“Una Mujer Fantástica / A Fantastic Woman”, senaryosunu, Gonzalo Maza ile birlikte yazmanın yanı sıra yapımcılığını da, içlerinde “Post Mortem” (2010), “No” (2012) ve “Neruda” (2016) dan oluşan muhteşem “Şili Üçlemesi” nin yönetmeni de olan Pablo Larraín’in de bulunduğu bir ekiple birlikte üstlenen Sebastián Lelio’nun yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…
Prömiyeri, 12 Şubat 2017’de 3 ödül birden kazandığı Berlin Uluslararası Film Festivalinde yapılan ve 6 Nisan 2017 tarihinde vizyona giren filmin, 7.2/10 (23.641 oy) ve 3.8/5 (1.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 8.1/10 (222 yorum) ve 86/100 (43 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” etiketine de sahip olan Metacritic yorum ortalamaları oldukça iyi bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Yine de isterseniz, gişede aradığı başarıyı bir türlü yakalayamayan Sebastián Lelio’nun bu filmini de, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle birde biz inceleyerek yorumlayalım, ardından da puanlamaya çalışalım…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce, Şili adına yarıştığı 90. Academy ödülleri töreninde “Yabancı Dilde Yılın En İyi Filmi” kategorisindeki Oscar heykelciğini de kucaklayan bu filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, başrol karakteri Marina’yı canlandıran Daniela Vega, yönetmen Sebastián Lelio ve (daha önce “Gloria” – 2013 da da Sebastián Lelio ile birlikte çalışmış olan) görüntü yönetmeni Benjamín Echazarreta’dan oluşan trionun bütün hünerlerini sergileyerek, izleyiciyi 104 dakika boyunca koltuklarına çivilemeyi başardıkları müthiş bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Aslında “Una Mujer Fantástica / A Fantastic Woman”, son derece basit ve sade bir film…
Fakat hem de beyaz perdedeki henüz ikinci deneyimi olmasına rağmen, Daniela Vega o kadar müthiş oynamış ki filmde, bu kusursuz performans karşısında etkilenmemek için tek kelime ile sinemadan hiç ama hiç “anlamamak” gerekiyor…
Tabii hal böyle olunca da, (muhtemelen doğrudan kendisine ödül veremedikleri için olsa gerek) oynadığı bu filmin ödül aldığı 90. Academy Ödülleri töreninde, (ağlarken iki gözünden birden yaş gelen) bu harika oyuncuya bir jest olmak üzere sunuculuk yaptırılarak, en azından Academy Ödülleri tarihine, sunuculuk yapan ilk transseksüel isim olarak geçmesi sağlanmış…
İşin Sebastián Lelio kısmına gelince…
O, artık sinemadaki rüşdünü fazlasıyla kanıtlamış bir isim…
Dolayısıyla, filmin (Gonzalo Maza ile birlikte yazdığı) orijinal senaryosundan rüzgâr, duvar grafitileri ve ayna gibi simgesel metaforlarına, cenaze törenin yapıldığı kilise sahnesinde kendi filmi “La Sagrada Familia” (2005) ya yaptığı göndermeden The Alan Parsons Project’in sıra dışı albümü “The Turn of a Friendly Card” (1980) dan oldukça anlamlı mesajlar da içeren “Time” isimli parçayı filmin müzikleri arasına eklemesine kadar ustalık gerektiren pek çok ince işe imza atmak onun için hiç de zor olmamıştır…
Trio’nun üçüncü ismi Benjamín Echazarreta’ya da bu durumda, sadece gerek Daniela Vega’nın ve gerekse de Sebastián Lelio’nun sergilediklerini, başkent Santiago’nun turistik manzaraları eşliğinde kamera ile kayıt altına almak kalmış…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama bu söylediklerimiz filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; sinemaseverlere, “Farklı duruş ve tarzlarıyla sinema sanatına apayrı bir renk katmakta olan Sebastián Lelio gibi çok özel yönetmenlerin filmlerini de izleme listelerinizden eksik etmeyin” diye seslenerek kullanmış olalım…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 4 verdiğimiz bu film için önerimiz de, eğer fırsat bulup da halen izlemediyseniz, “homofobik” ön yargıları hayatınızdan çıkartarak “mutlaka bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,