Sıfırın Altında: Dağdaki Mucize - Beyazperde.com eleştirisi : Bir beyaz yaşam mücadelesi...

6 Below: Miracle On The Mountain / Sıfırın Altında: Dağdaki Mucize için, buz gibi Nevada sıradağlarında geçen, eski olimpik sporcu Eric'in hayatını tamamen markaj altına alan bir biyografi filmi diyebiliriz, ya da bir kesit filmi..

Bu tarz sınama ve sınanma filmlerini anlamlı bulurum. Gerçek hayattan izler taşıyan film, aynı zamanda Eric LeMarque imzalı romandan uyarlama. Genç bir adam olan Eric'i çocukluğundan başlayan bir sorun çemberinde görüyoruz, büyüdükçe daha fazla içine sıkıştığı ve neredeyse hayatını ele geçirmek üzere olan, daralan bir çember bu. Filmde o yüzden sık sık Eric'in çocukluğunun kapısını çalıyoruz, babasının otoriter yüzüyle birlikte Eric'in sertleşen mizacına tanıklık ediyoruz. Film bu geri dönüşleri, uçsuz bucaksız bir boşlukta, Eric'in düştüğü umutsuzluk anlarından hem onu hem de bizi çıkartmak için yapıyor. Bu yüzden bu anların sayısının bir hayli fazla olduğunu söylemek mümkün,

Filmde çoğunlukla yolunu bulmaya çalışan bir adam ve ona geçit vermeyen karla kaplı sıradağlar var. Film bu dozu zaman zaman abartıyor hissine kapılsam da karşımızda yapayalnız bir adam var. Annesinin onu kendi sorunlarıyla başbaşa bıraktığı için dağda olduğundan, yapayalnız bir sekilde yaşam mücadelesi verdiğinden kimsenin haberinin olmadığı yalnız bir adam. Hayatı, kopma noktasından sıkıca yakalamayı umut eden bir adam.

Film ne kadar gerçek olsa da duygusal olarak popüler bir çizgide ilerliyor ve son ana kadar bizi Eric'le sınıyor. Filmi izlerken bir yandan bunun hayatta kalma mücadelesi olduğunu ve Eric'in bu savaştan galip çıkacağını biliyoruz ama dedığim gibi film son ana, dağın zirvesine kadar bu yaşam mücadelesini taşıyor ve en umudu kestiğimiz anda pat diye umut ettiğimiz sonu yapıştırıyor. Eric bu hayatta kalma mücadelesinden iki bacağını kaybederek çıksa da, film bir azim ve başarı hikayesi olarak tamamlıyor mesajını, yolunu.

Dağdaki Mucize fazla şey vaat eden filmlerden değil. Her gün neredeyse aynı geçiyor. Eric'in bozulan ve onarılan morali, açlıkla olan savaşımı, her geçen gün kötüleşen bacağınının ve sonsuz beyazlığın içinde sona ulaşıyoruz. Aksiyon olarak uzun bir yol alış ve geçmişe uzanan bir yol var sıkça. Filmin salık verdiği şey kendimize ve yapacaklarımıza olan inancımızı sınamak, dersler çıkarmak ve hemen pes etmemek üzerine... Bunu da az çok başardığını düşünüyorum. Josh Hartnett severler oyuncunun bu büyük mücadelesinde kendisini yalnız bırakmak istemeyebilirler. Yönetmen koltuğunda ise Need For Speed filmine imza atan Scott Waugh oturuyor, yani Need For Speed bu anlamda bir nevi referans olarak kabul edilebilir.

twitter.com/banubozdemir