Unutulmaz bir eserin akılda kalmayan yorumu
Yazar: Funda SularözYeni yıl yaklaşırken Noel temalı yabancı menşeli filmler vizyonda yerini almaya başlar. Hatta o kadar çok yapımla karşılaşıyoruz ki, yakın zamanda bu temadaki filmleri 7/24 gösteren bir televizyon kanalı açıldı. Bu sezonda, başka bir sanat dalı olan bale sahnelerinde de Fındıkkıran Balesi izleyicisini bekler. Fındıkkıran’ın farklı türde film ve dans örnekleri yıllar içerisinde işlense de, uzun bir aradan sonra Walt Disney yapımı olarak, yeni yıl öncesinde çocuk seyircilerin beğenisine sunuldu.
Noel’in hemen öncesinde, ölmüş annesinden hatıra bir hediye alan Clara (Mackenzie Foy), kutunun anahtarını bulmak için vaftiz babası Drosselmeyer’i (Morgan Freeman) yıllık düzenlenen bir parti esnasında ziyaret eder. Partideki altın bir iplikse onu aradığı anahtara yönlendirir ama Clara böylece büyülü başka bir dünyaya adım atar. Tek istediği anahtarken, Clara kendini Dört Diyar denilen bu yerde süren savaşı bitirmek için Tatlılar Diyarı perisiyle (Keira Knightley) birlikte zalim Anne Ginger’la (Helen Mirren) ve fare çetesiyle karşı karşıya kalır.
Alman yazar E.T.A. Hoffmann’ın 1816 yılında farklı ülkelerin benzer halk öykülerinden esinlenerek kaleme aldığı Fındıkkıran ve Fare Kral öyküsü, Fransız yazar Alexander Dumas tarafından karanlık tarafı yumuşatılarak masala uyarlanmış ve Fındıkkıran balesinin tohumlarını atmıştır. Bu efsane hikâye, 1892 yılında da St. Petersburg'daki Krallık Tiyatroları tarafından büyük besteci Çaykovski’nin besteleleriyle sahnelenmiştir.
Fındıkkıran ve Dört Diyar filmi de, bale ve E.T.A. Hoffmann’ın öyküsünden yola çıkarak masalsı dünyada öykünün karanlık tarafına dem vurularak yeniden yorumlanmış. Fragmanda Beauty and the Beast ve The Jungle Book yapımcıları tarafından vurgusunu görmek, kadrosunda Morgan Freeman, Helen Mirren, Keira Knightley ve Mackenzie Foy’un yer alması ve çağın önemli dansçılarından Misty Copeland’i izleme fikri açıkçası heyecanlandırmıştı. Ne yazıkki iyi bir görsel dünyanın dışında film merak uyandırmıyor. Alice in Wonderland’i izlemişseniz özellikle. Bu yapımın renkli olduğu kadar -savaş sahneleriyle- karanlık dünyasını da hatırlatan filmde, akışın içerisinden kopmak mümkün. Morgan Freeman ve Helen Mirren’ı zaten çok fazla görmeyi beklemeyin.
Fakat ilk olarak Alacakaranlık serisinde tanıştığım Mackenzie Foy’un Interstellar’dan sonra yeteneği ve farklı güzelliği ile büyük bir yapımda başrole yükseleceği beklentim en azından bu film ile gerçekleşmiş oldu. Filmin negatif yöndeki başarısından dolayı bu rol ona yeni kapıları açar mı? Göreceğiz.
Unutulmaz klasik Fındıkkıran balesi de ilk yıllarında da beklenen ilgiyi görmemiş, eleştirmenlerce beğenilmemiş ve yıllar sonra fikrimce hak ettiği yeri bulmuştu. Bu film içinse aynı şeyi söylemek zor. Fakat süslü, şık bir yapım olarak küçük izleyiciler için eğlenceli olacaktır. Unutulmak üzere…