Hesabım
    İçerdeki Şeytan
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,0
    Yetersiz
    İçerdeki Şeytan

    Orijinaline yetişememiş!

    Yazar: Burçin Aygün

    Korku ve gerilim sinemasının son 15 yıllık süreçte yaşadığı evrim, gerek senaryo gerekse işin şiddet boyutundaki artışla birlikte bambaşka bir noktaya ulaştı. Özellikle de "sanat filmi" damgası ile vizyon seyircisinin uzak durmayı tercih ettiği Fransız sineması, bu türün en orijinal örneklerini verdi. Martyrs (İşkence Odası), À l’intérieur (İçeride) gibi aşırılıkları ile ünlenen yapımlar ise bunlardan sadece ikisi. Haftanın korkularından biri olan İçerdeki Şeytan ise 2007 tarihli À l’intérieur'ün Hollywood uyarlaması. 2008 tarihli kült korku - gerilim Martyrs'in de 2016 senesinde yine aynı adlı ABD uyarlaması söz konusu olmuştu.

    Yeniden yapım İşkence Odası her ne kadar konuya elden geldiğince sadık kalmaya çalıştıysa da, orijinalin ruhundan tamamen uzakta, oyunculuk açısından yeterince tatmin edemeyen ve beklenen şiddet ile "gerekli" aşırılıkları ardında bırakmıştı. Neticede ortada yavan mı yavan bir yeni uyarlama vardı. 2007 yapımı Fransız dehşet filmi İçerde'nin Hollywood versiyonu İçereki Şeytan da maalesef ki aynı dertten muzdarip. Hikayenin temellerine sadık kalınmış, ufak tefek yeni sürprizler ile iş renklendirilmeye çalışılırken, aslının içerdiği şok öğeleri yine arkada bırakılmış. Kısacası sonuç yine hüsran.

    Daha önce ortalama bir ev istilası gerilimi Dehşet Evi ve oldukça başarılı bir distopik gerilim - dram Extinction'ın ardındaki isim Miguel Angel Vivas, İçerdeki Şeytan'ın da yönetmeni olarak karşımıza çıkıyor. Teknik açıdan daha önce kendini kanıtlayan Vivas, becerisini burada tekrar gözler önüne seriyor. Tek bir mekan içerisinde geçen kedi fare oyunu için başarılı bir atmosfer yaratan isim, tehdit altındaki kahraman için başka bir dezavantaj daha yaratıyor. REC gibi özel bir filmin senaryonuna imzasını atmış olan Jaume Balaguero ile birlikte yeni tercihlerde bulunan yönetmen, gerilimi arttırmak için akıllıca hamleler yapıyor. Duymayan kulaklar gibi!

    Kocasını bir kazada kaybeden, kendisi hayatta kalsa da kulaklık olmadan duyma yetisini kullanamayan hamile bir kadın, Sarah (Rachel Nichols). Noel arefesinde, evinde bir başına annesini bekleyen karnı burnundaki dul, kapısını çalan ve kim olduğu belirsiz bir kadın (Laura Harring) tarafından rahatsız edilir. İçeriye girmesine izin verilmeyen kadın ortadan kaybolur, çağrılan polis etrafta bir ize rastlamaz. Bir süre sonra eve girmeyi başaran ürkütücü kadın "hakkı olanı almak için" gelmiştir. Sarah evinin içinde nasıl hayatta kalacağını planlamaya başlarken, kimliği belirsiz düşmanı ise karnındaki bebeği arzulamaktadır. Kedi - fare oyunu hızla tansiyonu yükseltirken, iki karakterin arasındaki sırra dair merak unsuru da yükselir.

    Mulholland Drive gibi kıymetli bir filmde yer alan Laura Harring, hikayenin kötüsü olarak elinden geleni yapsa da kendisi için belirlenen çizgilerle sınırlandırılmış. Anne adayı Sarah rolündeki Rachel Nichols'ın da korku içindeki çaresiz kurban olarak inandırıcı olmaktan uzak bir performans sunmak zorunda kalıyor. Ufak tefek karakterlerin kaderi ise yeteneklerini sergileyemeden son nefeslerini vermek oluyor.

    İçerdeki Şeytan'ın en büyük problemi zaten oldukça başarılı olan bir yapımı kendince yeniden yorumlayarak tekrar etmesi. Kaybedilen kulaklık yüzünden bebeği ile hiçlikte başbaşa kalan kurbanın yaşadığı ümitsizlik, işgalcinin yeteri kadar büyük bir tehdit unsuru olarak sunulamaması ve kendine has bir hava yaratamaması projeyi neredeyse tamaman gereksiz kılıyor. Tam da daha önce sayısız Hollywood yeniden çevriminde olduğu gibi. Yeterince cesur olmayan, en önemli öğeleri traşlanmış, yavan bir koşuşturmaca. Heyecansız, merak uyandırmayan, alışıldık ve fazlaca hafif.

    Haftanın bir diğer gerilim filmi İçerdeki Şeytan, orijinali yanında ne yazık ki "mutlaka izlenmeli" değil, "vaktiniz varsa eğlencelik" sınıfında yer alıyor.

    burcinaygun@gmail.com

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top