The Suicide Squad: İntihar Timi: Basın eleştirileri
The Suicide Squad: İntihar Timi
Ortalama puan
3,0
yayın
Habertürk
Hurriyet
Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
2016 yapımı ‘Suicide Squad’ birbirinden kopuk, video klip gibi sahnelerle ilerleyen, duygusuz bir özel efekt şovunu andırıyordu. Yeni film de baştan sona bir özel efekt şovu ama karakterleri, mizah duygusu ve kendini çok ciddiye almayan matrak hikâyesiyle ilkinden çok daha iyi. Hikâye demişken Bloodsport ve ekibi ortaya çıkmadan önce olup bitenleri seyrettiğimiz ilk bölümün, seyircinin beklentilerine meydan okuyan, şaşırtıcı bir yanı olduğunu belirtelim. ‘The Suicide Squad’: İntihar Timi’ni James Gunn’ın Marvel için çektiği ‘Galaksinin Koruyucuları’ kadar sevdiğimi söyleyemem. Filmdeki abartılı şiddeti de öyküyle çok bağlantılı bulmadım ne yazık ki… Ama yine de türün meraklılarına tavsiye ederim.
Eleştirinin tamamı için: Habertürk
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
Gunn’ın senaryosu ve rejisiyle ilkine göre daha eğlenceli ve yer yer derin olan bu ikinci adım, aksiyon anlamında da ‘John Wick ekolü’ diyebileceğimiz bir reflekse sahip. Film boyunca o kadar çok insan öldürülüyor ki; üstelik sanki özel bir maharetmiş gibi organların kopması gözümüze sokularak gösteriliyor. Buna “Ne var canım, alt tarafı plastik (ya da karikatürize) şiddet” demek mümkün ama yine de bu tercihin çok manalı olduğunu söyleyemem. Öte yandan ilk filmdeki oluşum yeterince çekici değildi, Gunn’ın dokunuşlarıyla ortaya çıktığı anlaşılan yeni ekip (Harley Quinn, Captain Boomerang, Bloodsport, Camila, Nanaue, Peacemaker, Rick Flag, Polka-Dot Man vs.) daha renkli üyeleriyle ‘Galaksinin Koruyucuları’nı andırıyor. Senaryo yer yer komik ve ilgiye değer göndermelere sahip. Politik referansları da bol; mesela sisteme başkaldırdığı için bir hilkat garibesine kurban edilen muhalifler, gazeteciler; tam da günümüz baskıcı rejimlerinin aradığı yöntem.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Habertürk
2016 yapımı ‘Suicide Squad’ birbirinden kopuk, video klip gibi sahnelerle ilerleyen, duygusuz bir özel efekt şovunu andırıyordu. Yeni film de baştan sona bir özel efekt şovu ama karakterleri, mizah duygusu ve kendini çok ciddiye almayan matrak hikâyesiyle ilkinden çok daha iyi. Hikâye demişken Bloodsport ve ekibi ortaya çıkmadan önce olup bitenleri seyrettiğimiz ilk bölümün, seyircinin beklentilerine meydan okuyan, şaşırtıcı bir yanı olduğunu belirtelim. ‘The Suicide Squad’: İntihar Timi’ni James Gunn’ın Marvel için çektiği ‘Galaksinin Koruyucuları’ kadar sevdiğimi söyleyemem. Filmdeki abartılı şiddeti de öyküyle çok bağlantılı bulmadım ne yazık ki… Ama yine de türün meraklılarına tavsiye ederim.
Hurriyet
Gunn’ın senaryosu ve rejisiyle ilkine göre daha eğlenceli ve yer yer derin olan bu ikinci adım, aksiyon anlamında da ‘John Wick ekolü’ diyebileceğimiz bir reflekse sahip. Film boyunca o kadar çok insan öldürülüyor ki; üstelik sanki özel bir maharetmiş gibi organların kopması gözümüze sokularak gösteriliyor. Buna “Ne var canım, alt tarafı plastik (ya da karikatürize) şiddet” demek mümkün ama yine de bu tercihin çok manalı olduğunu söyleyemem. Öte yandan ilk filmdeki oluşum yeterince çekici değildi, Gunn’ın dokunuşlarıyla ortaya çıktığı anlaşılan yeni ekip (Harley Quinn, Captain Boomerang, Bloodsport, Camila, Nanaue, Peacemaker, Rick Flag, Polka-Dot Man vs.) daha renkli üyeleriyle ‘Galaksinin Koruyucuları’nı andırıyor. Senaryo yer yer komik ve ilgiye değer göndermelere sahip. Politik referansları da bol; mesela sisteme başkaldırdığı için bir hilkat garibesine kurban edilen muhalifler, gazeteciler; tam da günümüz baskıcı rejimlerinin aradığı yöntem.