The Call Up, oldukça yaratıcı bir fikre sahip olan ancak bazı yönleriyle zayıf kalmış bir film. Bu film, 8 kişinin bir sanal gerçeklik oyununa katılmasını konu alıyor. Oyun 25. kattan başlıyor ve canlı kurtulmaları için 1. kata kadar inip binadaki hayali teröristleri yok etmeleri gerekiyor. Fakat şöyle bir durum da var, eğer oyunda vurulursan gerçek hayatta da vurulursun ve hatta ölebilirsin.
Bu film gerçekten de yaratıcıydı. Aksiyon sahnelerini ve konuyu izlerken zevk aldım, IMDb'den aldığı 4.7/10 puanından biraz daha iyi olduğunu düşünüyorum.
Bu filmle ilgili neler başarılıydı? Öncelikle görsel efektler, böyle arka planda kalan bir film için çok başarılıydı. Dış dünyayı gösterirken biraz sırıtsa da genel olarak efektler çok başarılıydı. Film 90 dakikalık süresine rağmen pek sıkmıyor.
Fakat, bu film mükemmel değil maalesef. Bu filmle ilgili birkaç sorunum var. Bunlardan bir tanesi filmin finaliyle ilgili. Bütün film boyunca bu 8 kişinin oyuna nasıl katıldığını, neden katıldığını bir türlü anlamıyoruz. Filmin finali de o kadar klişe ki, Arınma Gecesi tarzında oyun düzenleyen bir adam varmış da, bu oyunu yapmak için saçma sapan nedenleri varmış... Gerçekten saçmalamışlar. Bu arada, film her ne kadar sürükleyici olsa da klişeye kaçtığı çok sahne var. Kimin öleceğini, kimin hayatta kalacağını tahmin edebiliyorsunuz. Ben kimin hayatta kalacağını filmin başından beri tahmin etmiştim, bu yüzden benim için sürpriz olmadı. Sondaki ters köşe de öyle. Bu yüzden spoiler koymadım, kolayca tahmin edilebiliyor çünkü.
Hatta bu film oldukça gereksiz şeylere de kalkışıyor. Seyirci, oyun ile ilgili detay öğrenmek isterken film, bize karakterleri tanıtma ihtiyacı hissediyor. Aksiyonun ortasında ara sıra karakterler birbirlerine adlarını, ne iş yaptıklarını söylüyor. Bu bilgileri söylemek için en uygun yer savaş alanı değil öncelikle. Ayrıca, kimse umursamıyor! Bu filme en iyi örnek 2009 yılında vizyona girmiş Exam olur. Exam filminde de 8 kişi var ve ellerinde 1 soru, 80 dakika var. Fakat soru yoktur! Herkes soruyu aramaya başlar. Exam, heyecanı ve gerilimi her anına ekleme yapıyor, filmin sonunda kimin sınavı geçeceğini asla bilemiyorsunuz. Exam, sadece sınavın olduğu ana odaklanıyor, karakterleri tanıtmak için derin konuşmalar veya flashback vb. şeyler kullanmıyor. Bu film ise gereksiz yere bunları kullanıyor, üstelik seyirciyi filmden iyice uzaklaştırmak için ara sıra gün batımını gösteriyor. Böylece de seyirci, filmin atmosferinden kopmuş oluyor.
The Call Up ile ilgili son bir sorunum da teröristler. Bu filmdeki sanal kötü adamlar, her ne kadar ara sıra ekipten birkaç kişiyi vursa da, genel anlamda gerçek bir tehdit oluşturmuyor. Ara sıra, teker teker geliyorlar. Eğer bu filmdeki kötü adamların donanımı daha fazla olsaydı, ortaya iyi bir film çıkabilirmiş.
Ama genel anlamda The Call Up, pek hayal kırıklığına uğratan bir film değil. Eğer bu tarz filmleri seviyorsanız, göz atmanızı tavsiye ederim. Fakat filmin sorunları da göz ardı edilemeyecek kadar büyük. Bu yüzden ortaya çıkan iş mükemmel değil. Normal bir seyirciye şunu söylüyorum; eğer canınız çok sıkılıyorsa veya iş yaparken arka planda ses olsun, ara sıra göz atarım diye bir film arıyorsanız, The Call Up'ı izleyebilirsiniz. Bunun dışında, sinemada izlemenizi pek tavsiye etmem, evde arkadaş ortamında daha iyi bir seyir zevki elde edeceğinizi düşünüyorum. İyi seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Görsel efektler.
+ Yaratıcı hikaye.
+ Aksiyon sahneleri.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Sonunun ve kimlerin ölüp kimlerin hayatta kalacağının tahmin edilebilir olması.
- Karakterler hakkında edindiğimiz gereksiz bilgiler ve oyun hakkında bir türlü edinemediğimiz, önemli bilgiler.
- Filmin ara sıra seyirciyi kaos ortamından çıkartması.
- Kötü adamların fazla arka planda kalmış olması, teker teker saldırmaları.
TOPLAM PUAN: 5.8/10