Hesabım
    Rabid
    Ortalama puan
    3,1
    8 Puanlama
    Rabid hakkında görüşlerin ?

    2 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    2 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.100 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    27 Mayıs 2021 tarihinde eklendi
    Senaryosunu da, John Serge ile birlikte yazan Soska Kız Kardeşlerin (Jen ve Sylvia Soska) yönetmen koltuğunda oturdukları “Rabid”, Cronenberg'in "Rabid"inin (1977) serbest bir uyarlaması olarak geliyor karşımıza...

    O nedenle de, tahminen 5 milyon dolar bütçeli bu filmi bir "remake" olarak adlandırmak pek uygun düşmeyecek kanımızca...

    Hele de, "The Devil Wears Prada" dan da (2006) esinlenilerek moda dünyası ile de hafiften bir kafa bulununca...

    Aynen son yıllardaki zombi filmi furyası ile iki yıldır yaşamakta olduğumuz namı-diğer Sars-Cov-2 olan Covid-19 salgını da damgasını vurmuşken hikayesine...

    Yani bu filmi, bir Cronenberg "remak"i yerine bir "korku - gerilim" ve "dark comedy / kara mizah" kolajı olarak değerlendirmek çok daha isabetli olacak...

    Bu kısa teknik girişin ışığının da aydınlatacağı güzergahta, gelin başlayalım isterseniz yorumumuza...

    Ucuz atlatarak çiziksiz kurtulduğu küçük bir kaza nedeniyle iş yerindeki toplantıya geciktiği için kendini herkesten üstün gören kibirli moda tasarımcısı patronu Günter'in (Mackenzie Gray) bir sabah fırçasına daha maruz kalan Rose Miller (Laura Vandervoort), çalışma arkadaşı Brad Hart'ın (Benjamin Hollingsworth) akşamki partiye birlikte gitme teklifini kabul eder...

    Partideki konuşmaları esnasında Brad'in gerçek hedefinin foto muhabirliği yapmak Rose'un da, moda sektöründe tasarımcı olarak çalışmak olduğunu öğreniriz...

    Elbette sadece bunları değil...

    Bu partiye Brad'in Rose'u davet etme işini, Chelsea Cottrell'in (Hanneke Talbot) organize ettiğini de yönetmen Soska Kız Kardeşlerin canlandırdığı Bev ile Ellie'nin konuşmalarından...

    Bunları duyar duymaz motosikletine atladığı gibi partiyi terk eden Rose, geçirdiği kaza sonrasında kendini bir ameliyat masasında bulur...

    Bir hafta boyunca kafasındaki sargılar ile baygın yatmakta olan Rose uyandığında, baş ucundaki Chelsea ile kendisine çenesinin ve bağırsaklarının önemli bir kısmının parçalandığını söyleyen Dr. Keloid'i (Stephen McHattie) karşısında bulur...

    Rose'un ilk isteği elbette ki, yüzünün son halini görmek olur...

    Ayna verildiğinde Rose'un karşılaştığı surat, tek kelime ile korkunç bir "felakettir"...

    Ki, yeri gelmişken tam da bu nokta da hiç vakit kaybetmeden, Rose'un yüzündeki ile ilerleyen bölümlerdeki plastik makyajları gerçekleştiren, "Star Trek: Discovery", "The Expanse" ve "The Handmaid's Tale" gibi TV dizilerinde çıkardığı sıra dışı işlerden de tanıdığımız Graham Chivers'ı kutlamak istiyoruz...

    Kesinlikle bu filmdekiler de, "The Walking Dead" (2010 - 2021) serisindekiler kadar birinci sınıf...

    Neyse...

    Devam edecek olursak, yüzünün yarısı gibi işini de tamamen kaybetmiş olan Rose, mecburen beraberce büyüdüğü Chelsea'nin evine taşınmıştır...

    İşine giden Cheasea çıktıktan sonra evde yalnız kalan Rose internet de gezinirken, Transhümanizm kavramı ve insanların denek olarak kullanıldığı bir araştırma merkezi olan Burroughs Kliniğine dair ilginç bilgilere rastlar...

    Ve soluğu yanındaki Chelsea ile birlikte Rose, kök hücre tedavisi sürecini yönetecek olan Dr. William Burroughs'un (Ted Atherton) söz konusu kliniğinde alır...

    Çok da fazla bir alternatifi de bulunmayan Rose, kendisine sunulan bu tedavi yöntemini kabul eder...

    Operasyonun ardından odasında kendine gelip de, aynanın önünde yüzündeki sargıları çıkartan Rose, yüzündeki ve vücundaki bütün yaraların iyileşerek tamamen kapandığını görür...

    Dolaşmaya çıktığı tesisin yüzme havuzunda, rutin bir bakım için kliniğe uğramış olan TV yıldızı Dominic Danvers'a (Stephen Huszar) rastlar ve garip bir şekilde Rose, üstüne atlayarak öptüğü Dominic'i ısırır...

    Ancak Dr. Burroughs'a göre "havuz ve Dominic" vakası, gerçek değil yalnızca tedaviden kaynaklanan bir rüya olup, iyileştiğini düşündüğü için tesisten ayrılmaya karar veren Rose'a, yorgun olduğunda mutlaka dinlenmesini ve verdiği ilaçlar ile gıda takviyesi olarak tasarlanmış olan sıvı proteinleri kullanmasını "ısrarla" tavsiye eder...

    Aksi taktir de:

    Baş dönmesi, mide bulantısı ve halüsinasyonlar görmesi kaçınılmazdır...

    Bütün bu özel ayrıntılar hafızasına kazınır kazınmaz Rose, Chelsea'nin evine döner...

    İşini kaybetmiş olan Rose evde, kendince bir şeyler tasarlamaya başlar...

    Üstelik de Günter'in dikkatini çekecek ve işe geri dönüp yeni bir başlangıç yapabilecek kadar başarılı bir biçimde...

    Dakika 47...

    Bu arada unutmadan, ameliyattan yeni çıkmış olan Rose klinikteki yatağında, anestezinin etkisindeyken mışıl mışıl uyurken, elindeki çiçeklerle ziyaretine gelen Brad ile Dr. Burroughs'un arasında, filmin ancak finalinde öğrenebileceğimiz bir konuşma ve ilginç bir pazarlığın geçtiğini de belirtmek isteriz...

    Geriye kalan 60 dakikalık bölüm içinde, "Türün meraklılarını fazlasıyla memnun edecek oldukça kanlı sahneler bekliyor" diyelim ve yorumumuzu burada noktalayalım...

    Keyifli seyirler,
    Aamir Khan
    Aamir Khan

    Takipçi 467 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    16 Aralık 2020 tarihinde eklendi
    Çok güzel bi filmdi sonraki sahneyi tahmin etmek çok zor. Tek kusuru sonlara doğru iş biraz saçma bi hale büründü. Aslında bi hastalık olarak devam etse daha güzel olurdu. Devamı gelecek gibi bitirdiler. Bakalım...
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top