu.
Hikayesini bizzat oyuncuların rol aldığı röportaj sekanslarıyla destekleyip, tür gereklilikleri bakımından kusursuza yakın bir mockumentary denemesine soyunan yönetmen Craig Gillespie, ‘ironi barındıran, vahşice çelişkili ve tamamen gerçek röportajlara dayanan’ tanımlamasıyla durduğu yeri belli ediyor. Evet, ciddi anlamda trajik bir hikaye bu ama izlediklerimizin trajikomik olmadığını kim söyleyebilir ki? Her karakterin kendi doğrularını anlattığı röportajların, hikayenin gerçek halinin geleneksele yakın anlatımıyla paralel ilerlemesi I, Tonya’yı olabildiğine eğlenceli bir seyirlik haline getiriyor. Dördüncü duvarın yıkılmasıyla gidişata birebir dahil olan seyircilerden ‘yargılayıcı olanlar’ Tonya’nın hışmına uğrayabilir, benden söylemesi.
Gerçek yaşam hikayesi formülünü çizgi roman yapısıyla zenginleştiren Gillespie, özellikle görüntü yönetiminde Nicolas Karakatsanis ve Oscar’a aday gösterilen kurgu çalışmasında Tatiana S. Riegel ile muazzam bir takım oyunu sergiliyor. İki saatlik süresine rağmen bir dakika bile tembelleşmeyen film, özellikle Tonya buz pistine çıktığında zincirlerinden boşanıyor, zarafet ve heyecanı en üst seviyede perdeye aktarıyor. Margot Robbie’nin dublörüne yapılan yüz yerleştirme tekniği kimi zaman fazlaca göze batsa da bu durum anın coşkusu içerisinde rüzgara karışıyor.
I, Tonya’nın oyunculuk performansları özene bezene hazırlanmış bir vitrini andırıyor. 4 Mart sabahı En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscarı dalında yarışa girecek olan Margot Robbie ve Allison Janney ikilisinin oyunculukları filmin ana kolonları işlevini görüyor. Rakipler göz önüne alındığında Janney ödüle bir tık daha yakın olsa da Robbie’nin A listesine giriş yapması fazlasıyla hakkaniyetli görünüyor.
Axel: Axel’ın diğer atlayışlardan en önemli farkı, birli axel’ın 1,5, ikili axel’ın 2,5 ve üçlü axel’ın havada 3,5 tur dönülerek yapılmasıdır. Bu fark, axel’ın ileri doğru yapılan tek atlayış olması özelliğinden kaynaklanır. Patenci, buza geriye doğru iniş yapmak zorunda olduğu için havada fazladan yarım tur daha dönmek zorundadır. Bu nedenle, axel en zor atlayış olarak kabul edilir. Puanı da, diğer atlayışlardan daha yüksektir.