Senaryosu, 2009 tarihli “Surviving Mumbai” isimli, 2008 yılında Hindistan Mumbai’de, dokuzu terörist toplam 174 kişinin ölümü ile sonuçlanan, Mumbai (Bombay) şehrinin geneli ve The Taj Mahal Palace Hotel’de yaşanan terör saldırılarının anlatıldığı belgeselden esinlenilerek John Collee ve yönetmen olarak ilk uzun metrajlı sinema filmini çeken Anthony Maras tarafından yazılan “Hotel Mumbai”, biyografik bir drama…
Prömiyeri, 7 Eylül 2018’de Toronto Uluslararası Film Festivalinde yapılan ve önce 14 Mart 2019 tarihinde Avustralya’da ardından da 22 Mart 2019 tarihinde Amerika’da vizyona giren filmin, 7.6/10 (56.112 oy) ve 4.1/5 (1.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 6./10 (2155 yorum) ve 62/100 (33 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, her ne kadar oylamaya katılan sayıları çok yüksek olmasa da, orta halliden biraz daha iyice bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Yine de isterseniz, 17,3 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve şu ana kadar da sadece 21,3 milyon dolarlık bir hasılat yapabilmiş olabilen bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışalım…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe karşımızdakinin; söz konusu terör saldırılarını, gerek teröristlerin ve gerekse de (otel personeli dâhil) bütün saldırı kurbanlarının ruh hallerini yeterince iyi yansıtarak anlatan bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Öyle ki, filmi izlerken yaşanan heyecan ve gerilim nedeniyle geçen 123 dakikalık sürenin farkına dahi varmıyorsunuz…
Bu haliyle de bu filmi, favori felaket filmlerimizden olan “The Poseidon Adventure” (1972) kadar ilgi çekici ve başarılı bulduğumuzu belirtmek isteriz…
Elbette filmde her şeyin yolunda gittiği tek şey, hem de Dev Patel dışında aralarında çok önemli ve uluslararası deneyime sahip isimler bulunmamasına karşın oyuncu kadrosunun sergilemiş olduğu sıra dışı performans değildi…
Doğrusunu söylemek gerekirse; Pakistanlı kökten dinci Lashkar-e-Taiba örgütüne bağlı teröristlerin kılları dahi kıpırdamadan, verilen insan öldürme emirlerini yerine getirirken ortaya çıkan kanlı katliam sahneleri dâhil yaratılan atmosfer de son derece irkiltici ve gerçekçiydi…
Ki filmin finaline doğru bu sahneler, olaylara ilişkin gerçek görüntülerle harmanlanarak sunulduklarında da aynı etkiyi sürdürmeye devam ediyordu…
Bize göre filmde, üzerine basa basa özellikle dikkat çekilmeye çalışılan iki de önemli husus vardı:
Bunlardan ilki, Hindistan güvenlik kuvvetlerinin uzunca bir bekleyiş sonrasında ancak olayların dördüncü günü olan 29 Kasım 2008 tarihinde müdahalede bulunmuş olması…
İkincisi ise, teröristlerinde izlemekte olduğu herkesin malumu olduğu televizyon kanallarının, bu gerçeği bile bile canlı yayında otelin içindeki kurbanlarla cep telefonu aracılığı ile iletişime geçerek, skandal bir biçimde yaşananlar ve saklandıkları bölge(ler) hakkında bilgi isteyerek onları teröristlerin tuzağına düşürmesi…
Eminiz son derece önemli olan bu her iki husus da, Anthony Maras tarafından haklı olarak bilinçli (ve daha da önemlisi göze batacak) bir biçimde gündeme getirilmiş filmde…
Muhtemelen ilk husus olan müdahalede gecikilmiş olmanın yanıtı, herkesi (özellikle de ölenlerin ailelerini) tatmin etmese de o günkü Hindistan devlet yetkililerince verilmiştir…
Ama ne yazık ki, reyting kaygısıyla yayın yapmayı ilke edinmiş olan televizyon kanallarında, o günden bugüne çok fazla bir şeyin değiştiğini düşünmüyoruz…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda da olduğu gibi yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; terör olaylarına karşı duyarlı olan sinemasever dostlara, “Bu türden eli yüzü düzgün terör karşıtı filmleri de izleme listelerinizden eksik etmeyin” diye seslenerek kullanmış olalım…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, yapılmış veya yapılacak olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,