Oldukça eksantrik bir kurguyu da bünyesinde barındırdığını gördüğümüz, senaryosunu da kaleme alan Polonyalı sinemacı Lech Majewski'nin yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu “Valley Of The Gods”; fantastik yapıdaki bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, Polonya - Lüksemburg ortak yapımı olarak İngilizce çekilen ve Covid 19 pandemisinin de etkisiyle; gösterim için seyircisiyle sinema salonları yerine ağırlıklı olarak, "Home Video / VOD" tarzındaki internet mecralarında buluşabilmiş olan "görünmez kaza kurbanı" bu "talihsiz" filme biraz daha yakından bakalım...
***
Filmin en başında,
"Bir bebeğin ağlamasını ilk duyduğunda
her yerde şimşek çakıyordu
Hiçbir şey göremedi, bu yüzden tam o noktaya doğru yol aldı
zirvenin gökyüzüyle buluştuğu yer
Orada ayaklarına baktı ve şimşek durdu
Ve dev bir taş gördü
DINE BAHANE Navajo Yaratılış Hikayesi"
Şeklinde bir bilgilendirme yapılır...
***
Açılışta da...
Utah'ın güneydoğusundaki "Anıt Vadisi" (Monument Valley)" yakınlarındaki bir bölgede; Navajo Kızılderili tanrılarının ruhlarının, sergilenen devasa taşların içinde yaşadığı söylenen "Tanrılar Vadisi'nin (Valley of the Gods)" tam ortasında durmakta olan, şaman benzeri bir görünümdeki Navajo yerlisi "Üçüncü Göz (Third Eye)" (Joseph Runningfox) ile karşılaşırız...
***
Derken...
Gün boyunca SUV Jeep'iyle yol almış olan John Ecas (Josh Hartnett), hava iyice karardığında aracını; içinde kapalı olan bir motelin de bulunduğu, bölgedeki benzin istasyonlarından birine çekerek park eder...
Amacı da, sabaha kadar aracının içinde kestirmektir...
Ama o da nesi!
Kendisine meşhur vadide rastladığımız Üçüncü Göz, elinde bir torba dolusu kum ile çıkıp gelsin ve torbadan çıkarttığı o kumu; tepesinde törensel bir itinayla gezdireceği, tesisteki ATM cihazının üzerine boşaltmasın...
Ve...
Tam uyuma moduna geçecekken, birden gözleri fal taşı gibi açılan John'da bu sahneyi; aracının içinden şaşkınlıkla izlemesin mi...
***
Ertesi sabah uyandığında, doğrudan Tanrılar Vadisi'ne doğru yol alan John...
Varır varmaz, aracının arkasından indirdiği çalışma masanın başına geçip; çekmecesinden çıkarttığı kağıt ve mürekkepli bir dolma kalemle, bir şeyler karalamaya başlar...
***
Bölüm I: Tauros
Başkalarına ait olan bir sandıktaki elmalardan birini alıp yemeye başlayan Wes Tauros (John Malkovich), kendisini durdurmaya çalışan iki kişiden birini yere serdikten sonra oradan koşarak uzaklaşmaya çalışırken; bu kez de aniden karşısına çıkan bir otomobil ile söz konusu otomobilin ön camını kullanılamaz hale getirecek bir biçimde çarpışsa da, ufak sıyrıklarla kazayı atlatır...
Ardından da...
Önünde soluklandığı, tuğlalardan örülmüş yüksek bir duvarın üstündeki dokunmatik duyarlılıktaki metal bir levhaya elini koyduğunda; duvarda açılan bir kapıdan, kendisini kentin zirvesindeki Kont Dracula'nın şatosunu anımsatacak şahaserlikteki malikanesine taşıyacak olan bir asansörün içine girer...
***
Bölüm II: Leetso
Navajo Ulusal Haber kanalının sunucusu (Tokala Black Elk) TV'de, Şef "Uzun Acı Su (Tall Bitter Water)" (Saginaw Grant) ile uranyum krizi hakkında konuşacaklarını belirtir...
Ayrıca stüdyoda, Wes Tauros Mühendislik Şirketinden; mineral sorumlusu John Previs'te (Cris D'Annunzio) bulunmaktadır...
Zira dünyanın en zengin insanı Wes Tauros...
Tanrılar Vadisi'nde, uranyum madenciliği yapmak istemekte ve de bu durum; Navajo kabilesini, aynen Üçüncü Göz'ün torunu "Kuş Surat (Bird Face)" (John A. Lorenz) örneğindeki gibi parayı isteyenler ile Şef Uzun Acı Su, Üçüncü Göz ve "Gri At (Grey Horse)" (Steven Skyler) gibi kutsal topraklara yapılan saygısızlıktan rahatsız olanlar biçiminde ikiye bölmüştür...
***
Neyse...
Durumun iyice karmaşık bir hal almış olduğu bu ortamda John Ecas, aracını park ederek; önüne "Toprağımız satılık değil" yazılı ahşap bir plakanın konulmuş olduğu, Navajo'ların toplanarak TV seyrettikleri ve herkesin gözleri önünde, Gri At'ın kendisine parmak sallayarak sitem edeceği Mustang isimli salaş bara girer...
***
Bölüm III: Uçuş
Burada...
Bilgisayar ve cep telefonu dahi kullanmayacak derecede teknoloji takıntılı olan reklam metni yazarı John'un; bundan böyle uçuş öğretmeniyle beraber olmak isteyen, karısı Laura Ecas (Jaime Ray Newman) tarafından terk edildiğini ve o sebeple de, derin bir depresyona girdiğini öğreniyoruz...
***
Çok geçmeden...
Soluğu Dr. Hermann'ın (John Rhys-Davies) yanında alan John'a doktorunun önerisi; daha önce kendisine anlattığı gezegendeki en zengin adam hakkındaki hikaye ile çılgın Navajo efsanelerini, bir arada harmanlayacağı bir roman yazması olur...
Üstelik...
"Sana mantıklı gelmeyen bir şey yap... Tüm tencere ve tavalarını alıp bir gezintiye çık... Geriye doğru yürü... Çöllere git, kayalarla konuş... Yapman gerekeni yap... Ama yap..." diyerek de...
Diğer insanlar gibi, saçmalıklarla dolu bu dünyada yaşamaktan sıkılmış olan John'a; onları yok etmek için, bizzat saçmalıkların kendisini kullanmasını salık verir...
***
Tam da bu noktada bize...
"Ne yani bu filmde, John'un romanı mı anlatılıyor?" sorusunu yönelttiğinizde de; sadece "Burada kestik" diyeceğiz...
Dakika 35...
Olan bitenin ne olduğunun anlaşılmasında, önemli oranda rol oynayacak olan filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Majewski'nin sıklıkla ilginç metaforlara da başvurduğu, 91 dakika içine sıkıştırılmış yedi bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,