Önceden tahmin edilebilir mevcut tüm "klişelerden (cliché)" tamamen arındırılmış son derece "özgün" bir ana temaya sahip olan senaryosunu da, rol aldığı korku - gerilim filmlerinde canlandırdığı "kurban" durumundaki mağdur karakterler sebebiyle sinema dünyasında "çığlık kraliçesi" olarak da anılan karısı Kate Siegel ile birlikte yazan ve post prodüksiyondaki kurgusuna da imzasını atmak gayesiyle, filminin editörlüğünü de üstlenen Mike Flanagan'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu “Hush”; oldukça etkileyici bir "slasher" olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 1 milyon dolarlık leblebi, çekirdek ve patlamış mısır ağırlıklı çerezlerden oluşan atıştırmalık parası niteliğindeki çekim bütçesine; Jason Blum'ın dolayısıyla da Blumhouse Productions'ın ana yapımcısı oldukları, bir gece boyunca gerçekleşecek olan kanlı olayların anlatıldığı bu tek mekan filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Bilgisayarının ekranındaki tarife, dikkatle bakarak kendine iki kalem pirzola ve değişik soslardan oluşan bir yemek pişirmekte olan Madison "Maddie" Young'a (Kate Siegel), komşusu Sarah Greene'den (Samantha Sloyan); "Uğrayabilir miyim?" şeklinde bir mesaj gelir...
Ki Maddie'nin yanıtı da, doğal olarak olumlu olacaktır...
***
Alacağı ikinci mesaj ise; doğrudan Apple Mac bilgisayarının kendisinden gelmekte olan "düşük batarya seviyesi" ve fişe takmaması halinde, cihazın kendiliğinden kapanacağı uyarısıdır...
Bunun üzerine...
Bilgisayarını, şarj etmek yerine kapatıp dışarıdaki kedisini de içeriye alan Maddie; aynı kapının önüne dikilmek suretiyle, elindeki telefonla yazışmaya başladığı Sarah'ın yolunu gözlemeye koyulur...
***
Vardığında da...
Henüz on üç yaşındayken geçirdiği bakteriyel menenjit sonrasında, duyma ve konuşma yetilerini büsbütün yitirmiş olan uluslararası şöhretteki roman yazarı Maddie ile Maddie'nin okuması için kendisine ödünç verdiği "Midnight Mass (Geceyarısı Ayini)" isimli romanının kopyasını iade etmek amacıyla gelmiş olan Sarah arasındaki; işaret diliyle sürdürülen konuşma esnasında Maddie'nin, New York Şehri'nin karmaşasından kaçarak bu ormanda inzivaya çekildiğini de öğreniriz...
Ancak ne yazık ki, oturdukları veranda da konuşmaya dalmaları nedeniyle; Maddie'nin özenle hazırlayarak fırına atmış olduğu akşam yemeği yanmış ve sesini değilse de, titreşimini hissedebilmesi için sireni en üst seviyeye ayarlanmış olan yangın alarmının duyan kulakları tırmalayan gürültüsü, ortalığı ayağa kaldırmıştır...
***
Neyse...
Getirdiği romanını iade almak yerine, kendisine hediye ettiği Sarah evine geri dönerken; Maddie'de yeniden içeriye girer...
***
Bilgisayarının başına geçmiş...
Yeni romanı "Sweetwater (Tatlı Su)" üzerinde çalışırken, aklından halen "Midnight Mass" romanının; yine bizzat Kate Siegel'ın canlandırmış olduğu Erin Greene ve Peder Paul karakterleri geçmektedir...
Nasıl mı bildik?
Zira favori yönetmenlerimizden Mike Flanagan'ın, mutlaka izlemenizi önereceğimiz "Midnight Mass" (2021) isimli yedi bölümlük kısa dizisi için de; vakti zamanında, oldukça kapsamlı bir yorumu kaleme alarak bu mecrada paylaşmıştık...
***
Tekrar filmimize dönecek olursak...
Kafasını toparlayarak bir türlü yeni romanına odaklanamayan Maddie; bu kez de Face Time'da, Craig ile takılmayı deneyecek ama ondan da hemen vazgeçecek...
Ve üstelik..
O yüzden de, Craig'in aramalarını da yanıtsız bırakacaktır...
***
Saat henüz akşamın 19:37'sidir ve neredeyse zihnen kilitlenmiş bir halde olan Maddie mutfakta, yaktığı yemeğin artıklarını çöpe dökmekle ilgilenirken; feryat figan bağırmakta olan Sarah da, can havliyle dayandığı Maddie'nin, boydan boya camdan oluşan kapısını yumruklamaktadır...
Çünkü kendisini, Maddie'nin evine kadar elindeki ok atan bir tüfekle kovalayan suratı maskeli bir adam (John Gallagher Jr.); şimdi Maddie'nin kapısındaki Sarah'yı, defalarca bıçaklayarak öldürmektedir...
***
Elbette duyma engelli ve sırtı kapıya dönük olarak mutfakta çalışmakta olan Maddie; bu yaşananların hiçbirinden haberdar olmadığı gibi üstelik şimdi bu engelinin farkına vararak kendisini de gözüne kestiren seri katilin, olası bir başka kurbanı olarak radarına girmiştir...
Yine de bununla yetinmeyen katil; kapıyı bir de kendisi tıklatarak, Maddie'nin tepki vermediğini görünce durumdan tamamen emin olur...
Ardından da, vahşice katlettiği Sarah'ın cesedini; sürükleyerek evin önünden uzaklaştırır...
***
Böyle olunca da...
Katil açısından şimdi sıra, becerikli bir kedinin köşeye sıkıştırdığı; savunmasız bir fareyle oynarcasına, sinsice avlayacağı Maddie'dedir...
Dakika 15...
Mike Flanagan'ın bir türlü vazgeçemediği Newton Biraderlerin müziklerinin damgasını vurmakta olduğu bu Netflix filminin geride kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; beklenmedik sürprizleri bünyesinde barındıran, 67 dakikalık çarpıcı bir kısım daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,